Onca gösterişli ve renkli parçanın içinde sadeliği ve zarafetiyle bir kadın için tasarlanmış takım elbise hissi uyandıran Chloé’nin Angkorkeman elbisesinden gözlerimi alamadım. Adeta bir sanat eseri olan Angkor gece elbisesi, siyah asetat krep ve viskondan yapılmış, sırtı açık, yarasa kollu ve dik yakalı olarak tasarlanmış. Elbisenin ön kısmında ipliklerle keman işlemesi yapılırken, üstünde yapay elmaslar, altın ve gümüş boncuklar kullanılmış. Karl Lagerfeld’in, Paris moda evi Chloé için 1983’te tasarladığı keman elbisenin, sade ve gündelik görünümünün ardında nevi şahsına münhasır bir tarafı olduğu görülüyor. Lagerfeld, bu elbiseyi tasarlarken sürrealist fotoğrafçı Man Ray’in “Le Violond ’Ingres” (Ingres’ın Kemanı) adlı eserinden esinleniyor. 1924 tarihli siyah beyaz fotoğrafta, bir kadının çıplak sırtı keman gibi çizilmiş görünüyor. Man Ray, bu fotoğraf mizanseni için model sevgilisi Kiki de Montparnasse’yi seçiyor. Man Ray de tıpkı Lagerfeld gibi bir başka sanatçıdan aldığı ilhamla, keman çalmayı seven neoklasik ressam Jean Auguste Dominique Ingres’ın“La Baigneuse Valpinçon” (Valpinçon’lu Yıkanan Kadın) (1808) tablosundan esinlenerek fotoğraf kompozisyonunu oluşturuyor. Ray’in en ünlü eserinin orijinal baskısı, sayısız kez çoğaltılmasına rağmen, Mayıs 2022’de Christie’s Müzayede Evi’nde 12,4 milyon dolara satılıyor. Karl Lagerfeldde, Angkor elbisede, kullanıcıyı bir enstrümana dönüştürmek için kumaşı tuval olarak kullanıyor. Lagerfeld’in sanatla olan yakın bağı, daha romantik ve modernist bir dili olanChloé için yaptığı tasarımlarda çok daha belirgin hale geliyor.
Bir dönem Chloé’nin kreatif direktörlüğünü yapan Karl Lagerfeld onuruna, Metropolitan Sanat Müzesi, Kostüm Enstitüsü’de son dönemde tasarımcının tasarladığı eserlerin yer aldığı retrospektif bir sergi düzenlendi. Geçtiğimiz mayıs ayında Met Gala’yla açılışı yapılan sergide, Angkor elbise de zarafetiyle yer aldı.
Aynı zamanda sanat koleksiyoncusu, fotoğrafçı, yayıncı, edebiyat âşığı ve illüstratör olan çok yönlü tasarımcı, Chloé için 1964’ten 1984’e ve 1992'den 1997'ye kadar iki dönem çalıştı. Tasarladığı modeller hem Chloé’nin kimliğini hem de Lagerfeld’in zamanın ruhuna olan şaşmaz hissini şekillendirdi. Geçici, akıcı ve tüy gibi hafif bir neslin özgürlüğünün ve hayal gücünün ifadesini biçimlendirdi. Öğrenci protestoları, cinsel özgürlük ve feminizmle tanımlanan 1960’ların sonu ve 1970’lerde, Karl Lagerfeld’in koleksiyonları zamanın değişen farkındalığını yansıtıyordu. Bazen rüya gibi ve kaçışçı, bazen gösterişli tasarımları, bir neslin ruh haline dair büyük bir empatiyi ifade ediyor. Crêpede Chine ipek kumaştan şekillendirdiği formlarıyla bilinçli olarak kontrast oluşturduğu gösterişli desenler çoğu zaman sanattan ilham alıyordu. Ancak Lagerfeld, kendisini hiçbir zaman bir sanatçı olarak görmedi. Onun için moda uygulamalı sanattı, yalnızca ilham ve bilgi almak için sanata yöneldi.
İlk olarak 1983 yılında tasarlanan Angkor gece elbisesinin 2013 edisyonu, Golden Opulence sergisi için Beymen’e özel olarak ödünç verildi.Karl’ın CHANEL’i devraldığı dönemlerde gösterdiği cesaret ve inatçılığı, daima gelecek odaklı bir vizyoner oluşu beni hep çok etkiledi. Tasarımlarından çok mesleğini icra etme konusundaki kararlılığı ve kişiliği benim için bir elbiseyi daha anlamlı bir hale getiriyor. Bir tasarımın yaratım hikâyesi ve konsepti o tasarımı bir kumaş parçasından çok daha yüksek bir mertebeye çıkarıyor. İşlevsellik, estetik ve güzellikle buluşan fikirler zamansız birer sanat eserine dönüşüyor.
Hazırlayan: Pelin Kestanecioğlu