Amerikalı ressam John Singer Sargent, öncü aktris Ellen Terry’den politikacı, sanat koleksiyoncusu ve Mayfair züppesi Philip Sassoon’a kadar, döneminin büyük ve göz alıcı isimlerine yaptığı gösterişli portrelerle tanınır. Eserlerindeki öznelerin stilistliğini ne ölçüde yaptığıysa pek bilinmez. Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde (MFA) bu ay açılan yeni bir sergi, sanatçının sadece modayı takip edenleri değil, modanın kendisini de takip ettiğini ortaya koyuyor.
Aralarında New York Metropolitan Sanat Müzesi’nden “MadameX”in (Madam Pierre Gautreau) (1883-1884) de bulunduğu bir dizi sansasyonel ödünç eserin yer aldığı Fashioned by Sargent (Sargent’ın Tasarladıkları) sergisi, Sargent’ın istediği sonuca ulaşmak için giysileri nasıl manipüle ettiğini göstermek üzere, çeşitli portreleri resimlerde gösterilen gerçek giysilerle eşleştiriyor.
Sergilenecek 73 resim ve obje arasında, Ellen Terry’nin Lady Macbeth rolünde 1889 yılında yapılmış portresi ve aktrisin Macbeth’in ünlü Londra prodüksiyonunda giydiği, gerçek yanardöner böcek kanadı pullarla işlenmiş yosun yeşili elbisesi de yer alıyor. Resimde Sargent, Terry’yi taç giyerken gösteriyor, dökümlü gotik kıyafeti salt bir kostümden ziyade bütün bir sahne dekoru gibi görünüyor.
Hayatı boyunca yurtdışında yaşayan Sargent (1856-1925) Amerikalı bir ailenin çocuğu olarak Floransa’da doğdu. Portre sanatına Avrupa merkezli yaklaşımı, Paris’te aldığı eğitimden ve Hollandalı ressam Frans Hals ve İspanyol ressam Diego Velázquez’le kurduğu derin bağdan kaynaklanıyordu. Ancak Atlantik’in öte yakasına yaptığı yolculuklar da kritik önem taşıyordu; sergideki, Boston’lı sosyetik sima Mrs Charles E. Inches’e ait (Louise Pomeroy) 1887 tarihli portresi de Sargent’ın yerli Amerikan tarzına bakışını hatırlatıyor. Sosyetik simanın,MFA’nın koleksiyonunda bulunan kırmızı ipek kadife gece elbisesi de portreye eşlik ediyor.
Serginin küratörü Erica Hirshler, kendisine ilham veren Old Masters’ın (Eski Ustalar) aksine Sargent’ın, resimlerine büyüleyici paletini veren 19. yüzyılın sonlarındaki “parlak yeni kimyasal pigmentler”den yararlanabildiğini belirtiyor. Hirshler, Sargent’ın 1907 tarihli bir portresini örnek gösteriyor: Philip Sassoon’un annesi Lady Sassoon’u, astarı parlak pembe ipek satenden dikilmiş,siyah ipekten tafta opera elbisesi içinde resmettiği portreyi. “Üzerinizdeyken pelerin dümdüz aşağı sarkıyor ve astarı gizliyor,” diyor. Ancak Sargent pelerini kıvırıp iğneyle tutturduğunda resmin son halinde ince uzun, neonla aydınlatılmış gibi pembe süslü bir elbise öne çıkıyor.
Tematik olarak düzenlenmiş sergide Hirshler, Sargent’ın “MadameX”ini moda ve güce adanmış orta bölüme saklıyor. Bu, Amerika doğumlu Parisli bir sosyetenin dekolteli siyah elbisesiyle çizilmiş, Sargent’ın erken dönemde ün kazanan bir portresi. Sargent, o zamanlar moda olan kabarık görünümü gizlemek suretiyle siyah elbisenin vücudu saran siluetinin sadeliğini ortaya koyarak elbiseyi giyen kişiyi, Hirshler’ın deyimiyle “klasik bir heykel”e dönüştürüyor.
Küratör Hirshler, dönemin kadın kıyafetleri artık erkek kıyafetlerinden daha dramatik görünse de Sargent’ın erkek öznelerinden de en iyi şekilde yararlanabildiğini söylüyor. Sergi, bir başka kritik tabloyu, Los Angeles’taki Hammer Müzesi’nden “Dr Pozzi at Home” (Dr. Pozzi Evde) (1881) tablosunu da ödünç almayı başardı. Pozzi, eşcinsel olduğu düşünülen Sargent’ın âşık olduğu Parisli bir jinekologdu (Hirshler’a göre “tam Sargent’ın tipiydi”). Sargent’ın biyografisini yazan Paul Fisher’ın, sanatçının en cüretkâr çalışmalarından biri olarak gördüğü bu eserde, Sargent yakışıklı doktora kıpkırmızı, fazlasıyla özel bir robdöşambr giydirmişti.
Sargent’ın kendisiyse züppeden başka herşeydi (“Bir bankacı gibi giyinirdi,” diyor Hirshler). Ancak Standard Oil Company’nin kurucusu John D. Rockefeller’ın, 70’li yaşlarının sonlarındayken yaptığı, 1917 tarihli bir portresine züppe bir hava katmıştır. Normalde sert yüzlü olan Rockefeller, beyaz giysiler içindeki bacaklarını fildişi, sarımsı beyaz ve soluk gri kıvrımlarla rahatça üst üste atmış dinlenirken gösterilmiştir. Hirshler, “Sargent beyaz üzerine beyaz boyamayı severdi,” diyor.
Serginin gelecek yıl Tate Britain’da yapılacak Londra versiyonunda, bir başka beyaz üzerine beyaz tour de force sahneye çıkacak: “Duchess of Portland” (Portland Düşesi) (1902) portresinde düşesin elbisesinin beyaz kıvrımları bir malikânenin şöminesinin beyaz İyon sütunlarıyla boy gösterecek.