Venüs Saat Yönünde Döner, E S Kibele Yarman’ın ilk kişisel sergisi. Bu sergide, Kibele’nin parçalarını bir arada tutan anlatı performanslarını, performatif anlatılarını deneyimleyeceğiz. Feminist, eleştirel ve neşeli bir pratiğin potansiyel parçalarını oluşturan spekülatif kurmacaları; kolajları, asamblajları ve kristal konstrüksiyonları göreceğiz.
Bakışımızı odaklamak için Kibele’nin yapma / söyleme / düşünme / ilişki kurma pratiğiyle akrabalıklar kurduğum kadınlarla onu karşılaştırarak başlayacağım. Bu karşılaşmalar, Kibele’nin sanat / hayat pratiğinin yörüngesinde dolanan çoklu ortamlara bağlanacak patikaları açacak ve sonunda, bizi çok disiplinli, çoğul bakışlı bir sanatsal pratiğin görsel kaydına, Venüs Saat Yönünde Döner’e götürecek.
“Dikiş iğnesi mi, kalem mi?”
Nurdan Gürbilek, Örme Biçimleri’nde, Virginia Woolf’un iki kadın portresine bakıyor. Önce, toplumsal cinsiyet rolleri biçen, dünyaları bölen, olağan bir zihinde canlananı canlandırıyor:
Günlük yaşayışı kolaylaştırıcı işlerinin yanında koltukta, pencere önünde, kapı eşiğinde oturan ve zihinsel olanın, düş görmenin, yaratıcılığın alanından sayılmayan, bir önceki kuşaktan öğrendiği bir ters bir düz örgüyü ören, dokuyan, nakşeden, kanaviçe işleyen, kırkyama yapan, dikiş diken “bayan” mı;
Kendine Ait Bir Oda’da, gündelik olan bitenle kesilmeden, kapalı kapının ardında, masasında tek başına çalışan, düşünen, okuyan, yazan yaratıcının eril dünyasını zorlayan kadın mı?
Evet, hangi Woolf?
Hangi Woolf’um? Hangi Woolf’sun?
Hangi Woolf’uz?
Olsa olsa dünyanın hikâyelerini anlatmak, kendi hikâyelerimizi anlatmak için bir kadın olarak bize neyi karşımıza aldığımızla, neyi ıskaladığımızla ilgili bir hatırlatma olabilir bu iki kadın imgesine dair Gürbilek’in sorduğu soru: “Dikiş iğnesi mi, kalem mi?” Nitekim dış basınçla çoktan gözden çıkarılmış zanaatçı “BayanWoolf”a yüzünü dönüyor Gürbilek. Elin işi, el işi kadınsı performanslarla anlatmakla, düşünmekle, düşlemekle, yaratmakla devam ediyor ve sorduğu soruyu yavaş yavaş dönüştürüyor yine Woolf’a bakarak: “Kalem olarak dikiş iğnesi” ve sonra da “dikiş iğnesi ve kalem”.
İğnelemek, iliştirmek, makaslamak, teyellemek, ağ örmek, dokumak, işlemek, ilmek atmak, düğüm atmak, düğüm çözmek, dolamak, dolaştırmak, dolanıklaştırmak…
Yeniden düşünmemizi istiyor Gürbilek ve sürdürüyor: Anlatmak ve “ağır ağır pişirmek”, anlatmak ve “ip cambazı olmak”, anlatmak ve “dalgalanmak”, anlatmak ve “oltayı derinlere salmak”, anlatmak ve “yelkeni havayla doldurmak”, anlatmak ve “kürek çekmek”, anlatmak ve “tarla sürmek”, anlatmak ve “tünel kazmak”, anlatmak ve “yokuş tırmanmak”, anlatmak ve“kanatlanmak”, anlatmak ve “dans etmek”, anlatmak ve “çekici örse vurmak”…
“Cinsiyet düşünmeden yapmak” ve bir araya gelemeyeceği düşünülen / “bir arada duramayacağı varsayılan şeyleri birbirine tutturabilmek”…
***
Bu olanaklı bakış, masada, parçalardan anlatılar kurmak, hikâyeler anlatmak için keskin sınırları bulanıklaştırıyor. Bölünmüş dünyaları bağlıyor, dolaştırıyor. Anna Lowenhaupt Tsing gibi “dolanıklıkları etkinleştiriyor”. Dağınıklığı, yarıda bırakılarak bitirilmişliği ve kusurluluğu kutlayan bir feminist, eleştirel ve neşeli yapma / dünya kurma / düşünme / düşleme / yaratma pratiğinin çoğul performanslarına yer açıyor.
Pürüzlü, parlatılmamış ve düz olmayan, Elizabeth Grosz’un “uçucu bedenleri”yle, dünyalı olmanın birbirine yoldaşlığıyla dayanışan Donna J. Haraway’le başka türlerle akrabalıklar kuruyor.
Anlatmanın olası bin bir yolunun epeydir dışında bırakılmış taktikleri bünyesine katabiliyor, başka disiplinlerden ödünç alabiliyor ve çoklu anlatı performanslarını gerçekleştirebiliyor. Bakışı biyolojik, sosyal, diyalog kuran bedende gezdiriyor. Dünyada olmanın imkânlarını yokluyor.
***
Hemen, şimdi; parçaları kurmak için zihniyle, elleriyle, gözleriyle bir tür toplayıcılık yapan, topladığı parçaları bir araya getiren ve bir araya getirdiği parçalardan bedenli bir yaşam çıkaran Kibele’nin konumlu sanat/hayat pratiğine yüzümüzü dönelim.
Giderek yeryüzüne doğru genişleyen, kapalı kapıyı açan, kalın çizgileri eriten masasına bakalım ve Gürbilek’in sorusunu bir kez daha soralım: “Dikiş iğnesi mi, kalem mi?”
Şüphesiz, Kibele için:“Dikiş iğnesi ve kalem.”
Bu yanıtı açmak için Kibele’nin otobiyografik hikâyesiyle yüzeyi gevşekçe dokunmuş, boşluklu asamblaj sanat kitapları Broken English Goodbye (2021) ve The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel’la (2022) başlayalım; çünkü, hafiflemiş, uçuşan mekânsal anlatılar olarak ilk ipuçları olmalılar bize.
Kibele’nin iç-uzayından dünyaya bıraktığı şiirsel bir görsel-mekân arayışını gözleriz iki kitapta da. “Başka yer”ler kurulur. Dikiş iğnesi yüzeyler ve çizgilerle parçalardan dokumalar yaparak metaforik, kadınsı bir performansın anlatı taktiğinin izini sürmemizi sağlar. Örme Biçimleri’nde okuduğumuz örgücü Virginia Woolf’un otoportresine iliştirebiliriz Kibele’nin bu yol-yordamını. Ya da yine Gürbilek’in bize hatırlattığı, Sevim Burak’ın terziliğiyle yazmayı bir araya getiren, perdeye iğnelediği metin parçalarını birleştirerek gerçekleştirdiği anlatı performanslarına, performatif anlatılarına teyelleyebiliriz.
Kibele, Broken English Goodbye ve The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel’de cümle örme, makaslama, çizgi çekme, çoğaltma, ölçeği manipüle etme, yön değiştirme, birini ötekinin yanına koyma, üst üste bindirme eylemleriyle bir araya gelemeyeceği düşünülen / bir arada duramayacağı varsayılan şeyleri dijital evrenin sonsuzluğunda, yerçekimsizliğinde birbirine tutturur. Biz de kesişimleri sürdüren, birbirine tutunmuş fakat aynı zamanda da hafifliğiyle, uçuculuğuyla boşlukta asılı durabilen, serbestçe dolaşabilen kelimeler, jestsel çizgiler, holografik kristaller ve ölçeği değişken fotoğrafik imgelerle karşılaşırız. Nefes aldıran, aralarında bırakılmış boşluklarından içeri sızabileceğimiz, Jane Rendell’in “açık-uçlu montaj”larına, Anna Lowenhaupt Tsing’in “açık-uçlu asamblaj”larına dikebileceğimiz, okuma / yazma / düşleme performanslarını çoğaltabileceğimiz çizgisel olmayan, dolaylı birer kurmaca anlatıyı deneyimleriz.
Artık Ay’ı, Dünya’yı, kozmostan parçaları matbu olarak elimizde tutabiliriz, sayfalarını çevirebiliriz.
Kibele’nin içe ve dışa sürekli genişleyen evrenine ağlar örerek katılabiliriz.
Hareket halindeki kâğıttan görerek iç-uzaya ve dünya-dışına, yere ve göğe, kumaş kırışığı ve blueprint’e, denizanası ve rahim ultrasonuna, dil papillası ve harabeye, kat yeri ve makas kesiğine, derin su canlılarına ve bir mikroskop görüntüsündeki organizmaya, insana ve insandan başkaya dair, bize dair bağlar kurarak tekrar tekrar başka hikâyeler anlatabiliriz.
… ve şimdi;
Vision Art Platform’da, Venüs Saat Yönünde Döner sergisiyle Kibele’nin anlatı performanslarına ve bu performanslarla kurulan yeni dinamik anlatılara tanıklık ediyoruz. Görünmez bir iple sık olmayan bir biçimde örülmüş, 1:1 ölçekte içinde gezebileceğimiz, dahil olabileceğimiz, bizim de ilmek, düğüm atabildiğimiz mekânsal hikâyelerle karşılaşıyoruz. Kibele’nin masası, hacimlerle alımlanıyor, ışıklı odalarda kurulu, renkli duvarlarda asılı, yerden yükseliyor, tavandan sarkıyor, dar bir aralıktan baktırıyor, bir tülde uçuşuyor. Bir ağ oluşturuyor.
Başlarken sorduğumuz soruyu son kez soralım:“Dikiş iğnesi mi, kalem mi?”
Bu kez, “dikiş ş iğnesi ve kalem” ve makas ve cam elması.
Makaslama ve cam elmasıyla kesip ayırma ve yeni bir sınır belirleme, ip ve dikiş iğnesiyle çizgi çekme, lehim teli ve dikişle bir araya getirme ve bir teyelleme performansı… Kibele’nin kolajlarken anlatı kurma taktiğinde izini sürebileceğimiz eylemler ve durumlar.
Venüs Saat Yönünde Döner, bu eylemler ve durumlarla, sabitlenmeyen, özne “kadın”imgelerini araştırıyor, soruşturuyor, yaparak eleştiriyor, anlatıyor. Kendi bakış açısını görünür kılacak, oraya nasıl vardığını cömertçe gösterecek, kendi kendinin görsel kaydı olarak analog ve dijital kolajlar, asamblajlar, kristal konstrüksiyonlar üretiyor. Kadın bedenleri, şiirle, melankoliyle, Dünya’yla, türlerle bir araya geliyor. Gözümüzün önünden ve/ya zihnimizden ancak, an(ı) ve/ya düş bu, diyebileceğimiz şeyler geçiyor.Amorf parçalarla çalışıyor ve amorf olanın çoklu anlam üretme potansiyelini kullanıyor Kibele. Kadın bedenin uzuvları ve titizlikle aranıp bulunmuş ve/ya kesilerek biçimlendirilmiş jestleri, yüzeyler ve başka toplanan malzemeler, yapma eylemlerinin detayları ve Kibele’nin elinin izi kristalleşiyor, yerçekimini aşıp bir akış anında konumlanıyor, tutunuyorlar ve yeniden bağlanıyorlar. Parçalar, birbirlerine tutturuluyor, teyelleniyor, dikiliyor, iliştiriliyor, düğümleniyor, lehimleniyorlar. Hafiflikle, boşlukla, içi hava dolan ve/ya arasından hava geçen, nefes alıp veren parçalı dokular ve alanlar kuruyorlar. Bazen ise başka anlara doğru hareket etmeyi sürdürüyorlar, birbirlerinden uzaklaşıyorlar, yakınlaşıyorlar ve yeniden konumlanıyorlar, birbirlerine yeniden tutunuyorlar.
Kibele’nin kadın imgelerine dair feminist bir bakışla eleştirel ve performatif anlatı pratiğine iliştirebileceğimiz, O’nu yan yana koyabileceğimiz, kız kardeşlik kurduğu iki isim, Hannah Höch ve Nancy Spero.Brian Dillon’ın da söylediği gibi Hannah Höch, kolajlarıyla iki dünya savaşı arasında politik ve toplumsal cinsiyet eleştirisi yapıyordu. Kadının özgürleşmesini ve eylemliliğini teşvik eden çift cinsiyetli “yeni kadın” imgesiyle, çıplak bacakları, esneyen, sıçrayan, anatomik makinelere dönüşen bedenden ayrılmış bacakları, duygu durumları, bitki temsilleri, örgüler, danteller, nakışlarla buluşuyordu. Nancy Spero ise Caitlin Green’e göre 1970’lerde feminist bir konumdan “kadın imgesini araştıran hiyeroglif imgeler ve metin parçalarıyla, sahnedeki kadınla karnavelesk soruşturmalar yaratıyordu. Parçalanmış uzuvları, beden hareketlerini, melez bedenleri, mitolojiye, tarihsel hikâyelere dikerek kadın temsilleriyle uğraşıyordu.
Venüs Saat Yönünde Döner sergisinde de Kibele çoğul bakışla hikâyeler anlatıyor bize.
Çiçek açan, yeşeren, yıldızlarla buluşan, parıldayan, hüzünlenen, uykuya dalan, düş gören, dokunan, dünyaya tepetaklak bakan, havada süzülen, derin sulara dalan, zihni dalgalanan, rüzgâr olan, dikiş diken, okuyan, bize bakan, hikâyeler anlatan kadınları…
Bir kadında bambaşka zamanlardan akan kadınları… Bir kadında bambaşka ortamlarla, ölçeklerle, mekânlarla hemhâl olan kadınları… Bir kadında türler arası dolanıklıkla var olan kadınları…
Bir kadında yaşayan bambaşka kadınları…
Göz göze geliyoruz. Mırıldanıyoruz. Duyuyoruz. Anımsıyoruz. Yakınlık kuruyoruz. Rahatsız oluyoruz. Dalıp gidiyoruz. İşte şimdi, onların uçucu bedenlerine seslerimizle, bedenliliğimizle eşlik ediyoruz.
Venüs saat yönünde dönüyor.
E S Kibele Yarman, Venüs Saat Yönünde Döner / Venus Rotates Clockwise, 20 Şubat-23 Mart 2024 tarihleri arasında Vision Art Platform'da görülebilir.
Kaynakça
Dillon, Brian, “Hannah Höch: art’s original punk”, 2014, erişim:
https://www.theguardian.com/artanddesign/2014/jan/09/hannah-hoch-art-
punk-whitechapel?CMP=EMCARTEML6852 [26.01.2024]. / Özet çevirisi: “Berlin Dadacıları Arasında Bir Kadın: Hannah Höch”, çev. Elçin Gen, erişim:
https://www.e-skop.com/skopbulten/berlin-dadacilari-arasinda-bir-kadin-
hannah-hoch/1742 [26.01.2024].
Green, Caitlin, “Nancy Spero and the ‘Carnivalesque’”, Drawing Connections, 2018, erişim: https://websites.umass.edu/arthist391a-kurczynski- 2/2018/05/09/nancy-spero-and-the-carnivalesque/ [26.01.2024].
Grosz, Elizabeth, Volatile Bodies. Towards a Corporeal Feminism, Indiana
University Press, Bloomington, 1994.
Gürbilek, Nurdan, Örme Biçimleri: Bir Ters Bir Düz Fragmanlar, Metis Yayınları, İstanbul, 2023.
Gürbilek, Nurdan, “Örme Biçimleri”, Cuma Fragmanları, yay. haz. Umut Tümay Arslan, 2021, erişim: https://www.5harfliler.com/orme-bicimleri/ [26.01.2024].
Haraway, Donna, Staying with the trouble: Making Kin in the Chthulucene, Duke University Press, Durham, Londra, 2016.
Le Guin, Ursula K., Zihinde Bir Dalga: Yazar, Okur ve Hayal Gücü Üzerine, çev.kolektif, Metis Yayınları, İstanbul, 2017.
Rendell, Jane, (2021). “Fragment of the imagination: assembling new narratives
from old”, The Architectural Review, 2021, erişim: https://www.architectural-review.com/essays/keynote/fragment-of-the-imagination [26.01.2024].
Tsing, Anna Lowenhaupt, Dünyanın Sonundaki Mantar: Kapitalizmin
Enkazlarında Yaşam İmkânı Üzerine, çev. Erdem Gökyaran , YKY, İstanbul, 2023.
Woolf, Virginia, Kendine Ait Bir Oda, çev. Suğra Öncü, İletişim Yayınları, İstanbul, 2017.
Yarman, E. S. K., The Importance of an Afternoon Nap at the Paperwork Hotel, Onagöre, İstanbul, 2022.
Yarman, E. S. K., Broken English Goodbye, Onagöre, İstanbul, 2021.