Bienalin tadını herkes çıkarsın, ama ölmekte olan bir şehirde gerçekleştiğine dikkat edin - torunlarınız Venedik’i sadece parçalanmış bir yıkıntı olarak görebilir.
Bu oldukça gereksiz. Eğer Venedik, Amsterdam gibi Hollanda’da olsaydı, 2100 ve hatta daha ilerisi için sofistike Delta Programme (Delta Programı) kapsamında korumaya alınabilirdi. Ulusal planın merkezinde bulunan Delta Programı, ülkeyi artan deniz seviyesi tehdidine karşı savunmayı amaçlıyor. Hollanda hükümeti de yüklü ve uzun süreli bir hibeyle projeyi destekliyor. Program su-koruma prensiplerini 2100 yılına yönelik dört mümkün senaryoyu baz alarak kurgularken, su seviyesindeki minimum 44 cm’lik artıştan, maksimum 130 cm’lik bir artışa kalan olan ihtimaller ele alınıyor. Bu yaklaşım Hollanda içerisinde o denli kabul görüyor ki, hiçbir önemli özel ya da kamu yatırımı çevresel, ekonomik, sosyal ya da politik bağlamında bu senaryolara karşı gelecek şekilde gerçekleştirilemiyor.
Bu durum neden Venedik ile bağlantılı olabilir? Bilim insanları artık Akdeniz’deki su seviyesinin yaklaşık Atlantik’teki kadar bir artış göstereceğinde hemfikir. Bu nedenle de İtalya gibi deniz kıyısında 7600 km’lik yoğun bir yapılaşmanın olduğu bir ülkenin, yükselen deniz seviyesi tehdidine karşı neden bir ulusal planı olmadığı bir muamma. Eğer hızla harekete geçilmezse, Venedik yükselen deniz seviyelerinin en ünlü kurbanı olurken, tüm dünya da bunu seyredecek. Lord Byron’un 200 yıl önce yazdığı üzere: “Oh Venedik! Venedik! Neden mermer duvarların denizle eş, uluslar senin batan duvarların için ağlamalı…”
Paradoksal bir şekilde, Mose olarak bilinen Venedik’te sel riskinin önüne geçmek üzere kullanılan harekete geçirilebilir bariyerler, suların yükselme tehdidine karşı bu denli az planlama yapılmasının sebeplerinden biri. Çok az insan su seviyelerindeki geçici yükseliş ve kronik bir deniz seviyesi yükselişinin binalar üzerindeki etkisinin farklarını anlayabiliyor. Bu nedenle de problemin çoktan çözüldüğünü düşünüyorlar. İtalyanlar Mose’un inşasındaki yolsuzluk ve gecikmeden oldukça tiksinti duydular ve Mose’un mutlak ve son çözüm olmadığını düşünmek istemiyorlar.
Serenissima çok hasta bir insan gibi. Sel baskınları akut krizler, ama asıl Serenissima’yı kronik hastalık olarak öldüren yükselen su seviyeleri. Delta Program’ın 2100’le ilgili en düşük ve en optimistik senaryosu göz önünde bulundurulduğunda, su seviyesindeki 44 cm’lik artışla
(yaklaşık 17 inç) üstüne 8 cm ile 12 cm arası bir seviye eklendiğinde -çünkü Venedik yılda 1 mm’den 1.5mm’e yavaşça batıyor- rahatlıkla söylenebilir ki su seviyesi bundan 80 yıl sonra en az 52 cm yükselecek.
Sadece birkaç karış olsa da, bilimsel ölçümün başladığı 1897’den beri su seviyesinde 32cm’lik bir artış gözlemlendi ve su seviyesindeki bu yükseliş çoktan hasar vermeye başladı. Yüzyıllar boyunca, su seviyesi neredeyse hiç geçirgen olmayan binaların taş zemininin altındaydı. Şimdi ise suyun binalarda bıraktığı ize bakarak iki günde bir seviyenin ne kadar yükseldiğini görebilirsiniz. Bu da demek oluyor ki su, taş zeminin üzerinde olan ‘yıpranmaya müsait’ tuğlalarla etkileşim içerisinde. Devamlı bu tuğlaların suyla temas içerisinde olması da şehrin parçalanmasına neden olabilir.
Çürüme her yerde. Bryon’un “mermer duvarlar sularla eş” sözünde belirttiği gibi Venedik romantik bir şekilde kayıp gitmeyecek. Daha çok bu yüzyılın sonuna doğru binaların art arda çöktüğü bakımsız bir yok oluş gerçekleşecek.
Ne yapılabilir? Birleşik Milletler Askeri Kolordu Mühendisi Mike Davis “Hükümete çözümlerle gidin, problemlerle değil” diyor. Benzer bir sorun yaşayan Florida Everglades’in kurtarılmasında Davis’in herkesten daha fazla payı olmuştu.
İtalyan olan ve olmayan, son derece etkili kişi ve kurumlardan oluşan küçük bir koalisyonun kurulması gerekmektedir. Bu koalisyon, sorunun zaten farkında olan ve gerektiği gibi kullanılmadıkları için derin bir hayal kırıklığı yaşayan İtalya'nın mükemmel hidrologlarını, mühendislerini ve çevrecilerini kullanarak çözümün neye benzeyebileceğine dair bir ön taslak hazırlanmasını finanse edecektir. Daha sonra bu planı hükümete götürün ve dünyanın en güzel şehrinin kurtuluşunu planlamak, finanse etmek ve yürütmek için AB ve diğerleriyle uluslararası bir ortaklık kurma cesaretini verin. Şeffaf bir şekilde işleyecek böyle bir ortaklık, İtalya'nın büyük bir altyapı projesini yolsuzlukla şişirmeden gerçekleştiremeyeceğine inananlara güven verecektir.
Bu yıl Venedik'e gidecek olanlar sanatçıların, küratörlerin, koleksiyonerlerin, medyanın ve sanat dünyasının önde gelen figürlerinin bu projenin gerçekleşmesine yardımcı olmak için neler yapabileceğini sorgulamalı.