Bir ülkenin dünyanın geri kalanını politik ve askerî gücüyle değil, kültürel, sosyal, bilimsel başlıklar altında, kısacası sertlikle değil “cazibe”yle etkileyebilme kapasitesine softpower, yani yumuşak güç deniyor. Bu yeni bir kavram değil elbette. İsmi konmadan önce, tarihin farklı dönemlerinde bir ülkenin cazibe yoluyla başka nüfusların davranış ve tutumlarını etkileme yeteneğine şahit olduk. Çağımızda ise yumuşak güçte devlet mekanizmaları değil, özel sektör ve sivil toplumun dinamikleri, etkisi ve samimiyeti değerlendiriliyor. Sanat ve ekonomi çevrelerinin de sıklıkla tartıştığı kavramın nitelikleri arasında, bunu yaratan uluslararası aktörlerin tercihleri, vizyonları, uzun döneme yayılmış planlamaları ve etki alanları sayılıyor. İşte tam bu çerçevede, Türkiye’de yumuşak gücü analiz etmek istediğimizde, 89 yıldır farklı alanlarda yurtiçi ve yurtdışında katma değer yaratan Vakko’yu bir örnek vaka olarak buluyoruz önümüzde.
Vakko Yönetim Kurulu Başkanı Cem Hakko’yla modern çağda çekici detaylarla insanların tercihlerini yönlendiren, kültürü, siyasi değerleri, hatta dış politikayı şekillendiren yumuşak güç olarak Vakko’yu konuştuk.
ZEYNEP YOSUN AKVERDİ: Uluslararası alanda tanınan değerli Türk markası Vakko’nun dönüm noktalarından ve gelecek planlarından bahsedebilir misiniz?
CEM HAKKO: Her ülkenin gurur duyduğu markaları bulunur ve Vakko, Türkiye’nin bu markalardan biri olarak öne çıkıyor. Vakko’nun tarihi, Cumhuriyet sonrası Türkiye’deki modernleşme sürecinin, Batılı yaşam tarzındaki estetik değişimin, şıklığın, lüksün ve genel olarak modanın evriminin bir parçası. Bu tarih, ülkenin estetik dönüşümünü, moda anlayışını ve yaşam tarzını yansıtan önemli bir süreci ifade ediyor. Vakko’nun temelleri 1934 yılına dayanıyor. Kurucumuz, sevgili babam Vitali Hakko tarafından Şen Şapka adıyla faaliyete başlayan şapka butiği, modaya yön veren güçlü bir markaya dönüştü. Markamızın adı 1938’de Vakko oldu. Vitali Hakko, o dönemde gelişmekte olan bir ülkede kadınlara günün modasını yansıtan eşarpları tanıtarak öncü bir rol üstlendi. Bu eşarplar, her zaman en iyi ürünleri arzulayan müşteriler için Vakko’nun kalite ve mükemmeliyet anlayışının ilk örnekleri oldu. O günden bu yana Vakko’nun imajını temsil eden ilkelerin simgesi haline geldi.
Sadece Türk modacılık tarihinde öncülük misyonuyla değil, bir güç unsuru olarak da gördüğümüz bu ilkleri açabilir miyiz?
Bu sene 90 yaşına giren Vakko’nun tarihi, aynı zamanda ülkemizin Cumhuriyet sonrasındaki modernleşmesinin, yaşam anlayışındaki estetik dönüşümlerin, şıklığın, lüksün, kısaca Türkiye’de modanın da tarihi... Bu kültürel dönüşümün ve yükselişin parçası olmaktan büyük gurur duyuyoruz. 2023 sonu itibarıyla Vakko Grup, toplam 206 mağazaya ulaştı. Bu köklü birikim içinde Vakko’nun marka değerini oluşturan, Türkiye için devrim niteliğinde toplumsal ve sektörel ilkler arasında 1955’te Vakko’nun gerçekleştirdiği ve Avrupa’nın en iyi koreograflarıyla düzenlenen Vakko defilelerini ilk örnek olarak verebilirim. Yine müşteri memnuniyeti ve deneyimine öncelik veren ilk marka oldu Vakko. 1962’de açılan Vakko Beyoğlu mağazası, Türkiye’nin ilk çok katlı mağazasıydı; bir ticaret ve mağazacılık devrimi olarak görüldü. 1968’de Merter’de kurulan, içerisinde konfeksiyon, empirme, ayakkabı ve tüm Vakko ürünlerinin üretildiği Vakko Fabrikası, modern fabrika binalarının ilk örneklerindendi. Vakko mağazalarında Türkiye’de bir ilk olarak Vakko Sanat Galerileri açıldı. 1982’de moda, müzik, sanat ve sporu bir araya getiren, dünyanın ilk, gençlik odaklı konsept mağazası Vakkorama’yı açtık. 1989’da Vakko Chocolate markasıyla Türkiye’nin ilk çikolata üreten moda markası olduk. 1990’da yine bir ilk, kendi parfümümüz Katia’yı sunduk. 1992’de ülke genelinde yayın yapan Power FM ve sonrasında Power Group’u da moda dışında hayata geçirilen ilklerden sayabiliriz. 2001’de, dünyanın en ünlü marka ve tasarımcılarının gelinliklerinden oluşan koleksiyonu ve 360 derece servis anlayışıyla Vakko Wedding markasını kurduk. 2011’de moda ve sanat alanlarındaki kapsamlı arşiviyle kurulan Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi; 2013’te Türkiye’de modanın geleceğine yön verecek yeni nesiller yetiştirmek üzere, dünyanın ilk moda okulu ESMOD işbirliğiyle kurulan Vakko ESMOD Uluslararası Moda Akademisi; 2016’da Akmerkez’de açılan ilk Vakko Patisserie ve sonrasında yeme-içme sektöründeki tüm operasyonlarını çatısı altına topladığımız Vakko L’Atelier markamız; 2023’te Nişantaşı’nda kişiye özel servis anlayışıyla çalışmak üzere hayata geçirdiğimiz Vakko Hotel&Residence bu anlamda kilometre taşlarıdır.
Özellikle AKM’ye taşındığı 2021 yılından bu yana özel imzalı yayınlardan dijital ve görsel arşive kadar kapasitesiyle dünya çapında ses getiren Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi’ni açma fikri nasıl ortaya çıktı?
Bay Vitali’nin adını nesiller boyunca yaşatacak Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi, alanında Türkiye’nin en kapsamlı ve güncel koleksiyonuna sahip. Moda, mimari, resim, sinema, müzik, fotoğraf, heykel gibi sanatlarla ilgili birçok disiplinden kaynağı aynı çatı altında buluşturuyor. Frankfurt, Londra, New York ve Paris gibi dünyanın en önemli kitap fuarlarından beslenerek, prestijli ve değerli yayınevleriyle etkileşim içinde sürekli güncellenen bir koleksiyonumuz var. Sizin de söylediğiniz gibi, Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi 10. yılında AKM’ye taşındı ve daha geniş bir ziyaretçi kitlesine ulaşmaya başladı.
Şıklık ve zarafeti yeme-içme alanına da taşıyan Vakko L’Atelier markasının kimliği nasıl şekillendi?
14. yüzyıldan bu yana insanları bir araya getiren pastanelerin sosyal hayatı şekillendiren zarif kültür yansıması olan Vakko L’Atelier’le Fransız pastacılık sanatını Vakko şıklığıyla buluşturduk. Mutfak sanatlarını hautecouture yaklaşımıyla harmanlayan, kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinde sofistike yorumlar yaratan Vakko L’Atelier, sadece yeme-içme kültürünü değil, aynı zamanda sosyal hayatı şekillendiren bir yaklaşıma sahip. Dünyanın en iyi üreticileriyle yapılan özenli çalışmalar sonucu ortaya çıkan kahve çeşitleri de, özel formülasyonlar kullanılarak Türkiye’nin en lezzetli çikolatalarını üreten Vakko Chocolate’ın seçkin çeşitleri ile tadını gerçek meyvelerden alan Vakko Ice Cream de Vakko L’Atelier’in ayrıcalıkları arasında.
Power Group’un projeleriniz arasında önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Özel radyoculuğun Türkiye’de devrim yarattığı bir dönemde başladı ve etkisi katlanarak devam ediyor. Power Group heyecanı nasıl başladı?
Radyoculuk benim çocukluğumdan beri en büyük hayalimdi. Müziğe çok meraklıyım. 40 yıl önce mağazaların önemli bir kısmında müzik kasetleri satardık. Mağazalara kabin koyup canlı yayınlar yapmaya başlamıştık. Bir gün o kabinden ulusal bir radyonun yayın yapacağını hayal ederdim hep. Özel radyo kurma fikri de hep aklımdaydı. Vakkorama kurulduktan sonra gençlerin spor yaptığı, buluşabildiği, kültür matinelerinin olduğu, hayran oldukları insanların konuştuğu bir yer haline geldi. Dolayısıyla Vakkorama’yla başlattığımız, modanın çok daha ötesindeki, sosyal ve kültürel boyutları da olan akımı müzikle ve radyoyla devam ettirdik. Sonrasında farklı radyo kanallarına ve televizyona kadar uzandık.
Modanın kültürel boyutlarını da göz önüne aldığımızda, markaların kültürel değerlerle inşa ettiği erişim ve etki alanlarının global hedeflere ulaşmada nasıl bir rolü var? Siz yıllar boyunca yarattığınız marka değerlerinde özellikle hangi noktalara odaklandınız?
Modanın, içinde bulunduğu toplumsal ve kültürel olgulardan etkilenmeden etkileşim ve erişim alanlarını genişletmesi neredeyse mümkün değil. Son yıllarda bildiğiniz gibi sınırların ortadan kalktığı zamanlar yaşadık. Moda da sınırlarını yıktı. Sadece köklerinden değil, global değerlerden beslenen bir moda anlayışından bahsediyoruz. Vakko’nun global değerleri yansıtarak Türkiye’de öncü olmasının asıl nedenlerinden biri sürekli güncel kalarak yeniliğe öncülük etmesi. Değerlerimizi korurken, her zaman yeni olana uyum sağlıyoruz. Ama altını çizmek isterim ki değerler bizim için çok önemli. Çünkü markaları başarıya götüren, o değerlerin kalıcı olmasıdır.
Biz kendimizi hiçbir zaman sınırlamadık. Bir dünya markası gibi hareket ettik ve her zaman zirvede olduk. Gerektiğinde modayı yarattık, gerektiğinde dünya modasını müşterimizin ayağına getirdik. Uluslararası alanda da ödüllendirilen (FAPRA Mükemmellik Ödülü 2017) müşteri ilişkileri yönetimi sistemi Vakko Dostları programını yarattık. Müşterilerimizi, yani dostlarımızı her zaman baş tacı ettik, dostluğumuzu koruduk, önemsedik. Ürün kalitemiz, çeşitliliğimiz, hizmet kalitemiz ve popüler kültüre katkılarımızı da değerlerimizin üstüne inşa ettik. Gerçekleştirdiğimiz ilklere yenilerini ekleyerek, Vakko kuruluşları olarak tüm markalarımızı her daim geliştirmek, büyütmek ve ülkemize fayda sağlamak gelecek hedeflerimizin başında geliyor.
Ocak 2024’te dünyanın en iyi konaklama yönetimi üniversitesi olarak kabul edilen EHL (Ecole hôtelière de Lausanne) işbirliği kapsamında açılacak olan Vakko School of Hospitality and Service’le tüm sektörde “Ağırlama Alanında Mesleki Eğitim ve Öğretim” için yüksek standartlar belirleyerek gelecek nesle hem İstanbul’da hem de dünya çapında kariyerlerini inşa edebilecekleri heyecan verici bir fırsat sunmayı arzu ediyoruz. Endüstrinin yetenek talebinin büyük bir bölümünü karşılaması amacıyla tasarlanan programlar kapsamında ülkemizin turizm sektörüne katkıda bulunabilmek de hedeflerimiz arasında. Vakko Hotel & Residence yatırımımızla sanatçılarla özel toplantılar, konferans ve turlar gibi etkinliklere yer vermeyi planlıyoruz. Böylece doğuşumuzdan bu yana en önem verdiğimiz konulardan biri olan sanatı konaklama sektörüne de taşıdık.Konaklama alanındaki bir diğer yatırımımız ise Boğaz’ın tüm güzelliklerine ev sahipliği yapan Sumaahan’da yaptık, burayı en kısa sürede değerli Vakko Dostları’yla buluşturmak için sabırsızlanıyoruz. Yakında açılacak Vakko Hotel & Residence Sumahan Bosphorus projemizle burayı sadece ikinci otelimiz olarak değil, İstanbul’a değer katan bir armağan olarak görüyoruz.
Vakko kuruluşları ve Hakko ailesinin uzun yıllardır Türkiye’de kültür, sanat, eğitim alanlarında ürettiği, moda, sanat ve yaratıcı disiplinleri bir araya getiren projelerde Vitali Hakko’nun miras bıraktığı vizyonu görüyoruz. Sizin liderliğinizde bu vizyonu nasıl yorumluyorsunuz?
Vitali Hakko’nun, “Uzun yıllar boyunca bu ülkede Vakko’nun bir ekol olduğunu hatırdan çıkarmadan çalışmak gerekir. Her adım bu doğrultuda olmalı,” sözünün her açıdan vizyonumuzu şekillendirdiğini söyleyebilirim. 1938’den beri moda bizim en büyük gücümüz; ancak biz insanların Vakko dünyasına sadece moda penceresinden bakmalarını değil, bizzat içinde girip o dünyayı deneyimlemelerini istiyoruz. Ürünün çok ötesinde, hizmete ve memnuniyete dayalı tamamen yeni bir dünyaya dönüştürdüğümüzü söyleyebilirim. Merter’de kurulan Vakko Fabrikası, ünlü Türk sanatçılarının tablo ve heykelleriyle bezenmesinin yanı sıra bir sanat galerisine de sahipti. 2010’dan bu yana faaliyetimizi sürdürdüğümüz yönetim merkezimiz Nakkaştepe moda, kültür-sanat ve tasarımı ilham verici bir bütünlükle birleştiriyor. Vakko Merter fabrikası için özel olarak üretilen eserler, Vakko Moda Merkezi’nde sergileniyor.
Kültürel mirası da sahiplenip gelecek nesillere aktarmak, kurulduğumuz günden bu yana ilkelerimiz arasında. Eğitim, kültür, sanat, spor alanlarında önemli çalışmalara da bu motivasyonla imza atıyoruz. Eğitim alanında Vakko ESMOD Moda Akademisi’yle başlattığımız öncü girişim bunlardan biri. Daha önce bahsettiğim gibi Ocak 2024’te de Vakko School of Hospitality and Service açılacak.
Değinilmesi gereken en önemli konulardan biri de Cumhuriyetimizin 100. yılı. Dediğim gibi Vakko’nun kültürü ve tarihi, Cumhuriyet sonrasında Türkiye’de modanın da yansımasıdır. Cumhuriyet’in modadaki bir temsilcisi olarak Türkiye’de lüksü sahiplenmeye ve en iyi şekilde yansıtmaya devam edeceğiz.
Vakko kuruluşları, ekonomik olarak Türkiye’ye katma değer sağlamanın yanı sıra ülkenin yumuşak gücüne de büyük katkı sağlıyor. Dünyayı kültürel ve sosyal alanlarda etkileyen uluslararası markalar arasında Vakko birçok alanda öncü bir rol oynuyor. Yumuşak güç olarak tanımladığımız bu kültürel değerin ekonomiye katkıları nelerdir, pazar payını ne ölçüde etkiler?
Vakko kuruluşları olarak 89 yıllık tarihimizde sadece moda değil birçok alanda öncü rol oynadık. Ülkemizin gurur duyulan bir markası olarak lüks, kalite ve tasarım odaklı ürünlerimizle, kültürel ve sanatsal etkinliklerimizle, Vakko Dostları dediğimiz ve memnuniyetleri için çalıştığımız sadık müşteri kitlemizle, yarattığımız istihdamla her zaman Türkiye’nin ekonomik ve kültürel gelişimine katkıda bulunduk, bulunmaya da devam ediyoruz. Misyon ve itibarımızı her şeyin önünde tutarak, var olduğumuz her alanda fark yaratmaya ve en iyi hizmeti ortaya koymaya çalıştık. Yarattığımız gücün, elbette ekonomik başarımızda etkisi olmuştur ama biz bunu pazar payı olarak veya diğer ölçütlerle hiçbir zaman değerlendirmedik. Bizim için tek ölçüt markamızın itibarını, Vakko Dostları’nın güvenini ve ülkemize yararını korumaktır.
Aynı veya farklı sektörlerden de olsa kültürel değeri yüksek markaların bir araya gelmesinin dünya pazarındaki yumuşak güçlerini daha etkili kullanmaları için uygun bir strateji olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet, kültürel değeri yüksek markaların aynı veya farklı sektörlerden markalarla işbirliği yapması, hem ülkelerin yumuşak güçlerini artırır hem de dünya pazarında onlar için etkili bir strateji oluşturabilir. İtibarlı markaların işbirliği, farklı hedef kitlelere ulaşma ve kapsayıcı müşteri segmentlerine dokunma olanağı sağlar. Yine gerek inovatif ve yaratıcı projeler gerekse ilgi çekici deneyimler, hem müşteri kitlelerinde hem de toplumda olumlu izlenimler yaratabilir, iletişimlerinin boyutlarını da çeşitlendirebilir.