İngiliz grup Radiohead’in altıncı üyesi olarak kabul edilen sanatçı Stanley Donwood, “Sanki daha geçen yıl Oxford'daki HMV'de durmuş nasıl bir albüm kapağı yapacağımızı düşünüyorduk ve şimdi hemen hemen aynı yerde bir müze sergisi yapacağız,” diyor.
Soluk soluğa kalmış bir canlandırma mankeninden oluşan ilk albüm kapağı 30 yıl önce The Bends için üretilmişti ve şimdi Donwood (gerçek adı Dan Rickman) ve Radiohead’in solisti Thom Yorke, önümüzdeki Ağustos ayında grubun memleketi Oxford'daki Ashmolean Müzesi'nde ilk kurumsal sergilerini açacaklar. Oldukça popüler “Karma Police” şarkısından bir sözle, This is What You Get başlığını taşıyan sergi, Radiohead'in son otuz yıldaki albüm sanatı çalışmalarının çoğunun yanı sıra daha önce hiç görülmemiş arşivleri, eskiz defterlerini, not defterlerini ve Yorke ve Donwood arasındaki faks yazışmalarını da içeriyor. Yorke'un solo projeleri ve yan grubu The Smile için yaptığı resimler ve diğer çalışmalar da sergide yerini alıyor.
Bath'in “çok sıkıcı” bir yere dönüştüğüne karar verdikten sonra şimdi Brighton'da ikamet eden Donwood ve Yorke ilk olarak güzel sanatlar ve İngiliz edebiyatı okurken Exeter Üniversitesi’nde tanıştılar. Sanat fakültesinin boya sıçramış atölyeleri yerine, her ikisi de akıllı grafik tasarım bölümüne ve zamanın gelişen teknolojilerine doğru çekilmişlerdi. Donwood, “Zamanımızın çoğunu grafik tasarım fakültesinde geçiriyorduk, çünkü orada o küçük Apple Mac bilgisayarlardan birkaç tane vardı,” diye anımsıyor.
İkili mezun olduktan yaklaşık bir yıl sonra yeniden bir araya geldi; Donwood ağızdan ateş püskürtmeye başlamıştı ve ülke çapında otostop çekerek dolaşıyordu ki Oxford'da tekrar durdu ve Jericho Tavern'de çalan Radiohead'in o zamanki adıyla On a Friday'in posterini gördü. “Arkadaşım Jim ve ben onların destek grubu olacaktık ve 'mükemmel, şöhret!' diyorduk. Fakat ev sahibinin bunu hiç umursadığı yoktu,” diyor Donwood. Birkaç yıl sonra Yorke Donwood'u aradı: “Bana bir plak kapağı yapmak isteyip istemediğimi sordu, ben de ‘evet, olur’ dedim. Böylece Oxford'a giden trene bindim ve başladık.”
Yıl 1993'tü ve grubun aklında yine teknoloji vardı. Donwood ve Yorke dışarı çıkıp fotoğraf çekiyor, ardından banyo edilmiş görüntüleri filme alıyor ve sonra hareketli imgeleri tekrar fotoğraflamak üzere televizyonda oynatıyorlardı. Oxford'daki John Radcliffe Hastanesi'ne girdikten sonra The Bends'ten bir şarkının adı olan demir akciğeri çekme fikri akıllarına geldi, ancak gri metal kutuyu görsel olarak etkileyici bulmadılar. Bunun yerine, loş bir depoda bir canlandırma mankenine rastlamışlar ve Donwood hemen onu çekmişti. “Çok zekiceydi ve oldukça şanslıydık çünkü albüm kapağını teslim etmek için gerçekten sıkışık bir süremiz kalmıştı,” diyor.
Grubun üçüncü albümü olan ve onları yıldızlığa taşıyan OK Computer'ın hayaletli, lekeli kapak resmi, anlaşılan Radiohead'in Ağustos 1996'daki bir konserden sonra kaldığı Hilton otelinin penceresinden çekilen, Connecticut'taki bir otoyol kavşağının fotoğrafına dayanıyor. Donwood, fareden tablete ve stylus'a terfi etmişti; bu sayede dijital olarak hem bir şeyler çizebiliyor hem de silebiliyordu. Ancak o ve Yorke, “geri al” işlevinin kullanımına izin vermemeye, bunun yerine kaba bir “ıslak kenar” aracı kullanarak istenmeyen öğeleri silmeye karar verdiler. Donwood, “Bir şeyleri tamamen silmek numara yapmak gibi geliyordu, biz de üzerlerini boyamaya karar verdik,” diyor. “Sonunda bu katmanlı resimleri yaptık. O zamanın en son teknolojisini kullanan analog bir teknikti.”
Nihai sanat eseri, çeşitli eskiz ve görüntülerin taranarak birbiri üzerine katmanlanmasıyla elde edildi. Yorke'un Ashmolean sergisinin küratörü Lena Fritsch ile gerçekleştirdiği söyleşide anımsadığı üzere: “Dijitalleştirmenin ne kadar heyecan verici olduğuna inanamıyorduk [...] Düz yataklı bir tarayıcı, bize göre tüm evrende icat edilmiş en heyecan verici şeydi. OK Computer boyunca orada öylece durdu, taradı, taradı, taradı.”
1990'ların sonunda Radiohead, Paris'te terk edilmiş bir sinemada, dördüncü albümleri Kid A üzerine çalışmaya başladı. Donwood, küçük bir trackpad'i olan ilk dizüstü bilgisayarını satın almıştı. “Tüm sanat çalışmalarını yapmak için onu kullanıyordum ve bileğimde korkunç bir şekilde tekrarlayan incinme oluştu,” diyor. “Bu şekilde çizim yapmanın hiç mantıklı olmadığını fark etmemi sağladı vekollarımı, ayaklarımı ve her şeyi kullanmak istedim.”
Kid A'dan sonra Donwood, altı metre karelik tuvaller üzerinde çalışarak büyük boyutlara geçiş yaptı. O dönemde ürettiği eserler arasında, minotor efsanesine dayanan “Minos Duvarı” resimleri de vardı. Bu tuvallerden üçünün Oxford'da sergilenmesi planlanıyor. Donwood, 1970'ler ve 80'lerde tavanlarda yaygın olarak kullanılan bir tür akrilik macun olan Artex ile resim yapmaya başladı. Donwood, “Bunu palet bıçaklarıyla tuvallere uyguluyordum ve sonra kururlarken içine yazı yazabiliyordunuz,” diyor. “Yarı insan, yarı canavar ve karanlıkta kapana kısılmış bir minotor olmanın nasıl bir şey olacağını hayal ediyordum. Sahip olduğunuz tek şey duvarı kazımak üzere pençeleriniz.”
Donwood'un müzikal zevkleri, Radiohead'in önceki albümlerindeki rock'tan çok breakbeat ve tekno'ya yönelmiş olsa da, In Rainbows (2007) sanatçı için bir dönüm noktası oldu. “Bu iyi bir albüm. Kesinlikle daha iyileştiler,” diyor Donwood. Ancak albüm kapağının sanatsal süreci o kadar da uyumlu değildi. Donwood daha yeni “petrolümüz bittiğinde uygarlığımıza ne olacağına ilişkin gerçekten iç karartıcı bir kitap” okumuştu ve bunun “malzeme çıkarılacak zengin bir kaynak” olduğunu düşünüyordu. Böylece, şehirlerin dışındaki yerleşim alanlarını ifade eden bir Amerikan terimi olan banliyö ve banliyö dışı imgeler yaratmaya başladı. Donwood, “Ben bütün bu çalışmaları yapıyordum ve onlar Wiltshire'da gerçekten çürümekte olan evde In Rainbows'un müziği üzerinde çalışıyorlardı,” diyor. “Süreç ilerledikçe, sesler benim yaptığımın tam tersi şekilde biçimlenmeye başladı. Ben tüm bu katı bakış açılarına sahiptim ve müzik tamamen akışkan ve seksiydi.”
Donwood, büyük bir kilise mumundan balmumunu karmaşık karakalem çizimlerinden birinin üzerine yanlışlıkla döktüğünde tamamen tesadüf eseri alternatif bir fikirle karşı karşıya kaldı. “Kuruduktan sonra balmumu yarı saydam bir beyaza dönüştü. Bu çizim sanki balmumunun üstündeymiş gibi görünen garip bir paralaks etkisi yarattı. Çok zekiceydi,” diyor. Donwood hemen dışarı çıkıp bir yığın renkli balmumu satın aldı. “Odun yakan ocaklar ve hipodermik enjektörlere döktüğüm erimiş balmumuyla dolu eğlenceli küçük tencerelerin olduğu çılgın bir laboratuvarım vardı,” diyor. “Balmumu bir tarayıcıyı mahvetmek için harika bir yol.”
En son In Rainbows kapağı, ikili görüntü üzerine metin yerleştirmeye karar verdiğinde bir araya geldi. Metinler ve sözcükler, Yorke ve Donwood'un ilişkisinde büyük bir rol oynadı. “Dan ve benim iletişim ya da yakınlık kurma yollarımızdan biri bilhassa yalnızca görsel şeyler değil. Aynı zamanda ikimizin de kelimelerle farklı şekillerde çalışıyor olmamız. Bu kayda değer. Ben onun yazdıklarını okurum, o da benim yazdıklarımı okur. Metinler genellikle yapmaya çalıştığımız şeyi doğrudan ya da dolaylı olarak biçimlendiriyor,” diyor Yorke, Fritsch ile yaptığı röportajda. Müzisyenin telefonunun notlar, kelimeler ve kulak misafiri olunan ifadelerle dolu olduğunu ve bunların çoğunun hiçbir zaman kullanılmadığını da ekliyor.
Asla müziğin illüstrasyonu olmayan ve her zaman işbirliği içerisinde, Yorke ve Donwood, son yıllarda bir arada sanat eserleri üretti. Pandemi sırasında Yorke'un yeni grubu The Smile için bir dizi resim yaptılar. Donwood, “Thom'un bahçesindeki bir nakliye konteynırında çalıştık ve sırayla resim yaptık,” diyor. “Thom kaotik, dışavurumcu şeylerde daha iyi, ben ise düzenli şeylerde daha iyiyim.”
Donwood'un söylediğine göre amaç, başarısız fresk restorasyonlarının ardındaki süreci yeniden yaratmaktı. “Kafamda kötü İsa restorasyonlarıyla ilgili bir şey vardı,” diyor. “Ama kötü bir İsa restorasyonu yapmak için önce iyi olması gereken restore edilecek şeye ihtiyacınız vardır. Yani önce iyi şeyleri yaparsınız ve sonra berbat edersiniz.”
Donwood en büyük başarısızlıklarından birinin, 2011 tarihli King of Limbs albümü için grubun portrelerini yapmaya çalışması olduğunu söylüyor. “Yağlı boya kullanarak Gerhard Richter tarzında resim yapmak gibi dahiyane bir fikrim vardı çünkü grubu daha önce hiç resmetmemiştim. Fakat bunun için iyi bir neden vardı; portre çizemiyorum, yağlı boya kullanamıyorum ve ben Gerhard Richter değilim,” diyor Donwood. “Yağlı boya kurumuyordu ve sonuçta ortaya kahverengi resimler çıktı. H bloktan gelen kirli bir protesto gibi görünüyordu. Gerçekten iç karartıcıydı.”
O sırada Radiohead Oxfordshire'da bir ahırda müzik yapıyordu. Donwood, “Ahırdaydım, King of Limbs'edönüşen müziği dinliyordum, ahırın inşa edildiği tüm bu devasa kerestelere bakıyor ve onların büyümelerini düşünüyor ve meşe palamudu olarak filizlendiklerinden beri dünyada neler olduğunu düşünüyordum,” diyor. “Ve sonra 'Tanrım, oraya geri dönüp ormanları resmedeceğim' diye düşündüm.” Portrelerin üzeri sonunda ağaçlarla ve albümü temsil eden karikatürize figürlerle boyandı.
Yorke'un dediği gibi, müzisyenlerin uzun ve ünlü kariyerlerinin çoğu ana akım sanat dünyasından ziyade plak dükkanlarında süregeldi: “Plak kapaklarının her zaman sokak köşelerinde meydana gelen şeyler olduğunu hissediyorum, ya da eskiden öyleydi ve galerinin olmadığı bir şekilde oradalar.”
Fakat şimdi, sanat dünyasında ve piyasasında bir atılım hissi var. Yorke ve Donwood, 2021'deki açılışından bu yana Londra ve Hampshire merkezli galeri TIN MAN ART ile birlikte çalışıyor. Galerinin direktörü James Elwes'e göre, Christie's, eserleri Ekim 2022'de Londra'daki Frieze Haftası sırasında 10.000-15.000 poundluk düşük bir tahminle sergilemeyi ve satmayı kabul etti. Elwes, “Bunun on katına satıldılar ve birdenbire bir pazar oluştu,” diyor. Galerinin 29 Kasım'da (14 Aralık'a kadar) 9 Cork Street'te açılacak olan, linol baskılar, litografiler, duvar halıları ve resimleri içeren yeni eserlerden oluşan bir sergisi var.
Donwood'a göre bu, sanat dünyasına girmek için alışılmışın dışında bir yoldu ama onlar için işe yaradı: “Ashmolean sergisinin adının da söylediği gibi, iki eski sanat öğrencisine 30 yıl boyunca plak kapağı yaptırırsanız böyle olur. Ve bu işi yapmalarına izin verirseniz.”