Temsil ettiğiniz sanatçıların öne çıkan ortak özelliği nedir?
Tüm sanatçılarım gönüllü ya da değil ama sürgündeler. Bu coğrafi uzaklık onları kendi gerçekliklerinin titiz gözlemcileri haline getirdi; bir ayakları içeride, diğeri dışarıda. Çalışmaları, köken ve uzaklar arasında bir köprü olan bu ara alanda kendilerinden geriye kalanları yorumlama girişiminden başka bir şey değil. Bu garip yerden manzarayı, kültürü ve kimliği nasıl yeniden çizdiklerini görmekle ilgileniyoruz.
Fuarda hangi sanatçıların eserlerini izleyeceğiz?
İstanbul doğumlu Volkan Diyaroğlu, “çağdaş sanat” dediğimiz o tuhaf yerin vatandaşı olmak için çok genç yaşta memleketini terk etmiş bir ressam. Paris, İspanya, Polonya’da yaşadı ve şu anda Berlin’de bir atölyesi var. Son beş yıldır eserleri doğduğu ülke olan Türkiye’ye dönmedi, tüm dünyayı dolaştı. Şimdi, kendisinin de yaşadığı diğer yerlerden beslenen eserleri İstanbul’a geri dönüyor.
Sergileyeceğiniz eserlere dair biraz ipucu verebilir misiniz?
Bulacağınız şey, geçmiş ile bugün arasında, geriye kalan kültür ile etkilenenler arasında bir sohbet. Bu 20. yüzyıl ile 21. yüzyıl arasında, sanatın bir köprü haline geldiği, uzak olsa da biri olmadan diğerinin var olamayacağı dünyalar arasında uzanan bir diyalog. Ve bu köprüde ziyaretçi, kendi yerini deşifre etmeye çalışan başka bir yolcu olacak.
Ziyaretçileri nasıl bir görsel dil bekliyor?
Önerdiğimiz şey kuşaklararası bir diyalog. Bu sessiz bir sohbet değil, daha ziyade eserler arasında bir yüzleşme. Bu, köken ve uzaklar arasında bir ayna oyunu. Görsel dil bu gerilimden, köklerinden uzaklaşan sanatçıların hikâyelerini anlatmak için yeni yollar bulmalarından ancak her zaman geride bıraktıklarına tutunmalarından doğuyor.
Fuara dair heyecan ve merakınızı nasıl ifade edersiniz?
“Tek kelime” her zaman bir tuzaktır. Belki de “kültürlerarasılık” diyebilirim. Çünkü hem Türkiye hem de İspanya her zaman kıtalar arasında, dünyayı görme ve anlama biçimleri arasında bir köprü olmuştur. Ama bir kelime yetersiz kalır, tıpkı bir bakışın bütün bir manzarayı kapsamaya yetmemesi gibi.