Müjde Dila Gümüş
II. Meşrutiyet’in Saray Mimarı M. Vedad [Tek] Bey
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2024
Vedad [Tek] Bey, hanedanın siyasi ve ekonomik gücünün dramatik biçimde değiştiği II. Meşrutiyet döneminde yaklaşık beş yıl boyunca Sultan Reşad’ın başmimarı olarak çalışmıştır. II. Meşrutiyet’in Saray Mimarı M. Vedad [Tek] Bey, Vedad Bey’in başmimarlık döneminde, yönetim biçiminin getirdiği yeni güç dengelerinin mimarlık ve onarım alanına nasıl yansıdığını ve İstanbul’daki hanedan yapılarında 1909-1914 yılları arasında gerçekleştirilen müdahaleleri ortaya koymayı amaçlıyor. Vedad Bey’in “sermimar-ı hazret-i şehriyari” unvanıyla üstlendiği görevin sınırlarını ve çalışma koşullarını, hazırladığı inşa ve tamir projeleri ile ilişkilendirerek yakın mercek altına alıyor. Detaylı arşiv çalışmalarında tespit edilen çizimler, keşif defterleri ve belgeler aracılığıyla Vedad Bey’in mimari uygulamalara ilişkin düşüncelerine, tarihi yapılara yaklaşımına ve iş süreçlerini nasıl yönettiğine dair de pek çok yeni bilgi sunuyor.
Gayle S. Rubin
Cinsel Aykırılıklar
çev. Gece Tezcan, İletişim Yayınları, İstanbul, 2024
Gayle S. Rubin, aykırı olan, yoldan çıkan ve yaftalanan tüm cinselliklere ve cinsiyetlere rengârenk bir şemsiye tutuyor. Zaten içimizde karışık olan yönelimleri ve kimlikleri bardaktan taşırırken akademisyenleri ve eylemcileri kapsayıcılığı kucaklamayı unutmamaya çağırıyor. Rubin, kuir ve LGBTİ terimlerini kullandığı gibi, bu terimlerle çizilen çerçevenin de dışına taşan veya hep akışan, belki de o çerçevede hiç temsil edilmediği için daha da saklanan, topluluk içi tartışmaları alevlendiren tüm kimlik ve hazları kapsamak maksadıyla cinsel yelpaze, cinsiyet yelpazesi ve cinsel aykırılar gibi terimler öneriyor. “Aykırılar” kuir, kink ve akışkan gibi görece yeni sözcüklerle açılmayı ve kenetlenmeyi sürdürürken, LGBTİ çerçevesi kapsayıcılık uğruna yeni harflerle, +’larla çoğalırken Cinsel Aykırılıklar, cinsellik ve cinsiyet yolculuğunun 1970’lerden 2000’lere güncesi ya da 2020’lerden 2030’lara kılavuzu gibi okunabilir.
Özlem Altunok, Burcu Çimen, Rana Kelleci, Furkan Öztekin, Didem Yazıcı
Bugünü Resmetmek
çev. Baptiste Gacoin, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2024
Burcu Çimen ve Didem Yazıcı küratörlüğünde Yapı Kredi Kültür Sanat tarafından 17 Mayıs-11 Ağustos 2024 tarihleri arasında düzenlenen BUGÜNÜ RESMETMEK sergisindeki eserleri ve küratöryel yaklaşımı inceleme şansı sunan kitap, güncel resmin açtığı tartışmalara yeni yaklaşımlarla bakıyor. Kitapta küratörlerin metinlerine sanatçı ve yazar Rana Kelleci ve Furkan Öztekin’in makalesi ve gazeteci yazar Özlem Altunok’un sergi sanatçılarından Fulya Çetin ve Taner Ceylan’la yaptığı kapsamlı bir söyleşi eşlik ediyor. Bugünü Resmetmek güncel resim sanatındaki eğilimleri merak edenler ve resimle düşünmek isteyenlere…
Rozsika Parker, Griselda Pollock
Eski Gözdeler: Kadınlar, Sanat ve İdeoloji
çev. Ebru Berrin Alpay, Hayalperest Kitap, İstanbul, 2024
Sanatın cinsiyetçi tarihine yönelik yazılmış kült metinlerden biri olan Eski Gözdeler: Kadınlar, Sanat ve İdeoloji, ilk kez yayımlandığı 1981 yılından bu yana güncelliğini korumaya devam ediyor. Rozsika Parker ve Griselda Pollock’un sanat tarihinin cinsiyetçi ve ideolojik boyutuna dair farkındalık ortaya koydukları bu metin, Linda Nochlin’in ünlü makalesi “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?’ ile 1971 yılında sanat gündemine taşıdığı meseleyi farklı ve halen geçerli başlıklar altında genişletip boyut kazandırıyor.
Feminist sanat eleştirisinin geçmişte üretimleriyle çağlarında bilinirlik kazanmış kadınları sanat tarihinin isimler listesine eklemekten ibaret olmadığına işaret ederek başlayan Eski Gözdeler: Kadınlar, Sanat ve İdeoloji, ‘Tarih’ gibi ‘Sanat Tarihi’nin de toplumsal cinsiyet düzenini hem yansıtan hem de üreten bir yapı olduğunun görülmesini sağlıyor. Metnin halen güncelliğini koruması, kadınların sanat tarihinden sistematik olarak dışlanmaları konusundaki köklü tutumun yirmi birinci yüzyılda aldığı yeni formu değerlendirmek gerektiğini apaçık gösteriyor.
Roland Barthes
Albüm: Yayınlanmamış Yazışmalar ve Metinler
çev. Yunus Çetin, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2024
Roland Barthes’ın yüzüncü doğum yılını kutlama vesilesiyle hazırlanan Albüm genel hatlarıyla kronolojik sıraya göre düzenlenmiş mektuplaşmalardan bir seçkiyle birlikte, Barthes’ın daha önce yayınlanmamış bir dizi metnini barındırıyor.
Albüm’de Raymond Queneau, Maurice Blanchot, Jean Genet, Michel Foucault, Claude Lévi-Strauss, Georges Perec, Michel Butor, Julia Kristeva ve Jean Starobinski gibi isimlerden oluşan bir dayanışma ve mektup arkadaşlığı ağının yarım yüzyıllık düşün tarihine, Barthes’ın dünyayla temasına ışık tuttuğu da görülebilir.
Nick Trend
Sanat Tarihinde İlkler
çev. Ayşegül Gürsel, Hep Kitap, İstanbul, 2024
İlk gülümsemeyi kim resmetti? Sanatın ilk öpücüğü ne zamandı? Çocukları gündelik oyunlarında resmetmek ilk kimin aklına gelmişti? Sanat tarihine yenilikçi bir bakış açısı sunan Sanat Tarihinde İlkler devrim niteliğindeki 30 eserin analizini sunup ortaya çıkış nedenlerinin ve etkilerinin dünyaya nasıl yayıldığının izini sürüyor. İlk feminist eserden en pahalı tabloya kadar dünyanın en iyi resimlerinin yer aldığı bu kitap, en tartışmalı ve en yaratıcı haliyle sanatın öyküsü!
Judith Butler
Ne Menem Bir Dünya Bu?: İnsanlararası Bağların ve Pandeminin Fenomenolojisi
çev. Burcu Tümkaya, Metis Yayınları, İstanbul, 2024
Felsefe genellikle olay yerine polis gibi sonradan gelmekle suçlanır. Judith Butler ise pandemi sırasında COVID-19 salgınının hayatımızda ve dünyamızda yaptığı değişiklikler üstüne düşünerek gününün felsefesini yapıyor.
Pandeminin üzerinden çok uzun zaman geçmedi ama salgını neredeyse unuttuk ya da anlaşılır sebeplerle unutmak istiyoruz. Bu korkunç dönemin hayatımızda yarattığı tahribat henüz ortadan kalkmış, kimilerimizin bedeninde kimilerimizin ruhunda açtığı yaralar henüz kapanmış değil tam olarak. Başka musibetler gibi bu salgın da insan olarak birbirimize ve doğaya bağımlılığımızın farkına varmamızı, dünyamızın neden bu şekilde kurulduğunu sorgulamamızı sağladı. Bütün insanlığı etkileyen felakette bazılarımızın canının daha az değerli görüldüğüne, “ekonominin sağlığı”nın insan sağlığından öncelikli sayıldığına tanıklık ettik ve bu durumu yaratan sistem daha bir gözümüze batar oldu. Judith Butler felsefi düşüncenin ince çizgileri arasında yol alarak başka bir dünya kurmak için küresel salgından çıkarmamız gereken dersleri tartışıyor.