Qatar Museums (Katar Müzeleri) ve Venedik şehri halihazırda devam eden ilişkilerini ilerletmek ve “Venedik şehrinin bazı sembolik kısımlarını restore etme odaklı yapısal müdahalelerin uygulanması”nı da kapsayan kültürel alanlarda işbirliklerini geliştirmek üzere bir işbirliği protokolü açıkladı.
Eğitim, iş yatırımı, spor ve eğlence gibi alanlara ek olarak kültürel miras, sanat ve koruma protokol tarafından kapsanan alanlardan. Protokolün açıklanması, bu ayın başlarında Venedik’te Democracy & Culture Foundation (Demokrasi ve Kültür Vakfı) ve konferansın kurucu partneri Qatar Museums tarafından Art for Tomorrow konferansı sırasında gerçekleştirildi.
Bu sene Venedik’te, Qatar Museums Your Ghosts Are Mine, Expanded Cinemas, Amplified Voices (Senin Hayaletlerin Benimdir, Genişletilmiş Sinemalar, Yükselmiş Sesler)sergisini, Büyük Kanal’daki ACP-Palazzo Franchetti’de, Doha Film Institute (DFI, Doha Film Enstitüsü), Mathaf Arab Museum of Modern Art (Mathaf Arap Modern Sanat Müzesi) ve ilerleyen süreçte açılacak Art Mill Museum (Sanat Değirmeni Müzesi) işbirliğiyle gerçekleştirdi. Sergi 24 Kasım’a kadar, hem Venedik Bienali hem de Venedik Film Festivali sürecinde devam ediyor. Qatar Museums’dan kiralanan eserler; 2024 Venedik Sanat Bienali’nin küratörlüğü Adriano Pedrosa tarafından gerçekleştirilen önde gelen uluslararası sergisi Foreigners Everywhere (Yabancılar Her Yerde) ve Museums of Islamic Art’tan (İslam Sanatları Müzeleri) nesneler içeren Doge’s Palace’taki Worlds of Marco Polo (Marco Polo’nun Dünyaları) sergisinde görülebilir.
Qatar Museums genel kurul başkanı, Sheikha Al Mayassa bint Hamad bin Khalifa Al Thani şöyle diyor: “Doha’dan Venedik’e direkt uçuşların yeniden başlaması [Qatar Airways tarafından 12 Haziran itibariyle] vesilesiyle sanat dünyasını burada Venedik’te bir araya getirmekten memnunuz. Art for Tomorrow; düşünürler, sanatçılar ve yaratıcıları bir araya getiren, Qatar Museums ve Democracy & Culture Foundation arasında süregelen bir işbirliği. Bu sene, Venedik’i kültürel arkaplan olarak kullanırken, iki şehir ve bir bütün olarak uluslarımız arasında daha yakın ilişkileri keşfetmeye devam etmekten memnunuz. Venediklileri Katar’da karşılamayı dört gözle bekliyoruz ve Katarlıları Venedik’in kültürel sunularını ziyaret etmeye çağırıyoruz.”
Protokolün kapsadığı potansiyel aktiviteler arasında, ortak bir açıklamaya göre, “Venedik şehrinin bazı sembolik kısımlarını restore etmeye yönelik yapısal müdahalelerin yürürlüğe konulması da dahil, kültürel mirasın korunması ve yeniden canlandırılması için ortak işbirliği” mevcut. Planlanan diğer aktiviteler; İtalyan ve İslami sanat ve mimari arasındaki tarihi bağlantıları kapsayan sergiler, seminerler organize edilmesini, Venedikli ve Katarlı sanatçıların festivaller ve sergilere katılımını ve sanat yayınlarında ve araştırma ziyaretlerinde akademik işbirliklerini içeriyor.
Qatar Museums genel müdürü Mohammed Saad Al Rumaihi The Art Newspaper’a “Venedik şehriyle bu projelerin çoğunda çeşitli biçimlerde çalışmayı umuyoruz” diyor. “Her bir durumda, hedefimiz ortak tarihlerimiz ve isteklerimize dokunan inisiyatiflere odaklanmak. Bu tarihi bağlar güncel kültürel projelerde beraber çalışmak için doğal bir zemin –örneğin, potansiyel olarak sanatçılarımızın Venedik ve Doha’da düzenli bir biçimde gerçekleşen önemli sergilerde ortak bir biçimde temsil edildiğinden emin olmak.”
Protokolün açıklanması ve buna bağlı olarak Venedik’in bazı kısımlarının potansiyel restorasyonu; uzmanların sularla kaplı şehir –hem çevreci hem de mimari konservatörler için korunması son yedi on yıl boyunca büyük bir proje olan– ve İtalya’nın bütünü için yükselen deniz seviyelerinin gaspını ele almak adına acil bir tasarlanmış plana ihtiyaç duyduğuna ilişkin uyardığı, ve de şehrin önde gelen konservatör mimarı Venedik lagününün şehrin dengi bulunamaz tarihi evler topluluğunun yapısal bütünlüğünü tehdit ettiğine ilişkin uyardığı bir yılda gerçekleşti.
Senin hayaletlerin benimdir
ACP Palazzzo Franchetti’deki Senin Hayaletlerin Benimdir – Genişletilmiş Sinemalar, Yükselmiş Sesler sergisi için, Matthieu Orléan –bir küratör ve Paris’teki La Cinémathèque Française’in (Fransız Sinematek) geçici sergiler yöneticisi– Doha Film Institute (DFI) tarafından son 14 yıldır yetiştirilen, prodüksiyonu ve ortak prodüksiyonu yapılan filmler, ve aynı zamanda Mathaf: Arap Modern Sanat Müzesi koleksiyonundan ve gelecek Art Mill Müzesinden video enstalasyonları seçti. Sergi on tema dizisi etrafında şekillendi –Çöller, Yıkıntılar, Yangınlar, Sınırlar, Dans, Fütürizm, Kozmos, Aktarım, Sürgün ve Fantasma– bu temalar altında Orléan bir temaya bir oda ayırarak bir video enstalasyon serisi ve ayrı bir alanda, 24 Kasım’a kadar Perşembeden Pazara, DFI’ın 2010’da kuruluşundan itibaren desteklediği 700’ün üzerinde örnekten seçilmiş filmler sundu.
Orléan sergiyi dar bir zaman çizelgesinde, üç ay içerisinde bir araya getirdi. Fakat, The Art Newspaper’a, “Komitedeki, Enstitü’deki herkes çok verimliydi”, set tasarım şirketi, Federico Martelli tarafından yönetilen Rotterdam merkezli Cookies şirketi “harikaydı” diyor. Mimar Rem Koolhaas ile birkaç yıldır partnerlik içindeler ve “oldukça duyarlılardı”.
Orléan serginin “Orta Doğu, Afrika ve Güneydoğu Asya’dan bağımsız film yapımcı sesleri” keşfetmek üzere tasarlandığını söylüyor. Seçilen filmler tür ve konu açısından olağanüstü bir çeşitliliği kapsıyor, fakat birkaç ortak karakteristik paylaşıyorlar diyor: toplumlarının net bir imgelemi, samimi günlükler ya da belgesel biçiminde olsun; geleceğin net bir imgelemi, “ne olabileceği ya da neyin değişebileceğine dair”. Aynı zamanda “geleneksel hikâye anlatıcılığı”na ya da anaakım film klişesine ait olmama eğilimindeler.
Oda ölçütlerinde enstalasyonlar için video serileri ve uzun metraj film gösterimleri organize edebilmek için Orléan on temayı buldu. Sergide “Aslında bir A noktası ve bir Z noktası , bir nevi anlatı mevcut,”. Sergi “açık bir alan ve bir yerden diğerine gidebilirsiniz” fakat temalar hikâyeyi anlatıyor, güçlü bağlantılarla açılış konusu: Çöller tarafından demir atılmış biçimde kurgulanıyor.
“Hem kutsal hem seküler Arap edebiyatında,” diye yazıyor Orléan sergi kataloğunda, “çöl geri döndürülemez bir şeyin meydana geldiği yer –hacca gitmek ya da gezinmek yıkıcı keşiflere sebebiyet verecek bir sınama ile sonuçlanabilir. Güncel sinema yönetmenlerinin kendi alanı haline dönüştürdüğü metafiziksel bir alan,”. Çöller “film yapımcılarının yapısöküme uğratmakla ilgilendiği birşey” diye ekliyor küratör, “çölün ne olabileceğine dair bütün çehreleri gösteren. Ölüm ve yaşam ve deliliğin karışımı. Çöllerle karşılaşmaları ruhani fakat aynı zamanda bir tehlike içeren borderline karakterlerle ilgilenen birçok film mevcut.”
Sergide, dört video sanatçısının üzerine düşüldü. Afganistan doğumlu, Amerika merkezli Lida Abdul dört dakikalık tekrar eden bir video, “Dome” (Kubbe, 2005) eserini sunuyor. Bu eserde savaştan harap olmuş bir bölgede gezinen genç bir oğlanla tesadüfi bir karşılaşmayı belgeliyor. Bienal’deki Mısır Pavyonu’nda eseri sergilenen Mısırlı sanatçı Wael Shawsky, eski Mısır’daki Firavun krallığı arkeolojik sahasının yanındaki aynı isimli köye bir hafta süren ziyaretlerinden esinlenen “Al Araba Al Madfuna III” (2016) eseriyle temsil ediliyor. Birleşik Krallık doğumlu Mısırlı sanatçı Hassan Khan, sanatçının 2006 yılında bir yaz gecesi taksiyle geçerken şahit olduğu bir sahnenin: kalabalık Kahire sokağında dans eden iki adamın yeniden üretiminin tekrar eden videosu “Jewel” (Cevher, 2010) eserini gösteriyor. Katarlı-Amerikalı sanatçı Sophia Al Maria iki işle yer alıyor –katalogda “kapitalizmin seküler tapınakları olarak alışveriş merkezleri üzerine kafa yorma” olarak tanımlanan “Black Friday” (Kara Cuma, 2016) eseri ve fosil yakıtlara bağlılık ve çevresel yıkım arasındaki karmaşık ilişkiler üzerine “The Future was Desert II” (Gelecek Çöldü, 2016) eseri.
Çelişkili duyguların “hayaletleri”
Sophia Al Maria eserlerinde geçmiş ve gelecekle oynuyor. Orléan’ı sergi için eser seçerken en çok etkileyen yönlerden biri, sanatçılar ve film yapımcılarının zaman ve bilim kurgu ile nasıl çalıştıklarıydı. Sonuncusu, bazı durumlarda, zorlu güncel sosyal meseleleri ele almak için bir gösterge görevi gördü. Sosyal güçlüklerle, gerçeklikle başa çıkmak, zamansal ve anlatısal belirsizlikle başa çıkmak, serginin isminde “hayaletler” kullanımını etkileyen faktörlerdendi.
Bu “hayalet”, Orléan diyor ki, “korkmanız gereken bir şey değil. Bilinçaltına, tarihe, geçmişe, aynı zamanda doğanın gücüne, hem dünyadan hem uzaydan bir şeye bağlantıyı temsil ediyor. Aynı zamanda çelişkilerle ilgili. Ve bu filmlerin çoğu çelişkili çünkü hayaletler hem canlı hem de ölüler. Bu çelişkili imgeyi seviyorum; çoğu film çelişkili duygular ya da çelişkili alanlarla uğraşıyor –geçmişle, arşivlerle, günümüz dünyası ve geçmiş dünyayla uğraşıyorlar.”
•Your Ghosts Are Mine, Expanded Cinemas, Amplified Voices, 24 Kasım’a kadar Venedik ACP-Palazzo Franchetti’de görülebilir.