İklim değişikliği ve kitlesel işsizlikten, gözetlenme hissi ve demokrasinin çöküşüne kadar çağımızın en büyük bazı sorunları ve bunların hepimizi nasıl etkilediği, ABD’li sanatçı Josh Kline’ın provokatif işlerinde somutlaşıyor. Sanatçı geçtiğimiz yıl New York’taki Whitney Museum of American Art’ta Project for a New American Century (Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi) adlı kapsamlı sergisini açmıştı; şimdiyse Climate Change (İklim Değişikliği) adlı solo sergisi Los Angeles’taki Museum of Contemporary Art’ta ziyarete açıldı (5 Ocak 2025’e kadar).
Mayıs ayında katıldığı yeni galerisi Lisson’la düzenlediği ilk sergi olma özelliğini taşıyan New York’taki son sergisinin adıysa Social Media’ydı (Sosyal Medya; 5 Eylül-19 Ekim). Genelde distopik ve katastrofik konuları ele alan sanatçı için sosyal medya tuhaf bir hedef gibi görünebilir. Ama Kline çevrimiçi platformları insanlığın çöküşünün bir parçası olarak gördüğünü söylüyor. The Art Newspaper’a konuşan sanatçı, “Sosyal medya kişisel yaşamla iş yaşamı arasındaki sınırları silerek mahremiyeti ortadan kaldırdı. Bizi yalnızlaştırıyor, yetersizlik hissini yayıyor ve depresyon salgını başlatıyor,” diyor.
Kline sergisinde sosyal medyanın sanat dünyasını nasıl değiştirdiğine ve bu bağlamda özellikle sanatçının rolüne odaklanıyor. Birbirinden ayrılmış vücut parçalarının ve cep telefonu ve bilgisayar klavyesi gibi teknolojik parçaların 3B baskı heykellerinden oluşan işlerini sergiliyor. Eserlerin beyaz duvarlar içine yerleştirildiği sergi bu haliyle bir sanat fuarı standını andırıyor. Kline şöyle konuşuyor: “Sergi açıkça sanatçıların metalaşmasıyla ilgiliydi. Adı Social Media ama aslında daha ziyade sanat dünyasının sanat sektörüne dönüştüğünü söylemeye çalışıyor. Sosyal medya, sanatçıların ve diğer herkesin sürekli olarak kendilerinin reklamını ve hatta satışını yaptığı bir ortam yaratıyor. Yani bir tür kendi kendini pazarlama aracı.”
Kline çevrimiçi platformların, bugün yapılan sanatın kalitesini bile etkilediğini düşünüyor. “Son derece sinik, spekülatif ve piyasa odaklı bir resim furyasına katkıda bulunduğu gibi, fotoğrafik imgeyi de ucuzlaştırdı,” diyor. “Sosyal medya sanatın basitleşmesini hızlandırdı, sanatı bağlam ve anlamdan tamamen kopararak sadece görseller aracılığıyla tüketimi öne çıkardı. Ayrıca sanatçıların imajını ve kişiliğini, yaptıkları sanatın önüne koyarak ün kazanmalarını sağladı ve onları âdeta sirk göstericilerine dönüştürdü.”
Sergideki son heykel bir selfie’ydi ama bildiğiniz türden bir selfie değil bu. Kline, “Mid-Career Artist” (Kariyerinin Ortasındaki Sanatçı, 2024) işi için cenin pozisyonunda kendi 3B baskısını çıkardı ve bunu da şeffaf plastik torbaya sarıp yere yerleştirdi. Kline bu işi açıklarken, “Kendimi de işe dahil etmenin önemli olduğunu düşündüm. Ama bu benim ilk ve tek otoportre çalışmam olacak,” diyor.
Kline sosyal medyayı ne kadar küçümsese de, çok nadiren paylaşım yaptığı bir Instagram hesabı var. “Uygulamayı ne zaman açsam yalnızca bir dakika içinde kendimi berbat hissedip kapatıyorum,” diyor. Öyleyse neden hesabını kapatmıyor? Sanatçı bunu şöyle açıklıyor: “Sanat sektöründe çalışan pek çok insan işlerinize ilk olarak Instagram’da bakıyor. Fırsatlar Instagram’la geliyor; bu yüzden şu anda bir kariyeriniz olsun istiyorsanız bundan kaçmanız çok zor. Kullanmak zorundaymışım gibi hissediyorum.”