Sanat ve kültür platformu ISTANBUL’74, 14 yıllık yolculuğunun ardından Arnavutköy'de beş katlı yenilenmiş tarihî bir binada, izleyicilere çok katmanlı bir deneyim sunan yeni bir mekân açtı.Her katında farklı bir hikâye anlatan bu yapı, ziyaretçilerini kavramsal bir yolculuğa çıkarıyor.
ISTANBUL’74’ün kurucusu Demet Müftüoğlu Eşeli açıklamasında, “Her katın kendine özgü bir hikâyesi var. Bu yaklaşım, ziyaretçilere tek bir deneyimden ziyade, farklı perspektifler sunarak çok katmanlı bir yolculuk yapma fırsatı sağlıyor. Bu tür bir deneyimin, izleyicilerde unutulmaz bir etki bırakacağına ve onların mekânla daha derin bir ilişki kurmasına olanak tanıyacağına inanıyoruz,” diyor. Mekânın çok katmanlı kurgusal yapısının aynı zamanda sanatçılar ve katılımcılar için yeni anlatım biçimlerini keşfetme imkânı sunacağını da belirtiyor. “Disiplinlerarası projeler, ISTANBUL’74’ün yaratıcı vizyonunun temel taşlarından biri. Sergiler, gösterimler, mekâna özgü yerleştirmeler, katılımcı performanslar ve yemek kültürünü odağa alan deneyimler gibi yenilikçi yaklaşımlar, yaratıcılığın sınırlarını genişleterek izleyicilere çok boyutlu bir deneyim sunmayı hedefliyor,” diyor.
ISTANBUL’74’ün yeni destinasyonunun Arnavutköy seçilmesinin temel nedeniyle ilgili konuşan Demet Müftüoğlu Eşeli, Arnavutköy’ün “İstanbul’un çok katmanlı kimliğini yansıtan özel bir mahalle olması” olmasının altını çiziyor.
Ayrıca, 2025 yılında IST. FESTIVAL’i İstanbul’da gerçekleştirmek üzere çalışmalarına devam eden ISTANBUL’74, bu yeni mekânı festivalin merkezine almayı planlıyor.
Her katta farklı bir hikâye
Binanın ikinci katında bizi Freeman & Lowe ve Boo-Hooray işbirliğiyle gerçekleşen Rastlantısal Orman: Bir Okuma Odası sergisi karşılıyor. William S. Burroughs’un “The Electronic Revolution” eserinden alınan ilhamla dilin dönüştürücü gücünü irdelendiği bu sergide ziyaretçiler kavramsal bir keşif sürecine davet ediliyor. Aynı katta yer alan Dinleme Odası’nda ziyaretçilere Alphan Eşeli’nin plak koleksiyonundan seçkilerle her ay yenilenen bir müzik deneyimi sunuluyor. Jonas Bresnan’ın A Day in Arnavutköy başlıklı fotoğraf serisi ise mahalle hayatını ve Boğaz’ın büyüleyici atmosferini gözler önüne seriyor. Seri, Demet Müftüoğlu Eşeli’nin sözleriyle, “Seri, izleyicilere mahallenin ruhunu farklı bir perspektiften görme fırsatı sunuyor.”
Üçüncü katta, Pi Artworks işbirliğiyle Mehmet Ali Uysal’In “Hanger” adlı mekâna özgü yerleştirmesi sunuluyor. Eser, form ve varlık temalarını irdelerken, sanatçının kişisel yolculuğunu izleyicilere altı farklı formda aktarıyor.
Dördüncü katta Performistanbul işbirliğiyle gerçekleşen Ekin Bernay’ın “Kalp” başlıklı performansı, katılımcılara fiziksel ve duygusal bağ kurma fırsatı sunuyor. Katılımcılar yumruklarını alçıya dökerek, “kalplerini bırakmaya” davet ediliyor. Performans “kalp” ve “gönül” arasında köprü kuruyor ve katılımcıları ortak duygularda buluşturuyor.
En üst katta yer alan ve 21 Kasım’da gerçekleşen açılış gününe özel sunulan Gastro-Sonic Experience ise, tat ve ses arasındaki uyumu, Arnavutköy’ün mutfak mirasıyla harmanlayarak ziyaretçilere duyusal bir deneyim yaşattı. Demet Müftüoğlu Eşeli etkinlikle ilgili, “İşitsel-gustatorik bilimden ilham alan bu deneyim, Arnavutköy ve Boğaz’dan kaydedilen özgün seslerin, bestelenmiş kısa parçalar ve ambient tınılarla birleştiği bir duyusal yolculuk sunuyor. Tatlarla uyumlu frekanslar, her notada özenle işlenerek çok katmanlı bir lezzet ve ses deneyimi yaratıyor,” diyor.
Yeni İşbirlikleri İçin Bir Alan
Bu yeni mekân, sadece bir sergi alanı değil aynı zamanda da uluslararası sanatçılar ve farklı disiplinlerden öncülerle olasın işbirliklerini teşvik eden bir platform. 2025’te yeniden hayat bulacak IST. FESTIVAL’in kalbinde yer alacak olan Arnavutköy’deki bu mekân için Demet Müftüoğlu Eşeli, “Yeni mekânımız, uluslararası işbirliklerini derinleştirmek ve çeşitlendirmek için açık bir alan sunuyor. Hem yerel hem de küresel sanatçılarla yaratıcı projelere zemin hazırlıyoruz," diyor.