Kirsty Bell
Dip Akıntıları
çev. Yasemin Çongar, Siren Yayınları, İstanbul, 2024
Sanat eleştirmeni Kirsty Bell, Dip Akıntıları’nda penceresinden görünen manzaradan Berlin’in geçmişine, bir evliliğin bitiminden bir imparatorluğun yıkımına, Rosa Luxemburg’dan Christa Wolf, Walter Benjamin ve David Bowie gibi şehir sakinlerine, kent hafızasından aile dizimine uzanıyor ve bir terzi hassasiyetiyle sıra dışı bir anlatı dokuyor. Birbirinin peşi sıra ve yan yana yaşanan hayatlar, bir şehrin panoramasında geçmişten bugüne uzanıyor.
Dip Akıntıları tarihsel bir döküm, mekân ruhuna bir saygı duruşu ve çarpıcı bir psikocoğrafya çalışması olduğu kadar kişisel ve toplumsal travmaları odağına alan, diptekileri yüzeye çağıran, derin ve su gibi akan bir anlatı.
Nilüfer Öndin ve Ali Kayaalp
Kuzey Rönesansı
Hayalperest Kitap, İstanbul, 2024
Sanat tarihçisi ve akademisyen Nilüfer Öndin ile Ali Kayaalp’in yazdıkları, Van Eyck Kardeşler, Rogier van der Weyden, Hans Memling, Hieronymus Bosch, Yaşlı Pieter Bruegel, Albrecht Dürer, Matthias Grünewald, Genç Hans Holbein gibi pek çok sanatçının üretimini kapsayan Kuzey Rönesansı, okura yirminci yüzyıl kapitalizminin siyasi, ticari, sanatsal hatta dini öncüllerini oluşturan özgün kültür dünyasının altyapısını sunuyor. Sanatla ifade bulan bütünlüklü bir dünya görüşünü eserler üzerinden derinlemesine inceliyor. On sekizinci yüzyıl Aydınlanma Çağı’nın temellerinin dayandığı Kuzey Rönesansı’nı ele alan bu kitap, okuru yalnızca sanat tarihsel değil, felsefi, dini hatta ekonomik bakış açısı da sunan uzun soluklu bir yolculuğa çıkarıyor.
Bella Habip
Psikanalitik İncelemeler: Resim Sanatı, Edebiyat, Sinema Analizi ve Toplumsalın Klinikteki İzdüşümleri
çev. Şeyda Öztürk, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2024
Psikanalitik İncelemeler Bella Habip’in 2018-2023 yılları arasında seminer, konferans, makale, panel vb. vesilelerle kaleme aldığı metinlerden oluşan bir derleme. Her biri farklı temalara işaret etse de hepsi konusuna psikanalizin klinik bakış açısından yaklaşan 14 makale, “Sanat ve Edebiyat” ve “Toplumsalın Klinikteki İzdüşümleri” adlı iki bölümde toplandı. Bella Habip bu makalelerde Freud’un ve Freud sonrası psikanalistlerin psikanaliz kavramlarını çalıştırarak onları klinikte nasıl canlı tuttuğunu gözler önüne seriyor.
Bilinçdışının işleyişini ve yaşamın farklı alanlarındaki çeşitli tezahürlerini ele alan bu metinler klinik bakış açısının sadece hasta başında ya da bir psikanaliz seansında geçerli olmadığını, sanatta, edebiyatta, gündelik hayatta ve toplumsal hayatta da anlam kazandığını göstermeyi hedefliyor.
Mikkel Krause Frantzen
Depresyonun Estetiği ve Politikası – Yerinde Saymak
çev. Elif Kayurtar, Ayrıntı Yayınları-Lacivert Kitaplar, İstanbul, 2024
Depresyonun Estetiği ve Politikası’nda Danimarkalı akademisyen Mikkel KrauseFrantzen, dört önemli kültürel eseri analiz ederek depresyonun yalnızca bireysel bir psikopatoloji değil, aynı zamanda kültürel ve felsefi bir sorun olduğunu savunuyor. Frantzen, Michel Houellebecq ve David Foster Wallace’ın eserlerini, Claire Fontaine’in enstalasyon sanatını ve Lars von Trier’in Melankoli filmini depresyonun zamansallık sorunuyla bağlantılı olduğu görüşü ışığında incelerken, Batı toplumundaki gelecek kaybı ve sıkışmışlık hissine dikkat çekiyor. Bu sanat eserlerinde, depresyonun biçim ve içerik açısından nasıl tasvir edildiğini ayrıntılı, zengin ve özgün okumalarla analiz ediyor. Ayrıca bu eserleri, ilgili sanatçıların eserlerinin daha geniş perspektifine yerleştirerek kendi okumalarını diğer yorumcularınkilerle karşılaştırıyor ve bunları Kierkegaard, Levinas, Husserl, Heidegger gibi farklı filozoflara ve yazarlara atıfta bulunarak destekliyor.
Depresyonun Estetiği ve Politikası, depresyonun karmaşıklığını, zaman ve toplumla olan ilişkisini irdeleyen, incelikli ve düşündürücü bir kitap. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde depresyonun tedavi olasılığına dair önemli soruları gündeme getiriyor.
Manuel DeLanda ve Graham Harman
Gerçekçiliğin Yükselişi
çev. Hakan Atay ve Hakan Yücefer, Tellekt, İstanbul, 2024
Manuel DeLanda ve Graham Harman, gerçekçiliğin dikkat çekici yükselişini inceledikleri bu kitapta kendi felsefelerindeki benzerlik ve farklılıkları keşfederken, başka filozofların çalışmalarını da göz önünde bulundurarak çağdaş felsefedeki çatışan eğilimleri değerlendiriyorlar.
Gerçekçilik ile maddecilik arasındaki ilişkiyi tartışmaya açan kitap, DeLanda’nın çekerler ve tekillikler tartışmasıyla Harman’ın nesne yönelimli ontolojisi üzerine canlı bir düşünsel alışverişi içeriyor. Bilimsel bilginin gerçekliği tam olarak yansıtıp yansıtmadığı “bilinebilirlik” kavramıyla birlikte ele alınıyor. Ayrıca yazarların daha genel olarak uzay, zaman ve bilime dair düşüncelerine de yer veriliyor.
Felsefe ve eleştirel teoriye dair güncel tartışmalarla ilgilenen herkes için büyük değer taşıyan Gerçekçiliğin Yükselişi, kıta felsefesinde gerçekçiliğe giden farklı yolları aydınlatan en önemli eserlerden biri.
Ali Artun
Mimarlığın Aklı
İletişim Yayınları, İstanbul, 2024
Rönesans’a kadar etkin olan mimarlık kavramı, tanrısal bir geometriyle aritmetiğin eseridir.
Kozmosu kurduğuna inanılan formların ve sayıların türevidir. Ve bu formlar ve sayılar âlemi, mitlerle, sembollerle, şifrelerle ifade edilir. Hermetiktir, enigmatiktir, büyüseldir, şiirseldir, semaidir, gizemlidir… Mimarlık bu âlemde yaratılır ve anlamdırılır. Ve işte o ilahi âlemde mimarlığın gizemi mimarlığın aklıdır.
Georges Didi Huberman
Ne Duygu Ama! Ama Duygu Ne?
çev. Baran Bilir, Lemis Yayın, İstanbul, 2024
Ne Duygu Ama! Ama Duygu Ne? Georges Didi-Huberman’ın 13 Nisan 2013 tarihinde Montreuil’de yaptığı konuşmanın metnini, bu metnin ilham aldığı imgeleri ve konuşmanın sonrasındaki soru/cevap bölümünün transkripsiyonunu içeriyor. Didi-Huberman (10 yaş ve üzeri) çocuklar ile onlara eşlik edenlerden oluşan dinleyicilerine -ve her yaştan okura- duygulardan, duygularımızın bazen bizi nasıl “aştığından”, bizi ve dünyayı nasıl dönüştürdüğünden bahsediyor. Bunu yaparken de kendisinden bekleneceği üzere bakışını bedenlerin görünümlerine, “âdeta birer hareketli fosil” dediği jestşere, “duyguların tarih boyunca süregelen kolektif ifadeleri olan bu jestleri kristalleştiren, aktaran ve dönüştüren” imgelere yöneltiyor.
Olivier Roy
Dünyanın Düzleşmesi – Kültürün Krizi ve Normların Tahakkümü
çev. Haldun Bayrı, Metis Yayınları, İstanbul, 2024
Psikolojik destek almak için uçağa tavuskuşunuzla ya da tasmalı bir timsahla binmeyi düşünür müydünüz? Yirmi-otuz yıl önce aklımızdan bile geçmeyecek bu tür davranışlar bugün yaşanmakla kalmıyor, bunlara ilişkin düzenleme ve açıklamaların yapılması zorunlu hale geliyor. Peki neden?
Olivier Roy bu soruya yanıt ararken, davranışların zımni kabullerle belirlenmesi anlamına gelen kültürün aşılması ihtiyacına işaret ediyor. Dünyanın pek çok yerinde geleneksel anlamıyla kültür aşınır; edebiyatı, sanatı, düşünceyi kapsayan “yüksek kültür” de değerini kaybederken, kültür kelimesinin kullanım alanı genişliyor ve “iptal kültürü” gibi ifadelere rastlıyoruz. Giderek daha çok davranış apaçık ifade edilen normlarla düzenlenmeye çalışılıyor; genç kuşaklar woke denen, “duyarlılık yanlısı” bir tavırla yeni doğruları ve yanlışları gündeme getirmeye ve belirlemeye yöneliyor. Yazara göre eşzamanlı sayılabilecek dört hareketin bir sonucu bu da: 68’le birlikte başlamış kültür eleştirisi, internet teknolojisinin dünyanın büyük kısmını birbiriyle iletişime sokmuş olması, neoliberalizmle birlikte her türlü ilişkinin metalaşması ve ürünlerin, ilişkilerin yurtsuzlaşması, bu arada kitleselleşen göçler.
Kültürün krizi aynı zamanda insanın doğa içindeki ve gezegen üzerindeki yeriyle ilgili bir kriz. Dünyanın Düzleşmesi, yaşadığımız dönemi ve içinden geçtiğimiz dönüşümü anlamak ve yorumlamak isteyenlere kapsamlı bir çerçeve sunuyor.
Jeanette Winterson
Hansel ile Greta
çev. Cansu Canseven, Dinozor Çocuk, İstanbul, 2024
Güncel İngiliz edebiyatının önde gelen isimlerinden Jeanette Winterson, Hansel ile Greta’da çocukluğumuzun peri masalı Hansel ile Gretel’in hikâyesine güncel bir dokunuş getiriyor. Beraber büyüdüğümüz geçmiş anlatıları genç iklim aktivisti Greta Thunberg’e gönderme yaparak günümüze uyarlıyor ve peri masalı anlayışımızda bir devrim etkisi yaratıyor. Winterson’ın kelimelerine Laura Barrett’in resimlerinin eşlik ettiği Hansel ile Greta, doğayı umursamayan teyzelerine karşı mücadele eden iki kardeşin macerasını anlatıyor ve insanlığın açgözlülüğünü eğlenceli bir hikâyeyle gözler önüne seriyor.