19. yüzyıldaki başlangıcından beri, Venedik Bienali, sanatçıları, ülkelerini temsil etmek üzere ulusal pavyonlara davet etti. Fakat sanatın ulusal ya da diğer sınırları aşma gücü, marjinalize edilmiş kimliklere ve Küresel Güney’e odaklanan 60. Venedik Bienali’ndeki (20 Nisan - 24 Kasım) itici güçlerden biri. Küratör Adriano Pedrosa temayı, Foreigners Everywhere (Yabancılar Her Yerde)’yi, dünyadaki zorla yerinden edilen insanların sayısı rekor seviyeye ulaştığı için bir “harekete çağrı” olarak tanımlıyor. Bu sene pavyonlara katılan çoğu Asyalı sanatçı bu çağrıya yanıt veriyor. Burada sizlerle Singapur’un ormanlarında yetişen göçmen türlerden, Kantonlu mitine şahane bir deniz yolcuğuna kadar sanatçıların sınır-aşan katkılarını paylaşıyoruz.
Japonya: Yuko Mohri
Çürümekte olan meyvelere takılan elektrotlar; Yuko Mohri’nin Japonya pavyonuna, çevresel meseleler üzerine eleştirel bir yorum olarak anılan bir enstalasyona dahil edilecek olan akustik heykellere enerji sağlayacak. Sanatçı nasıl bir krizin paradoksal bir biçimde “yaratıcılığın en üst seviyeleri”ni doğurabileceğiyle ilgilendiğini belirtiyor. Esin; Tokyo demiryolları çalışanlarının istasyonlarındaki su kaçaklarını yakalamak için sistemler doğaçlarken, ters çevrilmiş şemsiyeler, kovalar, borular ve bant kullanırken görmekten kaynaklandı. Mohri’nin zihnindeki daha büyük krizler Covid-19 pandemisi, Venedik’in 2019’daki sel baskını felaketi ve iklim krizinden dolayı yükselen deniz seviyesi tehditi. “Küresel zorluklara taze bir cevap yüzyılının başlangıcını hissederek, geleceğe yeni bir yol açan inovatif bir vizyon sunmak istedim.”
Filipinler: Mark Salvatus
Sanatçı Mark Salvatus disiplinlerarası pratiğini tanımlamak için “Vahşi Projeler” terimini kullanıyor. Filipinler pavyonu için video ve enstalasyon işleri Banahaw Dağının, sanatçının doğum yeri Lucban yakınında ilahi değerleri olan bir volkanın, mistik hikayelerini gün ışığına çıkaracak. Başlık, Waiting just behind the curtain of this age (Çağın perdesinin ardında beklemek) İspanyol Kolonyal yetkililer tarafından yerli Filipinlerin dini düzenini yönetmekten dolayı yargılanan 19. Yüzyıl devrimci vaiz Hermano Puli’nin sözlerini ödünç alıyor-Katolik Klisesinin ırk ayrımcılığına bir yanıt. Puli’nin yaşamı ve geride bıraktığı miras, 1950’lerden itibaren göçmen Lucbanlı müzisyenlerin paralel tarihiyle beraber ele alınacak.
Bir basın bildirisine göre, Salvatus’un direniş ve yenilenme anlatıları “yerel hayal gücünün dönüştürücü gücü”nü anımsatmayı hedefliyor.
Doğu Timor: Maria Madeira
Asya’nın en genç ülkesi, Doğu Timor, Endonezya’dan bağımsızlığına karar veren referandumdan 25 yıl sonra, ilk defa Venedik Bienali’ne katılacak. Pavyonu’nde ülkeyi temsil edecek sanatçı Maria Madeira, Doğu Timor’dan, 1975’te Portekiz ve Endonezya istilasından sömürgesizleştirilmesinden kısa bir süre sonra sınır dışı edilmişti; ailesi tekrardan Avustralya’ya yerleşmeden önce birkaç sene Portekiz’de sığınmacı olarak yaşadı. Madeira’nın sergisi Kiss and Don’t Tell (Öp ve Söyleme) betel cevizi ve seremoni giysi parçaları gibi geleneksel materyalleri kullanarak Timorlu kadınların dirençliliğini onurlandırıyor. 17-19 Nisan’da, bienalin ön açılışı süresince gerçekleşecek üç özel performans için duvarları rujla öpecek ve “ana yurdumuzla birlik”e kolektif bir çağrı olarak tanımlanan yerel dil Tetuncada ruhani yas şarkısı Ina Lou’yu söyleyecek.
Singapur: Robert Zhao Renhui
Sanatçı Robert Zhao Renhui, Singapur’da sözde-bilimsel Eleştirel Zoologlar Enstitüsünü, insanlar ve hayvanlar arasındaki ilişkiyi keşfetmek için bir araç olarak kurdu. Araştırmacı bir biliminsanı gibi, en son araştırmasına yıllarını adadı: doğanın çevresel ve insanların sebebiyet verdiği bozulmadan sonra yeniden canlandığı Singapur’un ikincil ormanlarının bir incelemesi. Zhao, Singapur’un hiper-şehirleşmiş ortamının sınırlarında, çoğu zaman “göçmen” istilacı bitki ve hayvan türleriyle dolu ihmal edilmiş alanlarla, insan toplumunun dinamiklerinde paraleller görüyor. Video işlerinden, ses ve heykel yerleştirmelerinden oluşan Venedik sunumu Seeing Forest (Gören Orman), ikincil ormanların “radikal bir biçimde misafirperver” alanlar olarak “zenginliği ve çeşitliliği”ne gözlerimizi açmayıh edefliyor.
Tayvan: Yuan Goang-Ming
“Everyday War” (Gündelik Savaş), Yuan Goang-Ming’in Tayvan Pavyonu sergisinin ana eseri, bir evi yerle bir eden şiddetli bir hava saldırısını imgeliyor, Yuan’ın kendi evinde çekildi. Harabalerden, ev yavaş çekimde yeniden orijinal domestik sakinliğine bürünüyor. Önde gelen video sanatçısı “metaforik bir biçimde Tayvan’ın güncel var olma halinde saklı korku ve tehditleri keşfetmek” istediğini söylüyor. Ana kara Çin’in ayrılıkçı bir bölge olarak gördüğü kendi kendini yöneten adada artan askeri baskıya yerinde bir gönderme. tekinsiz bir askıda kalma hissi, Everyday Maneuver’de (Gündelik Manevra), yıllık Wanan Hava Saldırısı ritüelini görüntüleyen daha erken bir işinde, tüm Tayvanlılar olası bir saldırıya tepkilerini prova ederken devam ediyor.
Güney Kore: Koo Jeong A
“Kore’ye dair koku hafızanda neler var?” sanatçı Koo Jeong A tarafından geçen sene yapılan bir açık çağrıda sorulan merak uyandırıcı soru buydu. 600’den fazla Koreli (Kuzey Kore’den sığınmacılar da dahil) ve yabancı yerleşikler cevaplarıyla geri yazdılar. Koo ve ekibi bunları parfürmerilerle yaptıkları işbirlikleriyle 17 farklı kokuya damıttı. Kore Pavyonu ziyaretçileri koku yayan bronz figür aracılığıyla kendi yaratımlarına gömülecekler. “Odorama Cities” (Odorama Şehirleri) olarak adlandırılan proje coğrafi sınırları ve görünen dünyanın limitlerini aşarak kolektif hafıza aracılığıyla bir ulus haritalandırmak. Bu, “Hiçbir şey yalnızca sıradan değildir”i göstermek için izler ve hislerle işleyen Koo’nun efemeral sanat müdahalelerinin inceliğinin tipik bir örneği.
İskandinav Ülkeleri: Lap-See Lam, Kholod Hawash ve Tze Yeung Ho
Lo Ting, İskandinav Ülkeleri Pavyonu için İsveçli sanatçı Lap-See Lam tarafından tasarlanan Kanton mitinin yarı balık, yarı adamı “Altersea Opera”nın başkahramanı. Eser kayıp bir eve, Hong Kong için başka bir isim, Fragrant Harbour’a hasretini anlatıyor. Bienal ziyaretçileri bir zamanlar Şangay’dan İsveç’e yelken açan suda yüzen Çin restoranı ve seyahat eden Kantonlu bir opera grubundan ilham alan ilgi çekici ejderha gemi enstalasyonunda yolculuğunu takip edecek. Göç, yerinden edilme ve aidiyet düşünceleri, İskandinav Ülkeleri Pavyonu’nda ilk defa Asyalı diaspora bir sanatçı olarak yer alan Lam’ın sergisinin merkezinde. Lam, kendisi de Hong Kong’lu Kanton soyundan gelen Norveçli besteci Tze Yeung Ho ve Iraklı-Finlandiyalı tekstil sanatçısı Kholod Hawas ile olağanüstü Gesamtkunstwerk gerçekleştirmek için işbirliği yaptı.