Yeni yayımlanan sekizinci yıllık Küresel Sanat Piyasası Raporu’na göre, Covid-19 pandemisi sonrası büyümenin canlandığı iki yıllık dönemin ardından küresel sanat piyasası geçtiğimiz yıl yüzde 4 küçülerek 67,8 milyar dolardan 65 milyar dolara değer düşüşü gösterdi. UBS/Art Basel tarafından yayımlanan raporda, 1.600 galeri/bağımsız sanat simsarı ve 500’den fazla müzayede eviyle görüşme yapılarak 2023’teki ciroları analiz edildi ve ticaretle ilgili daha genel sorular araştırıldı.
Enflasyona göre ayarlanan haliyle küresel pazarın bugünkü değeri, 2019’da kaydedilen 64,4 milyar dolar seviyesine yaklaştı. Bu küçülmenin temel nedenlerinden biri de, 10 milyon doların üzerinde değer biçilen en pahalı eserlerin satışlarındaki azalma. Raporda bunun nedeni, “artan faiz oranı, sürekli olarak yüksek enflasyon, savaş ve siyasi istikrarsızlık ortamında pazarın üst segmentindeki satın alımların daha seçici ve dikkatli şekilde yapılması,” olarak belirtiliyor. Bu üst segment satışları 2021 ve 2022’de pandemi sonrası büyümenin “ana unsuru” olmuştu.
Müzayede satışları (yüzde 7) genel olarak simsar satışlarına (yüzde 3) kıyasla daha fazla azaldı. Yıllık cirosu 10 milyon doların üzerinde olan en büyük bağımsız simsarlar satışlarda ortalama yüzde 7 azalma bildirdi.
ABD küresel piyasada hâkimiyetini sürdürmekle birlikte, yüzde 42 oranındaki pazar payı geçen yılki pik noktasına kıyasla yüzde 3 düştü. ABD’nin yurtiçi sanat piyasası yıllık bazda yüzde 10 küçülerek 30,1 milyar dolarlık rekor düzeyden 27,2 milyar dolar seviyesine indi. Yüksek değerli eserler açısından dünyanın önde gelen ticaret merkezi olan New York’un bu fiyat kategorisindeki değişimlere özellikle duyarlı olduğu söylenebilir.
Londra düşüyor
Başkenti Londra, yüksek değerli eserlerin satışı açısından en önemli ikinci şehir olan Birleşik Krallık’ta da belirgin bir düşüş gerçekleşti. Ayrıca ABD’nin aksine, pandemi öncesine kıyasla daha kötü durumda olduğunu söylemek de mümkün. Toplam piyasa değeri geçtiğimiz yıl yüzde 8 azalarak 10,9 milyar dolara geriledi; bu değer 2019’daki seviyenin altında olduğu gibi, 2013’e kıyasla da yüzde 15 daha düşük. Birleşik Krallık’taki ticari işlemler özellikle 10 milyon dolar ve üzeri kategoride değer bazında yüzde 42, hacim bazında yüzde 35 gibi sarsıcı düşüşler gösterdi; bu da, ülkenin küresel pazar payının ikinci sıradan üçüncü sıraya gerileyerek sürekli pozisyon değiştirdiği Çin’in ardında kalmasına katkıda bulundu. Birleşik Krallık’a güzel sanatlar ve antika ithalatı yüzde 16 azalarak 2022’deki 2,8 milyar dolar seviyesinden 2023’te 2,3 milyar dolar seviyesine düştü; bir başka deyişle, 2019’a kıyasla yüzde 26 daha düşük kaydedildi. Araştırma firması Arts Economics aracılığıyla görüşmeleri yürüten raporun yazarı Clare McAndrew’ya göre, Birleşik Krallık’ın bu düşük performansı hem yukarıda belirtilen nedenlerden hem de “Brexit’le ilgili devam eden sorunlar”dan kaynaklanıyor.
Dünyanın en büyük dördüncü pazarı olan Fransa’da da yıllık yüzde 7 düşüş yaşanırken, müzayede satışları yüzde 10, bildirilen simsar satışları yüzde 3 azaldı.
2022 sonunda “sıfır Covid” politikasını sonlandıran Çin ve Hong Kong’da 2023 yılının ilk yarısında yapılan pandemi sonrası harcamalar küresel pazarın daha da küçülmesini önledi. Satışlar yıllık yüzde 9 artışla 12,2 milyar dolara yükseldi. Ancak çöken
Çin emlak piyasası ve ekonomik kötüye gidişin diğer işaretleri yılın ikinci yarısını etkilediği gibi, muhtemelen 2024’te de devam edecek. Art Basel’ın icra kurulu başkanı Noah Horowitz, “Çin anakarasındaki emlak krizi gerçek; artık daha zorlu bir piyasa ortamı söz konusu,” diyerek uyarıyor: “Piyasa çok büyük ve dinamik. Bunun, bu ay Hong Kong’da Art Basel’la başlayacak satışları (28-30 Mart) ve şehirdeki mart ayı müzayedelerini nasıl etkileyeceğini göreceğiz.”
Yıl bazında düşüşler Japonya, Singapur ve Güney Kore gibi Asya’daki diğer sanat piyasası merkezlerinde de yaşandı.
Geçmişe ve geleceğe bakınca
Küresel sanat piyasasındaki küçülmeler aslında düzenli olarak gerçekleşir. Değer bazında satışlarda son 15 yılda kaydedilen büyümeyle ilgili olarak araştırmada sunulan grafiğe bakıldığında, 2020, 2019, 2016, 2015 ve 2012’de de düşüşler yaşandığını ve bazılarının 2023’teki yüzde 4’lük düşüşe kıyasla çok daha büyük olduğunu görmek mümkün. McAndrew bu yılı farklı kılanın “pahalı eser satışlarındaki düşüş” olduğunu belirterek “üst segmentte yüksek net değerli harcama yapanların, düşüş yaşanan diğer yıllara kıyasla daha belirgin çekinceleri olduğuna” işaret ediyor.
Rapora göre, “varlık yaratımı ve istikrarıyla ilgili endişeler” yüksek net değerli koleksiyoncuların “odak noktalarından uzaklaşması”na neden oluyor. Ayrıca sanat eserlerinin satın alımını finanse etmek için kredi kullanan koleksiyoncu sayısının sürekli olarak artması da, faiz oranı gibi ekonomik faktörlerin harcamaları geçmişe göre daha fazla etkilediği anlamına geliyor.
Ancak tahminler tamamen karamsar değil. Aslında 2023’te küresel ticaret hacmi arttı; cirosu 500 bin doların altında olan galeriler satışlarda en büyük artışı (yüzde 11) bildirdi. Bu durum, daha büyük işletmelere bağlanma riski giderek artan orta ölçekli galeriler için iyi bir haber gibi görünse de, McAndrew sektörün tüm kademelerindeki simsarların karşı karşıya olduğu maliyet artışının tehlikeli etkilerine dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların “ezici” çoğunluğunun artan işletme giderleriyle ilgili endişelerini dile getirdiğini söylüyor. McAndrew, “Fırsat eşitliğinin sağlanması bir yıldan uzun sürecektir,” diyor.
Çevrimiçi satış kanallarına bakıldığında, 2021’de kaydedilen zirveye kıyasla düşüş gösterseler de, halen 2019’un neredeyse iki katı seviyede olmaları bu kanalların kalıcı olduğuna işaret ediyor.
Rapor genel olarak umutsuz olmasa da düşündürücü bir tablo çiziyor. Araştırmaya katılan simsarların yüzde 36’sı (bir önceki yıl yüzde 45’i) 2024 satışları konusunda olumlu düşünse de, “faiz oranlarının düşmesi ve enflasyonun zayıflamasıyla ilgili beklenti” de söz konusu.
Sonuç olarak, 2023’te sanat ve lüks ürün sektörlerinin “yıkıcı finansal, sosyal veya siyasal değişikliklere karşı korumalı olmadığı”nın bir kez daha anlaşıldığı kesin gibi görünüyor.