Çinli sanatçı ve aktivist Ai Weiwei, geçtiğimiz hafta sonu Sky News'e verdiği bir röportajda "üniversitelerde, medyada, siyasi sektörde, her yerde -gerçekler hakkında konuşamazsınız" demiş ve Batı'daki sansür hakkındaki görüşlerini detaylandırmıştı. Röportajda Ai, profesör Tomasz Skiba'nın İsrail-Hamas savaşıyla ilgili sosyal medya paylaşımlarının ardından New York Üniversitesi'nden uzaklaştırılmasına atıfta bulunmuştu.
Televizyon röportajında Ai ayrıca geçen yıl İsrail-Hamas savaşıyla ilgili olarak sosyal medyada yaptığı tartışmalı açıklamanın ardından Lisson Gallery'deki sergisinin iptal edilmesine de değindi. Ai'nin tweeti Mandarin dilinde atılmıştı. Stüdyosu tarafından orijinal tweet’i yansıttığı söylenilerek paylaşılan çeviriye göre Ai’nin paylaşımı "Yahudi halkının zulmüne duyulan suçluluk hissi zaman zaman Arap dünyasına yönlendirilmiştir" şeklindeydi.
Görüşlerini The Art Newspaper'a anlatan Ai, "Batı'daki sansür bağlamında, Batı'nın daha fazla ifade ve basın özgürlüğüne sahip olduğu yönünde yaygın bir yanılsama vardı. Batı, kendisini en az sansür uygulayan toplum olarak gösterdi. Oysa ben sansürün gücün olduğu her yerde devam ettiğine inanıyorum."Bireysel konuşmayı doğrudan hedef alan geleneksel otoriter rejimlerin aksine, Batı'da sansür, sözde demokratik siyaset ve daha geniş bir kavram olan sözde ifade özgürlüğü çerçevesinde kendini daha incelikli bir şekilde gösterir. Yerleşik değerlerden ve kurumsal çıkarlardan farklı olan eleştiri ve muhalif düşünceler genellikle farklı derecelerde sansüre maruz kalmaktadır" ifadelerini kullandı.
Ai, bu tür eleştirilerin savaş ve silah ticareti gibi hassas konulara değinildiğinde, ana akım medya ve hükümet anlatılarının tartışmasız kalma eğiliminde olduğunu söylüyor. Ve ekliyor: "Bireyler görüşlerini dile getirmeye devam etseler de, toplumsal ideolojiyi şekillendirme üzerindeki etkileri genellikle asgari düzeyde kalıyor. Bu yüzden Batı sansürünün daha gizli, sağlam ve kalıcı bir şekilde işlediğini düşünüyorum. İnsanlar Batı'da sansürün olmadığına inandırıldıkları için bu daha büyük bir tehdit oluşturuyor."
Batılı kurumlardaki özgürlük konusunda ise şunları söylüyor: "Sansür aslında gücün kırılganlığından doğar. Güç zayıf olduğunda ve gerçekle yüzleşemediğinde sansür ortaya çıkar. Batı çerçevesi, bilimi ve diğer alanları savunmaya yönelik isteklerine rağmen, bugün kendini kırılgan bir durumda bulmaktadır.İlkokullardan üniversitelere kadar eğitimin her kademesinde, kamusal söylemde, ana akım medyada, eğlence dünyasında, siyaset ve finans dünyasında, hepsi de ifade açısından ağır bir şekilde kontrol edilmektedir. Bu durum gerçek anlamda medeni bir toplumun gelişimini engellemekte ve bunun yerine gerilemeye doğru itmektedir."
Sky News röportajında Ai ayrıca Batı'daki sansürü Mao Zedong rejimi altında binlerce Çin vatandaşının zulme uğradığı Çin'in Kültür Devrimi ile karşılaştırdı. Mao, 1966'dan on yıl sonraki ölümüne kadar Çin'in gençlerini toplumun geneline karşı harekete geçirmiş, işkence ve halka açık infazları onaylamıştı. İngiliz haber dergisi The Spectator'ın editör yardımcısı Cindy Yu, Sky News'e yaptığı açıklamada bu karşılaştırmayı "borderline offensive" olarak nitelendirdi.