The Art Newspaper olarak, Şubat 2024’te yeni bir 21. yüzyıl dijital sanat mekânı türü tanımlamış ve kapsayıcı kurum adını verdiğimiz bu türün “hem dünyanın görsel kültürü tüketme biçiminde bir dönüm noktasına işaret ettiğini hem de mevcut halleriyle müzeler ve galeriler için bir meydan okuma anlamına geldiğini” söylemiştik. Geçen bir yıl içinde dengeler daha da değişti.
LED ekranlar, projeksiyon ve uzamsal seste kaydedilen gelişmelerin mümkün kıldığı, büyük yatırımcıların ve Refik Anadol gibi dijital sanatçıların yükselen kamusal profilinin de desteklediği kapsayıcı kurumların dünya genelindeki sayısı 2019’da ilk ortaya çıkışlarından bir yıl önceki ilk incelememize kadar 100’ü aşmıştı. Bu sayı 2024 sonunda 350’nin üzerine çıktı ve son üç yılda VR başlığı alanında kaydedilen gelişmeler sayesinde selefinden daha da hızlı yayılan ikinci kapsayıcı kurum türü de bu artışa katkıda bulundu. İlk dalga dijital sanat galerilerinin sayısının 100’ü bulması üç yıl sürerken, ikinci dalga galerilerin sayısı bir yıldan biraz daha uzun bir süre içinde 50’ye ulaştı.
HTC’nin Vive Arts icra direktörü Celina Yeh, VR’ın yön verdiği bu dalganın ardındaki teknolojik gelişmeleri şöyle açıklıyor: “Başlıklar daha hafif, daha rahat ve daha kablosuz hale geldikçe serbest dolaşımlı keşif olanakları da genişledi. Ayrıca başlıkların mekân içindeki konumlarını ve ziyaretçilerin beden hareketlerini algılamak için gereken teknoloji yeni etkileşim olanaklarına alan açtı.”
Kapsayıcı keşif gezilerinin yükselişi
İşletmeciler artık ziyaretçilere genellikle metruk perakende veya ticari mülklerde bulunan mekânlarda kablosuz VR başlıklarıyla nispeten özgürce dolaşabilecekleri uzun süreli deneyimler sunabiliyor.
Bu mecranın öncü başarı öykülerinden biri de Horizon of Khufu (Khufu’nun Ufku). Büyük piramitlerden birine rehberli bir tur olarak başlayan bu keşif gezisi hızla Mısır mitolojisine hayalî bir gezintiye dönüşerek ölüler diyarına muazzam bir yolculukla sona eriyor.
Khufu, bu yeni mecranın ne kadar hızlı büyüyebileceğini gösteriyor. Excurio tarafından üretilen dört “kapsayıcı keşif gezisi”nden biri olan Khufu, ilk kez Ekim 2022’de Paris’te açıldı. Excurio’nun yönetici müdürü Fabien Barati, The Art Newspaper’a konuştu: “Formatımızın lansmanı şu âna kadar büyük bir başarı kaydetti: İki milyondan fazla ziyaretçi çektik ve ağımız giderek büyüyor, bugün itibarıyla 20 mekâna ulaştık.” Calgary ve Montreal’den Sydney, Atlanta ve New York’a, Shenzhen, Şanghay, Paris, Lyon, İstanbul, Yokohama ve daha birçok kente uzanan bu sergiler gerçekten de tüm dünyaya yayılmış durumda.
Mekân işletmecileri, içerik dağıtımcıları ve bilet partnerlerinden oluşan yeni işbirliği ağı da gelişmekte olan bu içerik piyasasının büyümesini destekliyor. Khufu’nun mekânları, Fransız eğlence mekânı işletmecisi Hadrena’nın yan kuruluşu olan Eclipso tarafından işletiliyor. Eclipso’nun mekânları doğrudan işletmediği durumlardaysa dağıtım işini aralarında HTC’nin de bulunduğu partnerler üstleniyor. “Dağıtım, yaptığımız işin önemli bir parçası,” diyen Yeh, HTC’nin “ekosistemin gelişmesine yardımcı olmak için kendi kurumsal ve mekânsal ağlarını kullanarak serbest dolaşımlı sanal gerçeklik deneyimlerini dünya genelindeki kitlelere dağıttığını ve lisansladığını” belirtiyor.
Önde gelen bir teknoloji şirketi ile bir mecranın büyümesi arasındaki bu çok yakın ilişki aslında yapay zekâ (YZ) sanatının gelişimini anımsatıyor. Çünkü bu alanda da, sanatçılar ile Google gibi YZ geliştiricileri arasındaki derin partnerlikler yaratıcılıktaki ilerlemelere katkıda bulunuyor.
Excurio’nun yanı sıra Barselona merkezli yapımcı Univrse de öne çıkıyor. Sergilerinin iki milyondan fazla kez görüldüğünü belirten Univrse şu anda Münih ve Barselona’da gösterilen ve “Avrupa’nın en büyük çok kullanıcılı VR deneyimi” olan Pompeii, The Last Gladiator (Pompei, Son Gladyatör) adlı sergiyi düzenliyor. Bir diğer Pompeii sergisi Madrid’de, Tutankhamun sergisi Avrupa ve Latin Amerika’daki dört farklı şehirde, Titanic sergisiyse Milano ve ABD’de düzenleniyor.
Excurio ve Univrse dışında, “Türkiye’nin ilk özel sanal gerçeklik müzesi”ni işleten İstanbul merkezli VR Future veya Çinli Metavision gibi şirketler de bu alanın yeni bir küresel piyasa haline geldiğini gösteriyor. Bu tür sergilerin hızla dağıtılması pazarlanmalarını da kolaylaştırıyor. Tripadvisor yorumları veya Instagram videoları herhangi bir mekândan paylaşılabiliyor ve dijital ortamdaki kitleden alınan tepkilerin etkisiyle sergiler ana akım medyanın onayına ihtiyaç duymadan başarı kazanabiliyor. Ses getirmek ve mekânları doldurmak amacıyla tek pakette satış, dijital ve influencer pazarlama çözümleri sunan Fever gibi platformlarla yapılan bilet ve pazarlama partnerlikleri bu etkiyi daha da güçlendiriyor.
Bu sergilerde miras anlatı temalarının seçilmesiyle, dijital sanat galerilerinin ilk dönemlerinde Van Gogh ve diğerlerinin eserlerine dayalı sergilerin tercih edilmesi arasındaki paralellikler çok açık. Dolayısıyla müzeler, galeriler ve miras kuruluşlarında 10 yıldır devam eden ve büyük ölçüde ticari olmayan ama son derece yaratıcı olan keşifleri VR’ın potansiyeliyle buluşturacak yeni bir alandan bahsediyor olabiliriz.
“İki milyondan fazla ziyaretçi çektik ve ağımız giderek büyüyor, bugün itibarıyla 20 mekâna ulaştık.”
Fabien Barati, Excurio yönetici müdürü
Birleşik Krallık’taki müzeler, galeriler ve miras kuruluşlarında VR kullanımı, Creative XR ve yakında açılacak olan CoStar National Lab gibi kamu destekli girişimler tarafından teşvik ediliyor ve destekleniyor. 2017’de başlayan Creative XR programı, üç dönemde 60’tan fazla kapsayıcı içerik prototipini finanse etti ve bunlardan 12 tanesi 850 bin sterlinin üzerinde tam üretim finansmanı aldı. Program, East City Films’ten Darren Emerson gibi VR sanatçılarının kariyerlerini geliştirmesine de yardımcı oldu. Emerson’ın Coventry’deki rave müzik ortamını anlatan In Pursuit of Repetitive Beats (Tekrarlayan Ritimlerin Peşinde) adlı çalışması, Birmingham Müzesi ve Sanat Galerisi’nde biletlerin tamamen tükendiği bir sergi de dahil olmak üzere büyük başarı elde etti.
Royal Holloway Üniversitesi ve Ulusal Film ve Televizyon Okulu tarafından geliştirilen StoryFutures programındaysa National Gallery ve Royal Opera House gibi kurumlarla VR projeleri üretildi ve 2023 yılında 15 kültürel VR deneyimi ülke genelindeki kütüphanelere ve sanat mekânlarına gönderildi. StoryFutures şimdi, Birleşik Krallık ekran sektörlerinin geleceği için Sanat ve Beşeri Bilimler Araştırma Konseyi tarafından finanse edilen 100 milyon sterlin değerindeki yatırım olan CoStar National Lab’e dönüştü. Projenin direktörü James Bennett, The Art Newspaper’a şunları söyledi: “CoStar National Lab, içerik üreticileri ve dağıtımcılarını gelişen teknolojilerde bir sonraki adımın ötesine bakmaları için desteklemek amacıyla kuruldu. National Lab resmî olarak Ocak 2026’da açılacak olsa da AR-GE çalışmalarımız çok daha önce başlayacak.”
Avrupa genelinde içerik üreticilerinin serbest dolaşımlı VR ve bu teknolojinin ölçeklenebilir iş modeli potansiyeli konusundaki heyecanı açık şekilde hissedilebiliyor. Mauritshuis’un büyük ilgi gören Loot–Ten Stories (Yağma–On Öykü) sergisinin VR içeriğini üreten Hollanda merkezli kapsayıcı kurum Moyosa Media’nın operasyon direktörü Joël Kremer bunu The Art Newspaper’a açıklarken, “Teknoloji doğru şekilde ve üst düzeyde uygulandığında kültür sektörüne büyük katkı sağlayabilir,” diyor. Loot–Ten Stories, kültürel mirasa dayanan VR içeriğinin ne kadar zengin ve karmaşık olabileceğini gösteren örneklerden biri. Kremer şöyle açıklıyor: “VR başlıkları bu deneyimi yaşayan kullanıcının etrafındaki dünyayı değiştiriyor ama sanat eserleri aslında tam olarak aynı yerde kalıyor. HTC baz istasyonlarını (lighthouse; VR başlığının takibi edebileceği özel modüller) kullanarak VR deneyimlerini gerçek dünyaya sabitledik. Böylece kullanıcıların bu mekânlara taşınma hissini pekiştirmek istedik. 3B modeli çıkarmak için gerçek mekânın fotogrametri taramalarını kullandık. Bu modelleri hem gerçekçi hem de etkileyici görünecek şekilde geliştirdik. Deneyimi daha da kapsayıcı kılmak için gerçek yaşam görüntülerini 3B dünyaya entegre ettik. Son olarak da, 3B uzamsal ses kullanarak kullanıcıların çevrelerinde uçuşan yarasaların sesini, bir top atışını ve bir Rembrandt yapıtının yaklaşan yıkımı üzerine yapılan sohbeti dinlemesini sağlamak istedik.”
Canlı performansa entegre edilen artırılmış gerçeklik
Geçtiğimiz yıl Avrupa’nın en çok ödül alan kapsayıcı projesi Oslo merkezli Glitch Studios tarafından üretildi. Proje Nordland Teater, Teater Vestland ve Teatret Vårt tiyatro şirketleriyle işbirliği içinde gerçekleştirildi. Glitch Studios’un kurucu ortağı Sami Hamid projeyi “Avrupa’nın artırılmış gerçekliği (AR) entegre eden ilk canlı tiyatro performansı” olarak tanımlıyor ve “sanal karakterler ile sahnedeki canlı oyuncuları harmanlayarak seyirciler için kapsayıcı bir tiyatro deneyimi yarattıklarını” belirtiyor. Serbest dolaşımlı VR’ı muazzam bir potansiyeli olan yeni bir mecra olarak gören Hamid, “serbest dolaşımlı VR’ın seyirciyi kapsayıcı bir anlatının içine yerleştirerek eylemlilik imkânı sunduğunu ve bu anlatıya katılımı teşvik ettiğini” de sözlerine ekliyor.
Eylemlilik ve katılım–ya da Barati’nin tabiriyle “benzersiz bir özgürlük ve mevcudiyet hissi”– bu yeni piyasanın itici güçleri. Başlığı kablosuz hale getirerek insanlara hareket serbestliği tanınması, zengin anlatı olanağı ile küresel ticari talep arasında bir çeşit bağlantı noktası oluşturuyor ve Bennett’in tanımladığı haliyle “ziyaretçilere giderek daha kişisel ve gerçek zamanlı tepkisel deneyimler” sunarak bu deneyimlerin sürekli gelişimi için zemin hazırlıyor.
Bu gelişmeler aynı zamanda büyük koleksiyonlar ve küresel kültürel miras alanlarında VR üzerine yapılan on yıllık deneyleri, yeni içerik üreticileri dalgasıyla birleştiren bir köprü de oluşturuyor. The Art Newspaper’ın kapsayıcı kurumları analiz etmesinden bu yana geçen bir yıllık süre içinde Frameless ile Birleşik Krallık’ın önde gelen müzelerinden National Portrait Gallery arasındaki ilk turne partnerliği duyuruldu. Sonuç olarak, serbest dolaşımlı VR mekânlarının, dijital sanatı büyük ekranlarda sergileyen mekânlara kıyasla daha da hızlı büyümesi müzeler ve galeriler için dünya çapında yeni işbirliği fırsatlarının kapısını aralıyor.