Sanat dünyasının yeni bir bienale gerçekten ihtiyacı var mı? İklim değişikliğine odaklanan bir bienal de olsa. Bienaller çözümden ziyade sorunun bir parçası değil mi? Ancak kendini “dünyanın ilk iklim odaklı sanat festivali” olarak tanımlayan Klima Biennale Wien (İklim Bienali Viyana), benzersiz bir bienal olmayı vaat ediyor. “Sanatın vizyonu ve yenilikçi gücüyle Klima Biennale Wien, gezegenimiz için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru paradigma değişimini teşvik ediyor” gibi iddialı bir misyon taşıyor. Organizatörler, “katılım, işbirliği ve farkındalık”ı hedeflerini gerçekleştirmeye yardımcı olacak kilit araçlar olarak tanımlıyor ve heyecan verici bir çağrıda bulunuyorlar: “Acilen bilgiyi paylaşmanın ve stratejileriyle birlikte tartışmanın yeni yollarını bulmamız gerekiyor!”
Peki Klima Biennale Wien iklim krizini ve türlerin yok oluşunu “herkes için görünür ve somut” hale getirmeyi nasıl planlıyor? Bilgi paylaşımı ve strateji tartışması hedeflerinin gerçek anlamda ilgi çekebileceğine dair bana umut veren şey; Klima’nın küreselden ziyade yereli ön plana çıkarması ve Avusturya’nın başkentinde sanat, tasarım, mimari ve bilimi bir araya getiren kolektif ve çok disiplinli eylemleri teşvik etmesi.
Büyük bir işbirliği
Bu bienal ağırlıklı olarak bir Viyana şehri girişimi. Bienalin eşdirektörleri fotoğrafçı Claudius Schulze ve kültür programcısı Sithara Pathirana, 2022 yılında Hamburg’da bir hafta süren ClimateArtFest’le deneyim kazandılar ama Klima Biennale Wien, kentin çeşitli iklim, kültür ve iş departmanları arasında dönüm noktası niteliğinde bir işbirliğiyle öne çıkıyor. Bu nedenle, kentin başlıca müze ve galerilerinin yanı sıra 60’tan fazla belediye kurumu, inisiyatifi ve kuruluşunun entegre katılımını içeriyor. Bu bir ilk.
Bienalin ana merkezinin Kunst Haus Wien’da olması da iyiye işaret. Açıldığı 1991 yılından bu yana sanat ve ekolojiyi bir araya getirmeye özen gösteren bu müze, şu anda büyük bir sürdürülebilir yenileme çalışmasının son aşamalarında. Klima Biennale Wien için Kunst Haus Wien, sürdürülebilir etkinlikler, onarım kafeleri ve atölyelerin yanı sıra bir iklim sempozyumuna ve Into the Woods (Ormanın İçinde) adlı büyük bir grup sergisine ev sahipliği yapan gerçek bir merkez haline geliyor. Aralarında Richard Mosse, Katie Paterson ve Nonuya halkından Amazonlu bitki sever sanatçı Abel Rodríguez’in de bulunduğu 16 sanatçı, Amazon yağmur ormanları, Kenya’daki Embobut Ormanı, Karpatlar’ın ilkel ormanları, İsviçre çam ormanları veya Avusturya’nın kendi ormanlık alanları gibi dünyanın çeşitli orman ekosistemlerinin içinde bulunduğu kötü durumla ilgili konuları araştırmaya adanmış eserler yaptı.
Bienalin çevreye duyarlı işbirlikler ağı, Viyana Teknoloji Üniversitesi’nin Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi ve kentin Güzel Sanatlar Akademisi’nden öğrencilerle Nordwestbahnhof bölgesindeki mekânlarda ve kamusal alanlarda bir dizi proje geliştirmesini de içeriyor.
Tabandan gelen aktivizm ve toplumsal eylem
Viyana Üniversitesi Çocuk Ofisi de gençlerin ilgisini çekmeye yönelik etkinlik ve faaliyetler geliştirirken, Klima Bienali’nin bir diğer kilit unsuru olan “Immediate Matters” (Acil Meseleler), şehrin tüm dokusuna yayılmış özel bir seri. Radikal yerel bilginin, tabandan gelen aktivizmin ve toplumsal eylemin, tamamı iklim krizinin zorluklarıyla ilgilenen bir dizi etkinlik, sergi, performans ve katılımcı sanat projesinde bir araya geliyor.
Klima Biennale Wien’in çok yönlü ve yerele yerleşik perspektifi, bienalin diğer önemli sergisi Songs for the Changing Seasons’ın (Değişen Mevsimler İçin Şarkılar) küratörlüğünü üstlenen Londra’daki Serpentine Galleries’in ekolojiden sorumlu yöneticisi Lucia Pietroiusti’yi özellikle cezbeden tarafı. Gerçekten de, son on yıldır sanat dünyasında çevre bilincinin artırılmasına öncülük eden Pietroiusti, Klima söz konusu olduğunda “bienal” teriminin kendisinin yanıltıcı olduğunu düşünüyor. “Anladığım kadarıyla bu festival, Viyana çapında yerel halka ve farklı kuruluşlar arasında senkronize ortaklıklara ve bağlantılara odaklanan bir festival,” diyen Pietroiusti, hem kendisinin hem de eşküratörü Filipa Ramos’un Klima’yı iklim, ekoloji ve çevreyle ilgili kaygının “sadece tema ve mesaja değil, felsefesi ve dokusu”na da nüfuz ettiği, katılmak için heyecan duydukları bir “deney” olarak niteliyor.
Pietroiusti ve Ramos’un sergisi, Nordwestbahnhof’un eski istasyon binasını ve çevresini, her biri iklim değişikliğinin getirdiği çevresel ve ekolojik dönüşümün farklı yönleri ve sonuçlarıyla ilgilenmek için çeşitli araçlar kullanan farklı kuşaklardan, uluslararası bir sanatçı kadrosuyla işgal ediyor. Serginin “eşik mekânları ve geçiş mekânları” sunduğunu belirten sanatçılar, “çok daha karmaşık ve türe özgü olmayan bir dünyada yaşam anlayışının merkezinden insanı kaydırma”yı ele aldığını söylüyorlar.
Ziyaretçiler Sofia Jernberg’in sesinden bir “siren çağrısı”yla içeri alınırken, sergi Laure Prouvost’un kuşların göçünü konu alan 12 metre uzunluğundaki dev bir duvar halısıyla sona eriyor. Arada, Joan Jonas’ın, sanatçının okyanus ekolojileriyle uzun süredir ilgilenmesine yanıt olarak yaptığı balık çizimlerinden oluşan bir enstalasyon; Adrián Villar Rojas’ın ilk çizgi romanı; ve sanatçı ikilisi Cooking Sections’ın somon çiftliği kafesi büyüklüğünde bir pikap platformu üzerinde dönen bir hoparlörden aktarılan ses çalışması yer alıyor. Bu eserlerin çoğu çarpıcı bir etkiye sahip olsa da, aynı zamanda hafif, kolayca taşınabilir ve gezegene yükü olmayan parçalar. Bazen de, yerel bir Viyana fırınıyla çalışarak Andlar’ın T’antawawa mezar geleneğinden esinlenen insan biçiminde ekmek heykeller yaratan Şilili sanatçı Natalia Montoya’nın eserleri gibi tamamen ortadan kayboluyorlar.
Yerel ve küresel olanın birbirinden ayrı işlemediği, birbiriyle bağlantılı, disiplinlerarası bir dünyada yaşadığımız gerçeği yeni bir şey değil ve Homo sapien’in bu dünyanın merkezinde yer almaktan hızla uzaklaşması gerekiyor. Ancak Klima Biennale Wien’in, daha sürdürülebilir bir gelecek üzerine düşünmek için bütün bir şehri çok yönlü kolektif bir platforma dönüştürme girişiminde tüm bu hususları gerçekten dikkate alıyor gibi görünmesi iyimser olmak için iyi bir neden. Belki de bu yeni bienale, sanat dünyası –ve genel olarak dünya– gerçekten ihtiyaç duyuyor olabilir.
*Klima Biennale Wien (İklim Bienali Viyana), 5 Nisan-14 Temmuz arasında Viyana’da çeşitli mekânlarda; Into the Woods, 6 Nisan-11 Ağustos tarihleri arasında Kunst Haus Wien’de görülebilir.