Refik Anadol dünyanın en görünür ve düşünceli dijital sanatçılarından biri olma yolunda ilerlediği son 15 yıl boyunca çığır açıcı teknolojik gelişmelerin merkezinde çalıştı. 2008’den beri algoritmalar yaratan Anadol 2010’dan beri mimari ölçekte projeksiyon haritalama, 2013’te Oculus geliştirici kiti piyasaya sürüldüğünden beri sanal gerçeklik ve on yıldır yapay zekâ (YZ) üzerine çalışıyor; 2016’da Google Artists ve Machine Intelligence’ta (AMI) misafir sanatçı olarak YZ veri resimleri ve YZ veri heykelleri yapmaya başlayan sanatçı 2020’den beri de blok zinciri ve NFT (nitelikli fikrî tapu) alanıyla ilgileniyor.
Anadol Londra, Serpentine Galleries’teki Echoes of the Earth: Living Archive sergisiyle, dijital sanatta (Anadol kendi çalışmalarını medya sanatı olarak tanımlamayı tercih ediyor) yükselen iki trende dikkat çekiyor: YZ, NFT ve bol kısaltmalı diğer teknolojilerin gizemini açıklamak için sanatçının sürecini göstermek ve bilgiyi demokratikleştirmek için yapay zekâyı kullanmak. İki trend de teknolojik “bilinmez”den duyulan korkuyu azaltmayı ve geleneksel sanat dünyasına dijital sanatçıların ciddi niyetlerini göstermeyi amaçlıyor. The Art Newspaper’a konuşan Anadol, stüdyosunun bu sergiyle ilk kez “verilerin nereden geldiğini göstermek için tüm kaynaklarını” açıkladığını ve “bunun büyük bir değişiklik” olduğunu söylüyor. Anadol, yazar ve sanatçı Robert Alice’in editörlüğünde NFT dünyasındaki on yıllık gelişmelerin irdelendiği 600 sayfalık bilimsel araştırma olarak yakın zamanda yayımlanan On NFTs (NFT’ler Üzerine, Taschen, 2024) kitabının “On Process” (Süreç Üzerine) bölümünde yer alan sanatçılardan biri. Anadol’un sürecini analiz ettiği projeyse Living Architecture: Casa Batlló (Yaşayan Mimari: Casa Batlló, 2022); Antonio Gaudí’nin 1906’da Barselona’da inşa ettiği evle ilgili bu medya sanatı eserinin yaratımında, kamuya açık alandaki milyonlarca görüntü ve belgeye dayalı bir veri kümesi modellemek için YZ kullanıldı. Anadol’un ifadesiyle, canlı izleyici önünde binanın mimarisi üzerinde “halüsinasyon yaratmak” amacıyla YZ modelinden elde ettikleri çıktıyı kullanan Anadol ve ekibi projeksiyon haritalama yöntemiyle Mayıs 2023’te Casa Batlló’nun ön cephesine yansıttıkları eseri aynı anda New York City’deki Rockefeller Plaza’da da sergilediler.
Gaudí’nin eskizleri, görsel ve akademik arşivlerdeki dosyalar ve evin kamuya açık görüntülerinden oluşan bir veri kümesi toplamaktan, nesneleri tespit etmek ve görüntüleri sınıflandırmak üzere bu verileri işlemeye, verileri temalara ayırmaya ve arşivi işleyerek eğitilecek YZ modelini oluşturmaya kadar, yaratım sürecindeki her adım On NFTs’in Living Architecture bölümünde listeleniyor. Tüm bu adımlar görsel arşivden nihai çıktıya aktarılacak “pigment hattı” oluşturulmadan önce tamamlanırken, nihai çıktı son on yıl ve daha uzun süredir Anadol’un işlerinin imzası haline gelen akışkanlık temelli helezonik hareketlerle ifade buluyor.
Serpentine veri süreci duvarı
Serpentine’de Anadol’un Echoes of the Earth: Living Archive sergisine giren ziyaretçilerin gördüğü ilk şey süreç oluyor. Serginin önündeki uzun, mektup kutusu şeklindeki veri süreci duvarında 30 dakikalık döngü halinde oynatılan metin ve grafikler sanatçının ham verilerden YZ destekli son video çıktısına ulaştığı süreci açıklıyor. Bu çıktıda denizaltı mercan ve Amazon yağmur ormanıyla ilgili devasa veri kümeleri —küresel akademik kurumların paylaştığı ses, metin, görsel ve video verilerinden oluşturulan— sınıflandırılarak Anadol’un Large Nature Model (LNM) adını verdiği tema yaratılıyor. Anadol bunun, dünyanın doğaya adanmış ilk açık kaynaklı üretken YZ modeli olduğunu ve bu modelin algoritmalarının insan zekâsı yerine “doğanın içkin zekâsı” üzerine eğitildiğini söylüyor. Sanatçı The Art Newspaper’a eseri tanımlarken “yaşayan bir arşiv, yaşayan bir iş” ifadelerini kullanıyor. Serpentine sergisinde LNM’den iki veri kümesi bulunuyor: Artificial Realities: Rainforest (Yapay Gerçeklikler: Yağmur Ormanı) ve Artificial Realities: Coral (Yapay Gerçeklikler: Mercan).
Bu projedeki akıl hocaları olarak gördüğü Brezilya’daki Yawanawa yerlileriyle uzun süreli işbirliğinden aldığı ilhamla sekiz yıldır LNM üzerine düşünen Anadol şöyle konuşuyor: “Yawanawa ailesine yapay zekâ hakkında ne düşündüklerini sorduğumda, ‘Bizim açımızdan şaşırtıcı değil. Biz doğada yaşıyoruz, bizim yapay zekâmız doğadır,’ dediler.”
Sanatçı 2020-2021’deki Covid-19 karantinası sırasında yardım istemek üzere doğa tarihi verileriyle ilgili en büyük kamu arşiv kurumlarının bazılarına başvurduğunu söylüyor. Çağrısını yanıtlayan katılımcı kurumlar, veri süreci duvarındaki anlatıda —Anadol’un, “veri görselleştirme ve YZ sanatlarına adanmış müze ve Web3 platformu” olarak tanımlanan şemsiye projesi Dataland kapsamında bulunan— listeleniyor. Bunlar arasında 148 milyon nesne, 9 milyon kamusal örnek kaydı ve 6.3 milyon kamusal görüntüyü elinde bulunduran Washington DC, Smithsonian Enstitüsü, 80 milyon örnek ve 4 milyon kamusal görüntüyü elinde bulunduran Londra, Doğal Tarih Müzesi, 54 milyon görüntü, 2 milyon ses kaydı ve 255.000 videoyu elinde bulunduran New York, Cornell Ornitoloji Laboratuvarı, 181 milyon görüntü içeren kitle kaynaklı iNaturalist, veri toplama platformu Encyclopedia of Life ve Paris, New York, Harvard, Rio de Janeiro ve diğer şehirlerdeki herbaryum ve botanik bahçe koleksiyonları da yer alıyor.
Anadol ve stüdyo ekibinin üyeleri bir yandan çekim ve üç boyutlu tarama yaparak kendi verilerini toplarken, diğer yandan da dünya genelinde Amazon, Avustralya ve Endonezya’yı da içeren 16 bölgede yağış, toprak nemi, ışık ve nesne sıcaklığıyla ilgili bilgileri derliyor. Başta Amazon türleri olmak üzere Cornell’deki Macaulay Kütüphanesi’nden alınan ses dosyalarının ses imzalarını çıkarmak üzere etiketlenme işlemine ve kuş seslerine dair özel bir bölüm de veri süreci duvarında sergileniyor.
Anadol’un modelinden elde edilen video çıktıları geniş açılı projeksiyon haritalamada oynatılıyor. Mercan, yağmur ormanı ve daha fazlasının dijital görüntülerinden oluşan ve sığırcık sürüsü gibi kümelenerek havada süzülme izlenimi veren muhteşem video akışları, YZ modelinin veri kümesiyle “rüya görme” ânını etkileyici şekilde temsil ediyor. Anadol bu tekniği 2022-2023’te Unsupervised (Denetimsiz) işi için New York’taki Modern Sanat Müzesi’nin arşivlerinden oluşturduğu veri kümesini keşfederken de kullanmıştı. Hızla hareket eden bu ham görüntü bulutları daha önce MoMA’da olduğu gibi Serpentine’de de YZ modelleme sürecini besleyen verilerin görsel bir metaforu olarak karşımıza çıkıyor ve nihai “veri heykeli” videosunun parçası haline geliyor.
Mimariye uyarlanan YZ
Anadol yapay zekâyı aynı anda hem tuval hem de konteyner şeklinde kullanarak YZ işleriyle mimariyi nasıl bir araya getirebileceği konusunda uzun süredir düşünüyor. Sanatçı MoMA’da Unsupervised’ı sergilerken iki kat yüksekliğindeki Gund Lobby’nin boyutlarına ve karakterine uyacak şekilde tasarlanan, kareden biraz daha uzun devasa bir ekran kullanmıştı. Serpentine North’ta da, her üç ana duvarda tüm duvarı kaplayan bir ekranla galerinin uzun ve kısa ölçekleriyle çalışıyor. Bazıları sergide bir saat veya daha uzun süre kalan ziyaretçilerin galeriden alana bank yerleştirmesini istemesi sanatçıyı memnun ediyor; böylece ziyaretçiler Anadol’un üç estetiği sergilediği geniş açılı üretken video çıktısı üzerine uzun uzun düşünebiliyor. Bu üç estetik stüdyosunun imzası niteliğindeki bol dokulu akışkan dinamikler, yeni hiper gerçek video tarzı ve Rainforest veri kümesiyle olağanüstü ölçekli ve detaylı bitkiler, ağaçlar ve çalılar üreten yeni, rüya gibi, bilimkurgu sineması benzeri estetikten oluşuyor.
Anadol bu üç estetikle oynayarak Serpentine North’taki ana galeriler arasında uzanan geçit alanlarında sürecin bir başka düzeyini ziyaretçilere gösterme şansı buluyor. Bu alanlardan birinde projeksiyon haritalama yöntemiyle tavana video yansıtılırken —Anadol’a göre YZ “tamamen perspektifleri değiştirmekle ilgili”—, ikincisinde insan ölçeğinde ve çiftler halinde birbirine bakan portreler şeklindeki bir dizi ekran YZ modelinin çıktısını paralel iki estetik halinde gösteriyor. Bir ekranda egzotik bir kuş veya Amazon bitkisi hiper gerçek tarzla üretilirken, eşzamanlı olarak karşı ekranda YZ modeli aynı verilerle bu defa Anadol’un klasik dokulu, akışkan dinamik tarzında çalışıyor.
Anadol, “Benim büyük heyecanla çalıştığım bir dönem bu. Yalnızca bir ortam yaratmakla kalmayıp, bu ortamın bileşenlerini de gösterebiliyorsunuz,” diyor.
Verileri demokratikleştirme
Anadol’un açık kaynak niteliğindeki LNM projesi, verilere katkıda bulunan kurumların veya ilgilenen yaratıcılar ya da araştırmacıların modelin örneklerini çalıştırarak kendi çıktılarını oluşturmasını sağlıyor. Anadol serginin çok sayıda öğrenci ve okulun ilgisini çekmesinden, özellikle de bu ölçekte bir proje üretmenin güçlüklerini sormasından heyecan duyduğunu belirterek şunları söylüyor: “Her şeyin kapalı kaynak haline geldiği bir dünyada bu serginin açık kaynaklı olması çok önemli. YZ’nin geleceğinin yalnızca kapalı kaynak olamayacağını çok güçlü bir şekilde vurgulayan önemli bir mesaj.” Bu işin “verileri demokratikleştirdiğini, YZ’nin gizemini açıkladığını ve bizden daha büyük bir şeye katkıda bulunduğunu” düşünüyor. OpenAI’ın Sora modeline çok benzer şekilde, metinden videoya YZ araştırmasının yaratıcılığını teşvik ettiğini söylerken, çok benzer olsa da bunun açık kaynak olduğunu sözlerine ekliyor.
Serpentine’deki ve çevresindeki doğa
Anadol’un on yıldır çalıştığı ve direktör Hans Ulrich Obrist’i ilk akıl hocalarından biri olarak gördüğü Serpentine Galleries’teki ev sahipleri, sanat ve teknoloji arasındaki etkileşimle ilgili yeni düşünceleri ve işbirliğini teşvik etmek üzere Arts Technologies ekibine hazırlattıkları Future Art Ecosystems 4: Art x Public AI (Fae 4) (Geleceğin Sanat Ekosistemleri 4: Sanat x Kamusal YZ) başlıklı dördüncü yıllık raporun merkezine süreci aldı.
Raporda, kültür kuruluşlarının önümüzdeki aylar ve yıllarda kendi veri kümelerini ve YZ kullanarak bunlardan nasıl faydalanacaklarını keşfetmek üzere bir araya gelmesi teşvik ediliyor. Kamu yararı için “kamusal YZ” olarak adlandırdıkları olgunun yaratılmasını sağlayan yazılım ve donanım katmanlarını gösterecek süreç raporun odak noktasını oluşturuyor.
Echoes of the Earth: Living Archive’ın açılışında, Anadol ve Obrist Hyde Park’ın çimen, göl, ağaçlar, kuş ve hayvan yaşamını barındıran 350 akrelik alanının merkezindeki galeriye LNM formunda doğayı taşımanın kendilerinde yarattığı ortak heyecandan bahsediyor. Anadol, “İlk adım için mükemmel bir yer; hem ücretsiz hem de açık,” diyor. Fakat eserin “doğanın yerini almayı amaçlamadığını, doğayı sevmek, saygı göstermek ve hatırlamakla ilgili olduğunu” da sözlerine ekliyor.
Echoes of the Earth: Living Archive, Anadol’un bir kez daha sanatsal ve teknolojik çağa ayak uydurduğunu, bir yandan da halen bir sonraki adımı atmayı hedeflediğini gösteriyor. Anadol yeni estetik yaklaşımlar kullandığı bu eseri üretirken, MoMA’nın zengin müze arşivini kategorize ederek ve yorumlayarak gittikçe artan rastlantısal bir güzellik oluşturmak üzere tasarlanan algoritma yardımıyla üretken YZ’yle resim etkisi yaratmaya çalıştığı Unsupervised’dan yola çıkıyor.
Amazon yağmur ormanlarını ve denizaltı mercan yataklarını hiper gerçekle derin rüya hali arasında değişen bir yerde meditatif ve çoğu zaman büyüleyici şekilde canlandıran Echoes of the Earth’ün sorgulayıcı arzusu ve enerjisi, eserin bazen etrafındaki park alanına ve bu düşünceli ve düşündürücü deneyimin gelecekteki enstalasyonlarına uzanmak istercesine galerideki ekranların kenarlarından taşıyor gibi görünmesine neden oluyor.
Anadol LNM’nin ilk yinelemesi olarak gördüğü Serpentine sergisi için, “tamamen mekâna özgü bir müdahale; binayı arşive ve tuvale dönüştürüyor,” ifadelerini kullanırken, “Bu ne ilk ne de son iş, gelişiyor” diyerek sözlerine son veriyor.