Hazırlayan: Pelin Kestanecioğlu
Firavunlardan, imparatorluklara, kraliyetlerden Rönesans’a ve günümüz plütokratlarına uzanan tarih boyuncalüks kavramı ilham verici geçmişiyle varlığını dönüştürerek sürdürüyor.Tarihte de lükse sahip olma arzusu, tamamen lüksün/lüks markanın size ne hissettirdiğiyle ilgiliydi: Bir kıyafete, saate veya gümüş bir aksesuvara sahip olduğunuzda, kendinizi bir yaşam tarzına ve belki de bir kültüre ait hissetmeyi umuyorsunuz. Türkiye’de lüks yaşam tarzı markasından bahsedildiğinde, akla ilk gelen isim hiç şüphesiz Beymen’dir. 1969 yılında kurulan, 1971’de ilk mağazasını Şişli’de açan,ardından bunu Akmerkez ve Nişantaşı mağazaları takip eden Beymen, bugün hâlâ yoluna istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Nişantaşı’nda yepyeni bir dönemin öncüsü olan mağaza, bünyesindeki Beymen Brasserie’nin de popülerliğiyle kısa zamanda şehrin müdavimlerinin buluşma noktasına dönüşüyor. Türkiye’ye lüks moda perakendeciliğini getiren ilk isim olan firma, 1990’ların başında dünyaca ünlü birçok moda markasını aynı çatı altında buluşturmaya başlıyor. Bugün Beymen’in ev sahipliğini Haziran 2019’da bayrağı devralan Katarlı Mayhoola for Investments LLC yapıyor. Beymen Club, Network ve Divarese’in, Mayhoola’ya dahil olmasından bu yana, Beymen Group’un Türkiye’de ve global pazarda büyüme yolculuğu güçlenerek devam ediyor. Mayhoola’nın, dünyanın önde gelen Valentino ve Balmain gibi markalara yaptığı yatırımların devamı niteliğindeki bu adım, Türkiye’deki lüks perakende ve moda sektörüne bugüne kadar yapılan en büyük yabancı yatırım olma özelliği taşıyor.
Modanın ilham veren, dönüştürücü ve birleştirici gücüne inanan Beymen, “Beymen Promise Manifestosu”yla sürdürülebilirliği de çalışmalarının merkezine alıyor. 2023 yılında lüks ikinci el çanta satış̧ platformu Beymen Reborn’u hayata geçiren marka, gelecek kuşaklara daha güzel bir dünya bırakma sorumluluğuyla döngüsel ve sürdürülebilir moda hareketine katkı sağlıyor.
Lüksün Tarifi ve Tarihi
Lüks, modern ekonomilerin yükselişini destekleyerek sanat ve zanaatın gelişiminin her zaman bir parçası oldu. Lüks, öznel ve göreceli olarak kimine göre şatafatı ve ihtişamı, bir başkası için zarafet ve refahı sembolize edebilir.“Tarih lüksün asla sadece lüks olmadığını gösterdi. Moda, mücevher ve iç tasarımdan gastronomiye, kitaplara ve süs eşyalarına kadar lüks ürünler her zaman sanat ve zanaatın kültürel gelişiminin temel bir parçası olmuştur. ”Mayhoola yatırım şirketi yönetim kurulu başkanı Rachid Mohamed Rachid de işte lüksü böyle tarif ediyor.
Tarihteki en eski lüks markalara baktığımızda; şifalı bitki ve baharatlardan iyileştirici ilaçlar üreten bir marka ile kökleri 1521’lere kadar dayanan bir şarap üreticisi markasını görüyoruz. Bunları İtalya’da Murano cam yapımı ve gümüş ustalarının yarattığı ürünler takip ediyor. İtalya’da Rönesans’ın yaratıcılarından Medici ailesi de sanat ve tekstile verdikleri destekle lüksün gelişiminde önemli rol oynuyorlar. Fransız Sèvre porseleni, Lyon ipeği, Alençon dantellerse bugün hâlâ namını koruyan, lüks statüsünde markalaşmış değerler. Türkiye topraklarıysa zengin bir mirasın vârisi. Anadolu’nun Pers, Antik Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi farklı medeniyetleri ve kültürleri bünyesinde barındırması, bölgenin dokusu ve ruhu, bu mirasın var oluşunu sağlayan en önemli etmenlerden. Bu medeniyetlerin zengin ve karmaşık mirası lüks, zanaat, kültür ve din kavramlarının tarihsel evrimini izlememize olanak tanırken bu değerlerin günümüze kadar uzandığını ve hâlâ yaşayan birer varlık olduğunu gözler önüne seriyor.Serginin mekânı İstanbul’un tarihi, bambaşka binlerce tarihten oluşuyor; Bizans ve Osmanlı mirasıyla geçmişin ve bugünün buluştuğu bu megapol, işte bu yansımalardan ve etkenlerden besleniyor. Bu sebepten Beymen, özünü oluşturan ve kimliğini var eden bu topraklarda çağdaş bir estetik anlayışıyla harmanlanan bir 50. yıl kutlaması hayal ediyor.
50. Yıl Hazırlıkları
Beymen lüksün bu topraklardaki 500 yıllık tarihine ışık tutan ve bu unutulmaz yolculuğu günümüze taşıyan muazzam bir proje sunuyor.Bu bağlamda çok özel bir sergi, kitap ve belgesel hayaliyle iki yıl önce başlayan hummalı çalışma nihayete eriyor. Bu şaşaalı projenin hazırlığı için ivedilikle bir uzman ekip kuruluyor. Sergiye katılacak tasarımcılara yaratıcı ilham kaynakları olacak belirli referansları ve üslup kodlarını verebilmek, tasarım dili belirleyebilmek adına aralarında akademisyenler, sanat ve kültür tarihçileri, müze yöneticilerinin bulunduğu yüzden fazla danışmanla çalışılıyor. Beymen, görkemli ve sıra dışı bir sergiyle lüksü görsel bir şölene dönüştürürken bu toprakların zengin kültürel mirasını taşıyan ve koruyan bir belgeselle de izleyiciye kendinden kalıcı bir iz bırakıyor. Ödüllü İngiliz yönetmen KhadifaWong’un yönetmenliğini yaptığı belgesel, lüksün kültürel öneminin zengin dokusunu inceliyor. Belgesel, kültürel bir hareket olarak çok kültürlülüğü, nadirliği, nesneleri ve lüksü keşfederek lüks mirasına ışık tutuyor. Belgeselin uluslararası platformlarda ve prestijli festivallerde gösterilmesi planlanıyor. Ayrıca, Assouline’le ortak gerçekleştirilen, sergiyle aynı ismi taşıyan sıra dışı bir kitap olan Golden Opulence raflarda yerini alıyor.
Golden Opulence Sergisine Adım Adım
Küratörlüğünü Laurance Benaïm’in üstlendiği sergi, 6 Kasım tarihinde İstanbul Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde açıldı. Sergide Beymen’in 50 yıllık yolculuğu şerefine, küresel ölçekte lüks modaya yön veren 50’den fazla marka ve tasarımcı tarafından Beymen’e özel tasarlanan çağdaş parçalar yer alıyor. Golden Opulence, Paris’ten Londra’ya, Milano’dan New York’a, Doha’dan Kahire’ye koleksiyonerlerden moda tasarımcıları ve üreticilerine kadar uzanan zengin bir portföye sahip. Sergide bulunduğunuz her an, sanki kozmopolit bir soydan gelen bir yerli ya da Babıâli’yi ziyaret eden bir seyyah ressam tarafından ağırlanıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Sergi alanı tasarımı, “Precious Dreams”, “Bosphorus Gardens” ve “Mineral Roundness” adı verilen üç ana tema üzerine kurgulanıyor. Serginin bölümlerinden birinde sanatçı Miyouki Nakajima’nın tasarım çiçek eşleştirmelerine yer verilirken, bir başka alanda serginin koleksiyon parçaları için Bureau Betak tarafından özel olarak tasarlanan vitrinleri görüyorsunuz. Baştan sona Golden Opulence koleksiyonu için tasarlanan ve ışıklandırılan mekân, geçmiş ve geleceğin aynı bağlamda lüksün Doğu ile Batı arasındaki kesişim noktalarını ispat ediyor adeta.
Tarihî bir askerî yapıdan sanat ve kültür merkezine dönüştürülen bu eşsiz mekân, Bureau Betak ajansının dokunuşlarıyla fütürist bir saraya evriliyor. Bu sürükleyici deneyim, aralarında Balmain, Brunello Cucinelli, Chloé, Dior, Givenchy, Etro, Palm Angels, Stella McCartney, Sergio Rossi, Valentino’nun da bulunduğu 50'den fazla markanın çalışmalarını ve hikâyelerini bir araya getiriyor. Sergide altın ipliklerin işlenmesiyle gerçekleştirilen hayaller, coşku, eklektizm ve bollukla biçimlendirilmiş somut formlara dönüştürülüyor. Böylesine saf ve radikal çizgilerin hâkim olduğu eserlerin karşısında; hilaller, kubbeler, cupola’lar, zırhlar ve yaprak nakışlı kaftanların olması, geçmiş ve bugünün zıtlığının içinde bir denge olduğunu bir kez daha vurguluyor.
Rachid Mohamed Rachid, bu soylu hafızanın ihtişamlı kutlama hakkındaki duygularını, “Beymen, kültürlerin kaynaşmasını, Türk sanatının etkisinin ve kültürel mirasının tanınmasını ve lüksün evrimini kutluyor. Golden Opulence, maharetlerin aktarımına, zanaatkârlığa ve güzelliğe olan aşka saygı duruşunda bulunuyor,” sözleriyle paylaşıyor. Beymen, bu projeyle kültürlerin kaynaşmasını, Türk sanatının görücüye çıkışını, kültürel mirasın tanınmasını ve lüksün evrimini kutluyor. Golden Opulence sergisi, Türkiye’nin çeşitliliğinin özünü oluşturan, çok kültürlü zenginliğini vurgulayan renkli ve canlı bir şölen gibi. Hazırlanan her bir kreasyon bu topraklardaki lüks felsefesinden ilham alıyor ve kolektif bir zenginlik anlatısına katkıda bulunuyor. 4 Kasım 2023 tarihinde İstanbul Çırağan Sarayı’nda bir gala gecesiyle taçlandırılan kutlamalar, moda dünyasından 500’e yakın değerli ismi bir araya getiriyor. Golden Opulence, 21. yüzyılda kendi yolunda büyük bir hayali kutlarken; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümünde Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyor.
Golden Opulence – 500 Years of Luxuriant Style’ın Sayfalarına Göz Atarken
Beymen ve Assouline’nin ortak geliştirdikleri kitap, markanın İstanbul’daki Tophane-i Amire’de düzenlenen Golden Opulence sergisiyle bir bütün olarak hayal ediliyor.Tasarımcı Yves Saint Laurent, iç mimar Jean-Michel Frank, sanatçı Marie-Laure de Noailles başta olmak üzere pek çok biyografinin yazarı gazeteci Laurence Benaïm’in imzasını taşıyor kitap.
Golden Opulence, 500 yıllık lüks stiliyle Osmanlı sanatının güzelliğini hatırlatarak moda ve lüks tutkunları için nihai bir referans haline geleceğe benziyor. Yaşam sanatına gerçek bir övgü olan kitapta, Balmain’den Valentino’ya, Erdem’den Victoria Beckham’a kadar pek çok tasarımcının yalnızca Beymen için tasarladıkları moda parçalarının Laziz Hamani tarafından çekilmiş özel fotoğrafları yer alıyor.
Benaïm, yaratıcı ve güçlü kalemiyle, Galata Kulesi’nden Süleymaniye Cami’nin avizelerine, Rum mahallesi Fener’in ara sokaklarından Pera’nın art nouveau tarzı binalarına kadar İstanbul’u devasa bir açık hava antika dolabına benzetiyor. Mısır Çarşısı’ndaki tezgâhların ağırlama sanatını, en soyut lüks olarak nitelendiriyor.
Bu kitap sadece geçmişten bugüne moda, sanat ve Anadolu’nun zengin kültür mirasının estetiğine kendimizi kaptırmamızı sağlamıyor aynı zamanda lüksün 500yıllık gösterişli tarzını kutlarken, bu kendine has yaşam tarzının tadını çıkarmamıza olanak tanıyor.
*Golden Opulence, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde 6-30 Kasım tarihleri arasında görülebilir.