ABD’li sanatçı Glenn Ligon, Büyük Çin’deki ilk kişisel sergisi için, 1997’de başladığı ünlü Stranger serisini birkaç yeni resimle genişletti. Hauser&Wirth Hong Kong’da sergilenen eserler, James Baldwin’in 1953’te yazdığı ve İsviçre’deki bir dağ köyünün, daha önce hiç siyah birini görmemiş sakinleriyle karşılaşmasını anlattığı “Stranger in the Village” (Köydeki Yabancı) adlı denemesinden alıntılar içeriyor. Baldwin’in sözlerini tuval üzerine şablonla yazıp kömür tozuyla kaplayan Ligon, güçlü kompozisyonlarıyla siyah olma deneyiminin görünürlüğünü ve görünmezliğini keşfediyor.
Dünyanın dört bir yanında sergiler açan Ligon’un çalışmaları, Metropolitan Sanat Müzesi ve Modern Museum of Art (MoMA) gibi ABD’nin önde gelen koleksiyonlarında yer alıyor. Bu yılın ilerleyen günlerinde, Birleşik Krallık’ta Cambridge’deki Fitzwilliam Müzesi’nde, müze genelinde mekâna özgü müdahaleler içeren bir sergi açacak. 2025’teyse Aspen Sanat Müzesi’nde bir baskı retrospektifi ve Washington DC’deki Ulusal Sanat Galerisi’nde bir sergisi olacak. Ligon, The Art Newspaper'a Stranger serisinin başlangıcını, son 20 yılda nasıl geliştiğini ve Cambridge sergisi için neler planladığını anlattı.
THE ART NEWSPAPER:“Stranger in the Village”la ilk ne zaman karşılaştınız ve üzerinizde nasıl bir etkisi oldu?
GLENN LIGON:Denemeyle ilk kez üniversitedeki bir Afro-Amerikan edebiyatı dersinde karşılaştım. Kendi geçmişimi ve yetiştirilme tarzımı yansıtıyor gibi göründüğü için bana hitap ediyordu. Birinci sınıfta Güney Bronx’taki bir devlet okulundan Manhattan’ın Yukarı Batı Yakası’ndaki seçkin bir özel okula transfer oldum. Okulda yaşadığım dünya ile evdeki dünya arasındaki kopukluk ve bu beyaz alanlarda yabancı olma kavramı, makaleyi ilk okuduğumda bilinçaltımda ilişkilendirdiğim bir şeydi. Ama bu, sanatçı olacağımı bilmeden önceydi.
Seri için seçtiğiniz araca nasıl karar verdiniz?
Baldwin sömürgecilik, ırkçılık ve eşcinsellik gibi yoğun ve ağır konular üzerine paragraf uzunluğunda cümleler kurarak çok ayrıntılı bir üslupla yazmıştı. Resimlerin malzeme yoğunluğunun onun yazılarının yoğunluğuyla eşleşmesini istedim. Kömür tozu, kömürün işlenmesinden kaynaklanan atık bir ürün. İsmi bile başlı başına harika metaforik çağrışımlara sahip ancak siyah, parlak, çakıl malzemeyi de sevdim. Baldwin, bir toplumun nasıl işlediğine dair en fazla bilgiyi, “itibarsızlaştırılanlar”ın olduğu yerde edinebileceğinizden bahseder. Atık bir ürün olan kömür tozunun sanat alanında kullanılarak yükseltilmesi fikri ilgimi çeken bir şeydi. Resimlerde metinden alıntılar kullanmaya başladığımda, üstüne eklediğim kömür tozu, Baldwin’in sözlerini hem güçlendirdi hem de belirsizleştirdi. Bu çalışmanın konusu metnin okunaksızlığı ve okunabilirliği – bir şeyi deşifre etme ve anlam bulma mücadelesi.
Metin üzerinde 20 yılı aşkın bir süredir çalışıyorsunuz, ne gibi yeni anlamlar ortaya çıktı?
Bu seriye ilk başladığımda Baldwin şimdiki gibi çok bilinen bir isim değildi. Başlangıçta projem Baldwin’in çalışmalarının yeniden diriltilmesiyle ilgiliydi. Hayatının sonunda halkın aklında değildi. Eserleri gözden düşmüştü ve 1960’lar ve 1970’lerde olduğu gibi siyah Amerika’nın sözcüsü değildi. 1984’te Whitney Müzesi’nde bir stüdyo programındaydım ve oda arkadaşımla okumalarımız hakkında konuşuyorduk – [Michel] Foucault, [Jean] Baudrillard ve diğer tüm Fransız filozoflar. Damak temizleyici olarak Baldwin’in denemelerini incelediğimi söyledim. Bana Baldwin’in kim olduğunu sordu. Baldwin’i okumadığından değil, adını bilmediğinden. İşte o zaman çalışmalarımı, izleyicileri, Baldwin gibi figürlerle yeniden tanıştırmak için bir platform olarak kullanabileceğimi düşünmeye başladım.
Stranger serisinin ilk resimleri daha küçüktü ve metnin başından başlıyordu. Her resim döngüsünde yaklaşımınız nasıl değişti?
Makalenin tamamını kullanan ilk eserler [2020-2021’de] Zürih’teki Hauser&Wirth için yapıldı. Oraya ulaşmam 20 yılımı aldı. İzleyiciyi içine çeken tuvaller yapmakla ilgileniyordum. “Stranger in the Village” denemesinde 10 sayfa kadar, Avrupa’nın Afrika’daki sömürgeleriyle ilişkileri, kültürel tahakküm ve ötekilik kavramı gibi pek çok farklı konu ele alınıyor. Denemenin kendisi son derece panoramik bir kapsama sahip ve bu durum, tam metin resme de yansıdı. Şimdi denemeyle çalışırken onu daha çok bir zemin gibi kullanıyorum. Orada olması önemli çünkü resmin, üzerine inşa edildiği bir temel.
Hauser&Wirth Hong Kong’daki serginiz daha önce sergilenmemiş çalışmaları içeriyor. Neler bekliyoruz?
Sergide üç Stranger tablosu ve Baldwin’in metnini kullanan ancak çok daha soyut bir dizi yeni Static tablosu yer alacak. Başlık kendi kendini açıklıyor – onlara baktığınızda [televizyon] paraziti gibi görünüyorlar. Ayrıca tek bir Stranger resmini yüzey olarak kullanan çizimler ya da frotaj tekniği de var. Kozo kâğıdı, yani pirinç kâğıdı resmin üzerine seriliyor, yüzey grafit ve karbonla ovuluyor. Pirinç kâğıdı nemli olduğu için akmaya ve bulaşmaya başlıyor ve bazı harfler net olarak görünse de bazıları bulanık oluyor. Frotaj benim için yeni bir çalışma biçimi; metni temel alarak farklı görünürlük derecelerinde çizimler yapıyorum. Yıllardır mezar taşlarını ve doğal biçimli taşları sürtme geleneğine bakıyordum ancak şimdiye kadar bu tekniği kullanarak bir çalışma yapmamıştım.
Baldwin’in eserlerinin Büyük Çin’de daha az bilinme ihtimalinden ötürü, sergiyi sergilemek için sizin ya da galerinin dikkat ettiği hususlar var mı?
Amerika’da da herkes Baldwin’i tanımıyor. İnsanlar sanat eserlerine farklı bilgi düzeyleriyle yaklaşıyor. Genellikle, ne kadar bilgi olursa o kadar iyi olur. Övünüyor gibi görünmek istemem ama resimler oldukça güzel, bu da insanları eserin içine çekiyor. Gençken New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’ne gider ve İslami eserlerin bulunduğu kısımda dolaşırdım. Arapça okuma yazmayı ya da konuşmayı bilmiyorum ama İslam kaligrafisi, özellikle de Kuran’dan alınan pasajların güzel sunumları beni büyülerdi. Bu sayfalarda gördüğüm dile erişimim yoktu ama Kuran’dan olduğunu biliyordum ve bu sayfaları güzel birer adanmışlık nesneleri olarak takdir ediyordum. Güzellikleri güçlerinin bir parçasıydı.
Glenn Ligon: All Over The Place (Her Yerde) sergisi eylül ayında Fitzwilliam Müzesi’nde açılacak ve sergide resimler, heykeller, baskılar ve mekâna özgü müdahaleler yer alacak. Biraz bundan bahsedebilir misiniz?
Fitzwilliam ansiklopedik bir müze, bu nedenle [müze içinde] galeriden galeriye dolaşan bir proje ve bu galeriler içinde bir müdahale düşünmek ilginçti. Örneğin, Hollanda’ya özgü olmayan çiçekleri gösteren “Çiçekler”[Gallery 17] adında 17. ve 18. yüzyıllara ait Hollanda natürmortlarından oluşan bir galeri var. Bunlar Surinam ya da Endonezya’dan, yani sömürgelerden geliyor. Bu sadece çiçeklerle dolu bir cam vazo resmi değil; bu bir imparatorluğun kaydı. Bunu daha açık bir hale getirmeye karar verdim. Yaklaşık 100 resmin asılı olduğu salon tarzı bir galeri sergisi yapacağız. Güzel çiçek tabloları olacak ama gördüklerinizin, sömürgeci yayılmanın bir kaydı olduğunu açıkça ortaya koyan etiketler de eklenecek. Mesele sadece ressamların çiçek resmi yapmayı sevmesi değil.
- Glenn Ligon, 11 Mayıs’a kadar Hong Kong, Hauser&Wirth,’da görülebilir.
- Glenn Ligon: All Over The Place, 20 Eylül-2 Mart 2025 tarihleri arasında Cambridge, Fitzwilliam Müzesi’nde görülebilir.