Tazmanya Eski ve Yeni Sanat Müzesi'ne (Mona) karşı ayrımcılık karşıtı bir dava açmayı başaran bir ziyaretçi, rahatsız edici eserin nihai ifadesine ulaşması için bilinçsiz bir katalizör mü oldu? Bu hafta bir mahkemenin Kirsha Kaechele'nin performans sanatının Ayrımcılıkla Mücadele Yasası hükümleri uyarınca ayrımcı olduğuna karar verdiği davayı ele almanın bir yolu da bu.
Tazmanya Sivil ve İdari Mahkemesi tarafından verilen karara göre Mona'nın, Kaechele'nin eseri “Kadınlar Salonu”ndan erkekleri dışlamayı durdurması için 28 gün süresi bulunuyor.
“Kadınlar Salonu” 2020 yılında açıldı. Salon, müzenin sahibi David Walsh ile evli olan Mona’nın küratörü Kaechele tarafından tasarlandı. Eserin amacı, kadınların centilmenler kulüplerinden dışlanmasını protesto etmek.
Kaechele'nin, eserin aynı zamanda 1965 yılında yasalar değiştirilmeden önce Avustralya'daki barlarda kadınların ayrı "bayanlar salonu"na kapatılmasına da bir tepki niteliği taşıdığını söylediği bildirildi.
Mona'daki “Kadınlar Salonu” loş bir şekilde aydınlatılmış, zümrüt yeşiliyle görkemli bir şekilde dekore edilmiş ve sadece kendini kadın olarak tanımlayanları kabul ediyor. Tek istisna, fallus şeklindeki oturma yerinde oturabilen kadın ziyaretçilere şampanya servis eden uşak.
Yeni Güney Galler'de ikamet eden Jason Lau, Nisan 2023'te Mona'yı ziyaret ettiğinde, 35 dolarlık giriş bileti için ödeme yaptı ve biletiyle “Kadınlar Salonu”na giremediğini görünce bu durum hiç hoşuna gitmedi.
Lau Tazmanya Ayrımcılıkla Mücadele Komiserliği'ne bir şikayette bulundu ve bu da Tazmanya Sivil ve İdari Mahkemesi'nde görülen hukuki ihtilafa yol açtı. Duruşma sırasında Kaechele mahkemeye Lau'nun “Kadınlar Salonu”nu tam da amaçlandığı gibi, yani dışarıda bırakılarak deneyimlediğini söyledi. Mahkeme başkan yardımcısı Richard Grueber, 9 Nisan Salı günü yayımlanan kararında, anlaşmazlığın "sanatsal amaçla kasıtlı ve açık bir şekilde ayrımcılık yapan bir sanat eseri ile ayrımcılığı yasaklamayı amaçlayan mevzuat arasındaki bir çatışma" olduğunu söyledi.
Karar, Mona'nın Ayrımcılık Karşıtı Yasayı ihlal ettiğine hükmetti ve müzenin 28 gün içinde erkeklerin “Kadınlar Salonu”na girmesine izin vermesini ya da “Kadınlar Salonu”nu tamamen kaldırmasını emretti. Mona sözcüsü The Art Newspaper'a yaptığı açıklamada Kaechele'nin bugün Milano'ya uçmaya hazırlandığını söyledi ancak seyahatin nedenini açıklamayı reddetti. Kararın derin bir hayal kırıklığı yarattığını belirten Mona sözcüsü, "Sonucu özümsemek ve seçeneklerimizi değerlendirmek için acele etmeyeceğiz. Şu anda sanatçının mahremiyetine saygı gösterilmesini rica ediyoruz," diye ekledi. Sanatçının tanık olarak verdiği ifadeye gelince: "Erkek egemenliğine o kadar derinden gömülmüş durumdayız ki, onun saltanatına bağlı kaldığımız ve onu çoğalttığımız sayısız yolu görmüyoruz bile. İşte bu nedenle “Kadınlar Salonu”na ihtiyacımız var: Kadınların inzivaya çekilebileceği huzurlu bir alan; tarih boyunca örülen görünmez hikayeden kaçmak için sağlıklı düşünebilecekleri ve kadınların saf arkadaşlığının tadını çıkarabilecekleri bir sığınak.
"’Kadınlar Salonu’, kadınlara özel bir alan. Buradaki tek istisna kadınlara hizmet etmek için yaşayan, onların her isteğini yerine getiren ve onlara övgü ve şefkat yağdıran (şövalyelikte her iyi tazminat anlaşmasının, eşitsiz haklar bileşeni) erkek uşaklardan oluşan bir maiyet. ‘Kadınlar Salonu’ erkek egemenliğinin bu tuhaf ve kopuk dünyasına dair bir bakış açısı sunmak ve onu sıfırlamak için gerekli bir alan. Bunlardan daha fazla olmalı."