2012’den bu yana faaliyet gösteren, İngiltere merkezli HOFA Gallery (House of Fine Art) bu yıl Contemporary Istanbul’a (CI) özel bir sergiyle katılıyor. Emerging Mediums, sanatsal dışavurumun değişen doğasına 16 uluslararası sanatçının eserleri aracılığıyla bir bakış sunuyor ve ilk kez İstanbul’da izleyicilerle buluşuyor.
HOFA’ya kısa bir bakış
Yerleşik ve yükselen uluslararası sanatçılar tarafından üretilen çağdaş ve yeni medya sanatı konusunda uzmanlaşan HOFA Gallery, 2012’den bu yana olağanüstü yetenek ve kültürel öneme odaklanarak çok çeşitli sanatsal disiplinleri bir arada izleyiciyle buluşturuyor. HOFA, dünya genelinden, özellikle Çin, Kore, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Fransa, Arjantin ve Avustralya gibi ülkelerden çağdaş ressamları, heykeltıraşları, fotoğrafçıları ve disiplinlerarası yeni medya sanatçılarını temsil ediyor. Kuruluşundan bu yana HOFA, kamu kurumlarına, müzelere, sanat galerilerine ve özel koleksiyonerlerin sanat eserlerine erişimini sağlıyor.
Galerinin kurucu ortağı Elio D'Anna HOFA’yı şu şekilde tarif ediyor: “HOFA, çağdaş sanatta çeşitliliği sergileme konusundaki küresel yaklaşımı ve kararlığıyla tanınıyor. Bunu, geniş bir kültürel ve coğrafi geçmişe sahip sanatçıları aktif olarak keşfederek ve işbirliği yaparak gerçekleştiriyoruz. Hem kariyerinin ortasında olan hem de yükselen yeteneklere odaklanıyor, farklı sosyal, politik ve kişisel bakış açılarını yansıtan çeşitli ortamlarda çalışan sanatçıları bir araya getiriyoruz. Sergiler ve uluslararası sanat fuarları aracılığıyla, HOFA, bu farklı seslerin uluslararası bir izleyiciyle paylaşılabileceği bir platform sunarak kültürlerarası diyalogu teşvik ediyor.”
HOFA’yı küresel sanat sahnesinde öne çıkaran ve söz sahibi aktörler arasına sokan ise sadece bu değil. Beraberinde 2018’den bu yana sürdürdüğü ileri görüşlü sanatta dijital erişilebilirlik, üretim ve temsiliyet atılımları, bilhassa küresel pandemiye en hızlı yanıt veren galerilerden biri olmasıyla birlikte HOFA’yı bir adım ileri taşıdı ve bu alandaki gelişmeler söz konusu olduğunda gözlerin ilk ona dönmesini sağladı.
HOFA 2018 yılında, çağdaş sanat programının ötesine geçerek, yaratıcı yapay zeka alanındaki sanatçı portföyünü geliştirmeye başladı. İnsan ve makine işbirliği ile doğa arasındaki ilişkiyi keşfetme arzusuyla yeni medya enstalasyonları ve etkileşimli sergiler düzenlemeye başlayan galeri, koleksiyonu için kripto para ile ödeme kabul eden dünyanın ilk galerisi oldu ve 2018’de dijital varlık platformu Uphold ile işbirliği yaparak 21 farklı kripto para biriminde ödeme kabul etmeye başladı. Küresel pandeminin hayatımıza girdiği 2020’de HOFA Gallery, erken dijital dönüşüm adımlarının da yapıcı etkisiyle bu yeni mücadele alanında kendini hızlıca konumlandırabildi ve kendi geliştirdiği sanal gerçeklik programının lansmanını yaptı. Böylece Tate Modern, British Museum ve National Gallery ile birlikte sanal programını başlatan ilk galerilerden biri olmanın yanı sıra dünyadaki ilk çevrimiçi ziyaret edilebilen sanal gerçeklik sergisi düzenleyen öncü galeriler arasında yerini aldı. Ardından, dünyanın en değerli galeri NFT sergisi olarak lanse edilen Portrait of an Era geldi. HOFA, çağdaş sanatçılar, dijital üreticiler ve yeni nesil sanat koleksiyonerlerini bir araya getirmek üzere Ethereum Ağı üzerine kurulu kendi NFT platformu HOFA.io'yu ve Londra'nın ilk merkeziyetsiz, blockchain destekli çağdaş sanat koleksiyonerleri topluluğu olan HOFA DAO'yu da 2022’de kurdu.
Tüm bu erken girişimlerle HOFA, sanatçılara alan açarak onların bu farklı katmanda çalışmaya ilgi duymaya başlamasına olanak tanıdı. Öte yandan sanatın küresel boyutta sanat yatırımını daha erişilebilir hale gelmesine katkı sunan galeriler arasında yerini aldı.
Emerging Mediums ilk kez İstanbulluların karşısına çıkıyor
HOFA Gallery, en son sergisi Emerging Medium'u Contemporary Istanbul’un 19. Edisyonunda duyuruyor. 24-27 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan bu küratörlü sergi, çeşitli teknikler ve ortamlar aracılığıyla sanatsal ifadenin evrilen doğası üzerine derin bir yorum sunuyor.
Sergi, farklı sanatsal disiplinleri kapsayan sergi, geleneksel ortamların dönüşümünü inceliyor ve biçim, malzeme ve algı arasındaki sınırları zorluyor. 16 uluslararası sanatçının etkileyici eserlerini sunuyor ve her sanatçı, benzersiz bir unsur ve bakış açısı getiriyor. İstanbul'un çokkültürlülüğü ve tarihine uygun çağdaş temalara özel bir vurgu yapan seçki, yerel koleksiyonerlerin ve sanat meraklılarının benzersiz zevklerini de göz önünde bulundurularak hazırlandı. Seçki, geleneksel sanat biçimlerini çağdaş estetikle birleştiren eserler ve Doğu ile Batı’nın birleşimini keşfeden parçaları içeriyor; böylece İstanbul’un kültürel anlamdaki melezliğini yansıtıyor.
Sergiye katılan sanatçılardan Ilhwa Kim, on binlerce tohum yarattığı özenle işlenmiş elde boyanmış hanji kağıtlarıyla derinlik ve mekanı keşfederek, meditasyon için davetkar imgeler oluşturuyor. Çinli sanatçı Li Jie, soyut boya birikimleri ve güçlü renk kullanımıyla izleyicileri etkileyerek, hem anlatı ritmi hem de üç boyutlu heykelsi bir etki yaratıyor. Londra merkezli Hollandalı sanatçı Anne von Freyburg, el dikişi kumaşlar aracılığıyla Rokoko portrelerini yeniden yaratarak, kadın kimliğinin yeniden inşası ve tüketim, aşırılık, hızlı moda gibi sorunsallar üzerine yeni sorular gündeme getiriyor.
Alejandro Monge, Caravaggio'nun chiaroscuro'sundan ve John Singer Sargent'ın ustalığından etkilenen hiper gerçekçi portreleriyle resim ve heykel arasındaki sınırları bulanıklaştırarak usta gözlemcileri dahi yanıltıyor. Avustralyalı sanatçı Camille Hannah, ekran tabanlı teknolojilerle jestsel soyutlamayı birleştirerek, resimde görsel etkileşimin paradoksunu keşfediyor ve resmin erotizmini ortaya koyuyor. Zhuang Hong Yi, geleneksel Çin pirinç kağıdını karmaşık, heykelsi çiçekli eserler haline getirerek, izleyicileri Doğu ve Batı sanat uygulamaları arasında bir diyaloga dahil ediyor.
Zheng Lu, su, mekan ve zamanı sorgulayan büyük ölçekli enstalasyonlarla heykelin sınırlarını genişletiyor. Jan Kaláb, graffiti estetiğini çağdaş sanatla birleştirerek, renk, form ve hareketi keşfeden canlı, yanıltıcı kompozisyonlar sunuyor. İnsan figürünün karmaşık detaylarını içeren hiper gerçekçi tablolarıyla tanınan Marco Grassi, geleneksel portreleri modern bir dokunuşla harmanlayarak ışık ve dokuya odaklanıyor. Gianfranco Meggiato, evrenin karmaşıklığı ve iç-dış mekanlar arasındaki etkileşimden esinlenerek, birliği ve parçalanmayı tema olarak alan karmaşık, geometrik heykeller yaratıyor.
Mekan, renk ve forma duygusal tepkileri keşfeden çarpıcı ışık heykelleri ve enstalasyonlarıyla bilinen Max Patté, izleyicileri içine çeken bir deneyim sunuyor. Francisco Valverde, dinamik, katmanlı canlı boyalarla hareketi ve akışkanlığı yakalayarak, enerji ve spontaneite yansıtan soyut kompozisyonlar yaratıyor. Vladinsky, soyutlama ile duygusal ifadeyi birleştirerek, cesur renkler ve jestsel fırça darbeleri kullanarak kimlik, insan deneyimi ve bilinçaltı temalarını keşfediyor. Boyalı ahşap bloklardan yapılan yenilikçi üç boyutlu portreleriyle tanınan Maxim Wakultschik ise algı ve form ile oynayarak iç içe geçmiş optik illüzyonlar yaratıyor.
Bu HOFA’nın Contemporary Istanbul’daki üçüncü yılı. Katılımı, galerinin de vurguladığı gibi, bölgede yeni ortaklıklar ve ağlar kurması ve fuarlar, koleksiyonerler ve sanat kurumları ile bağlantı kurma fırsatları sunarak etkinliklerin ötesinde kalıcı ilişkiler oluşturması için imkan tanıyor. Bunun yanı sıra HOFA, CI katılımıyla Türkiye’nin sanat piyasası ve daha geniş bölgesel trendler hakkında değerli bilgiler de ediniyor. Burada elde ettiği görünürlük, HOFA'nın uluslararası büyümesine ve sanat dünyasındaki etkisine katkıda bulunuyor.