“Genç sanatçılara kendilerini daha özgür hissettikleri bir alan yaratarak sanat pratiklerini göstermeleri ve hikâyelerini anlatmaları için teşvik edebilir miyiz?” sorusundan hareketle ortaya çıkan Gençlere Alan Açık: Resim Yarışması geçtiğimiz ay sonuçlandı. Bu yarışmadan ve sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
İBB Kültür AŞ olarak genç sanatçılara kendilerini ifade edebilecekleri alan yaratma hedefiyle Türkiye’deki tüm gençlere açık çağrı yaptığımız yarışmaların ilkini resim alanında başlattık. Gençlere Alan Açık: Resim Yarışması’na Konya’dan Şırnak’a 700’ün üzerinde başvuru aldık. Proje koordinatörlüğünü Banu Seyhan’ın üstlendiği yarışmada Çelenk Bafra, Eda Kehale Argün, İnci Eviner, Osman Erden ve Oya Delahaye’den oluşan seçici kurulun titiz ve özverili değerlendirme sürecinin ardından ilk 20’ye giren eserler belirlendi. Ardından özgün ve etkileyici çalışmalar arasından seçilen bu eserleri 11 Temmuz itibarıyla Taksim Sanat’tasanatseverlerle buluşturduk.
Halk Ödülü’nün belirlenmesi içinse, eşzamanlı olarak Radar İstanbul mobil uygulamamız üzerinden bir oylama başlattık. Seçici kurulunun belirlediği ilk üçe giren eserleri ve oylama sonucu Halk Ödülü’nü almaya hak kazanan eseri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı bir törenle kamuoyuna açıkladık.
Cumhuriyetimizin 100. yılına ithafen düzenlediğimiz yarışmamızı, heykel, fotoğraf, dijital sanat, müzik, öykü ve kısa film gibi farklı disiplinlerde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Böylece genç yeteneklerin izleyicileriyle buluşmalarına olanak sağlayarak onları sektöre taşıma misyonumuza ulaşmış olacağız.
Biraz da İstanbul’un kalbinde yer alan ve büyük bir dönüşümün ardından sanatseverler ve semt sakinleri için yepyeni bir soluk kazandıran Mecidiyeköy Meydanı Projesi’ni anlatır mısınız? Bu projeye benzer şehirde farklı odak noktaları ya da yeni projeler olacak mı?
Tüm İBB yapısı, gerek genel sekreterlik ve daire başkanlıkları gerekse iştirak şirketlerimiz olarak“yeşil, adil, yaratıcı bir kent” düsturundan hareketle, şehrimizin var olan potansiyelini yukarılara taşıyacak pek çok yenilikçi proje hayata geçiriyoruz. Meydanın ötesinde, sanatla iç içe geçen bir yaşam alanı olarak tasarlanan Mecidiyeköy Meydanı da bunlardan biri.
10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak İstanbulluların hizmetine sunulan meydanda, 2..500 metrekarelik bir yeşil alan tasarlandı; 63 ağaç dikildi. Meydanın dört bir yanına yerleştirilen oturma ve dinlenme ekipmanları 450 metrekarelik bir alana yayıldı. Böylece doğayla iç içe bir ortam yaratıldı.
Şirketimize bağlı İstanbul Kitapçısı’nın dokuzuncu şubesini yine meydanda konumlandırdık. İBB Yayınları tarafından yayımlanan tarih, kültür, araştırma-inceleme, edebiyat alanlarından kitaplar ile farklı yayınevlerinin edebiyat, felsefe, politika, turizm, spor, hobi gibi pek çok farklı alandaki kitaplarının satışını gerçekleştiren İstanbul Kitapçısı’na okurların ilgisi ilk günden bu yana yoğun.
Mecidiyeköy Meydanı, bir dinlenme alanının ötesinde vatandaşların ücretsiz olarak kitap okuma fırsatı elde ettikleri Ödünç Kütüphane sistemi ve sergi alanıyla sanatseverler ve kitapseverler için de özel bir mekân sunuyor.
Bu ve bunun gibi yenilenme projeleri, şehrin kültürel ve sanatsal açıdan zenginleşmesine katkı sağlarken semt sakinlerine ve ziyaretçilere de keyifli anlar yaşatıyor.
Ve şimdi de en heyecan verici projelerinizden biri olan Sahne Senin’le ilgili bir sorumuz var. Sahne Senin’le üreten ancak sahne alma imkânı bulamayan yeni nesil müzisyenlere alan açılacağını duyurdunuz. Sahne Senin Projesi’yle ilgili biraz daha detay verebilir misiniz?
Sektörün kalkınmasını ve gelişmesini destekleme prensibinden hareketle yola çıktığımız Sahne Senin Projesi, esasen müzisyen ve dinleyici arasında bir köprü vazifesi görüyor.
Her yaştan müzisyeni müzikseverlerle buluşturan projede grubuyla ya da solo performansıyla yer almak isteyen müzisyenler Radar İstanbul mobil uygulaması üzerinden başvuru yapabiliyor.
Şimdiye kadar yaklaşık 350 başvuru aldığımız Sahne Senin’le 35 farklı müzisyen ve gruba sahne imkânı tanıdık. İlk olarak Müze Gazhane’nin ikonik konser serisi Hava Kararınca’da başlayan Sahne Senin, Müze Gazhane’de her cumartesi ve pazar günleri kurulan CMTPZR’de, İstanbul Kitapçısı şubelerinde, müzelerde ve parklarda sanatçıları dinleyicilerle buluşturdu. Projemizin kapsamını genişleterek daha fazla müzisyeni ana sahneye taşıma hedefindeyiz.
Bir diğer merak uyandıran projeniz ise 7-8 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan Vintage Festival. Bu proje nerede olacak? Programında neler var?
Gerçek bir kültür sanat şehri olan İstanbul’u, özlemini çektiğimiz festivallerle buluşturmak; şehrin dinamizmini ve heyecanını yansıtan etkinlikleri gerçekleştirmek için sektörün de desteğiyle projeler üretiyoruz. Vintage Festival de, müziği, kültür sanatı, İstanbul’u ve hayatıkutlamak için insanları bir araya getirecek etkinliklerimizden biri.
Büyüklerin hatıralarda kalan, gençlerin ise televizyonlardan, dergilerden aşina olduğu dönem ruhunu, tutkusunu, heyecanını iki gün de olsa günümüze taşıyacak, yaşatacak bir etkinlik kurguladık. Festival Park, Kadıköy’de gerçekleşecek festival kapsamında; katılımcılar hafızalara kazınan şarkılara damga vuran sürpriz isimlerin sahne alacağı konserlerle müziğin ritmine kapılacak; 50’lerden itibaren dönemin kıvrak dans figürleriyle kendini piste atacak.
Alanda, vinyl plaklardan nadir kitaplara, antika eşya pazarından yeme içme alanlarına uzanan titizlikle seçilmiş bir içerik yer alacak. Gün boyu sürecek plaktan DJ setleri, danslar, oyunlar ve yarışmalarla eski İstanbul’un çok canlı, çok eğlenceli atmosferini yeniden yakalayacağız.
Festival kapsamında zamanda yolculuğa çıkaran, ödüllü bir kostüm yarışmamız da olacak. Ziyaretçiler dönemi en iyi yansıtan kostümleriyle festivale gelecek ve yarışmamıza katılacak.
Şüphesiz, festivalin en renkli anları da bu bölümde yaşanacak. Yine klasik model araba sergimizde, zamansız fotoğraflar çekilebilecek.
Kısacası Vintage Festival’le müzik, eğlence ve tanıdığımız İstanbul’un özlediğimiz buluşmasına şahitlik edeceğiz.
Şehrin etkinlik merkezi olarak kendine has yerini sağlamlaştıran Müze Gazhane’den bahsetmemek olmaz. 130 yıllık Hasanpaşa Gazhanesi’nin çok yönlü bir yenileme projesiyle dönüştürülmesi sonucu İstanbul’a yepyeni bir yaşam alanı, hatta bir nefes alma durağı kazandırdınız. Müze Gazhane bünyesinde yapılan konserler, sergiler ve çeşitli etkinliklerle adını duyurmaya devam ediyor. Bir yaşam alanı olarak Müze Gazhane’nin yolculuğundan ve gelecekle ilgili planlardan bahseder misiniz?
1800’lü yıllarda kurulan dört gazhaneden biri olan Hasanpaşa Gazhanesi, 1993’te doğalgazın hayatımıza girişine kadar aktif bir şekilde hizmet vermiş, İstanbul’un başta aydınlatma için olmak üzere yakıt ihtiyacını karşılamış en önemli yapılardan biri. Aynı zamanda gazhane, yapı olarak da Osmanlı’dan günümüze kalan önemli endüstriyel miraslardan.
Geçmişine bakacak olursak 1993’te kapatılmasının ardından gazometrelerinin büyük bir kısmı sökülen Hasanpaşa Gazhanesi, bir süre İETT garajı, kömürlük ve depo olarak kullanılıyor. Mahalle sakinlerinin çabasıyla yıkımı durduruluyor ve 1994 yılında SİT alanı ilan ediliyor. O dönemde gerek lokasyonunun değeri gerek metrekare büyüklüğü açısından süpermarket, otopark gibi alanlara dönüştürülmesi istenen gazhane; akademisyenler, Gazhane Çevre Gönüllüleri ve meslek odalarının kolektif çabası ve ortak çalışmalarıyla bir kültür merkezi olma yolculuğuna başlıyor. Ve nihayet 26 yıllık bir çabanın sonucu olarak Temmuz 2021’de kültür sanat kampüsü olarak kapılarını açıyor.
32 bin metrekarelik alana yayılan Müze Gazhane yerleşkesinde İklim Müzesi, Karikatür Müzesi veGaleri Gazhane Sergi Alanı; Hasanpaşa Gazhanesi’nin kültür sanat merkezi olması yolculuğunda restorasyon çalışmalarına liderlik eden Prof. Dr. Afife Batur’un ismini taşıyan kütüphane; halihazırda birçok kategoriye yayılan kitap repertuvarının yanına çevre, ekoloji, küresel ısınma konularını içeren bilimsel yayınların da olduğu İstanbul Kitapçısı; Sesli Çalışma Alanı gibi interaktif alanlar bulunurken, BELTUR’un da uygun fiyatta kaliteli hizmet sunduğu kafe restoranı mevcut.
Kültür sanat etkinliklerinin her kesim için erişilebilir olması hedefimiz doğrultusunda, konserlerden film gösterimlerine atölyelerden söyleşilere çeşitli başlıklardaki etkinliklerimizi Müze Gazhane’de ücretsiz olarak İstanbullularla buluşturuyoruz. Bu etkinliklerden ikonikleşen konser serilerimizden bahsetmem gerekirse; mum ışığının aydınlattığı Hava Kararınca konserleri; Gazhane’nin endüstriyel hafızasını günümüze taşıdığımız Endüstrimantal; her hafta birbirinden farklı sanatçıların etnik ve klasik tarzdaki müziklerini sanatseverlerle buluşturduğumuz Müzede Akustik; alternatif sahneye dönüştürdüğümüz Otopark -2’de düzenlenen Yerin Altında konserler serilerimiz özellikle gençlerin ilgisini çeken etkinlerimizden.
Farklı ilgi alanlarına yönelik yetişkin ve çocuk atölyeleri, bilginin sohbet ve tecrübeyle buluştuğu söyleşiler, dans performansları, sergiler, festivaller ve kutlamalarla tam anlamıyla yaşayan kamusal bir mekân olarak hizmet veriyoruz.
2021 yılından bu yana konserler, atölyeler, söyleşiler, sergiler, çalışma alanları, tiyatro oyunları ve daha pek çok program içeren, uluslararası festivallere mekân desteği veren Müze Gazhane’de iki milyondan fazla kişiyi ağırladık.
Müze Gazhane’yi her yaş grubundan insanın etkinlikler dışında dahi vakit geçirmek isteyeceği, ilham alacağı, ulaşılabilir, evrensel vizyona sahip, yaşayan bir İstanbul simgesi olarak hayal ediyoruz. Hem İstanbullulara hem de dünyaya esin kaynağı olmasını; sanatçıların, kendilerini rahatça ifade edebilecekleri bir alan bulmalarını istiyoruz.
Son sorumuz; tarihimizin en kapsamlı yenileme sürecinden geçen Yerebatan Sarnıcı’yla ilgili. Süreç nasıl başladı, nasıl ilerledi?
Kültürel miras, geçmişle geleceği buluşturan; daha mühimi bugünümüzü mukayese ederek var olduğumuz noktayı idrak edebilmemizi; nelere ne kadar sahip olduğumuzu anlamamızı sağlayan çok önemli bir değer. Var olan mirası ihya etmek, bilimsel veriler eşiğinde işlemek, korumak, tanıtmak ve gelecek nesillere nasıl bir zenginliğe sahip olduğumuzun bilincini aşılamak çok büyük bir sorumluluk.
İstanbul’un tarihî yarımadasında yer alan; günümüze ulaşabilen erken dönem mimarlık örneklerinden olan Yerebatan Sarnıcı da, dünyanın önemli kültür miraslarından biri olarak kabul ediliyor.
Doğu Roma İmparatoru I. İustinianus (527-565) tarafından yaptırılan sarnıç, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle tarihte Yerebatan Sarayı olarak isimlendirilmiş. Yıllarca imparatorların ikamet ettiği Büyük Saray ve çevresindeki yapıların su ihtiyacını karşılamış. İstanbul’un Fethi’nden sonra da, padişahların oturduğu Topkapı Sarayı’nın bahçelerine buradan su verilmiş. Ağlayan Sütun, Gözyaşı Sütunu olarak bilinen gözyaşına benzer işlemelerin bulunduğu sütun ile Roma dönemi heykel sanatının şaheserlerinden sayılan iki Medusa Başı, tarihî sarnıcın simgeleri arasında yer alıyor.
İBB Kültür AŞ işletmesinde bulunan yapı, tarihinin en kapsamlı restorasyonuyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından koruma altına alındı ve Temmuz 2022 tarihinde kapılarını yeniden açtı.
İBB Miras ekiplerince uygulanan restorasyon çalışmaları, şehrin en büyük kapalı sarnıcını olası İstanbul depremine karşı güçlendirirken yeni nesil müzecilik anlayışını da eşsiz yapıda hayata geçirdi. Gerek tarihi gerek konumu gerekse mistik ambiyansıyla hem yerli hem yabancı turistlerin ilk uğrak noktalarından olan sarnıç, çok katmanlı hafızasıyla gelecek için de ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Bizler, müze ziyaretinin yanı sıra sarnıcı yaşayan, deneyimlenebilen ve sürükleyici bir kimliğe dönüştürmek için Night Shift konseptiyle projeler üretiyoruz. Sarnıcın mistik atmosferini, çeşitli disiplinlerde eserlerle deneyimleme imkânı sunan etkinlikler, sanatseverleri adeta büyülü bir yolculuğa çıkmaya davet ediyor. Yeni nesil, çağdaş müzecilik anlayışıyla; şimdiye kadar tarihi sanatla buluşturan birçok etkinlik serisini hayata geçirdik. Bunlarda birisi, Batı ve Doğu medeniyetlerini aynı sahnede buluşturan Derinden Gelen Seslerkonser serimiz oldu. Seri kapsamında “Bach’tan Itrî’ye” ve “Handel’den Tanbûrî Mustafa Çavuş’a” isimleriyle gerçekleştirdiğimiz konserlerde Doğu ve Batı müziğinin enfes harmonisine tanıklık ettik. Işık, koku ve mekân algısını bir arada deneyimleme imkânı sunan Night Shift: Bazilikanın Karanlığıetkinliğinde ise katılımcılar 1.500 yıllık tarihin derinliklerinden gelen sese ve ritme kulak vererek unutulmaz anlar yaşadılar.
Bunların yanında, geçtiğimiz dönemde gerçek hamile kadın oyuncular tarafından sahnelenen GEBE, Yerebatan Sarnıcı’nın büyülü atmosferinde tiyatroseverlere annelik ve kadınlık üzerine sıra dışı deneyim yaşattı.
Şu anda ise yaz dönemi boyunca saat 22.00’ye kadar ziyaretçileri ağırladığımız Yerebatan Sarnıcı’nda 19.30-22.00 saatleri arasında sürpriz pop-up konserler düzenliyoruz. Bu yeni Night Shift etkinliğimizle de ziyaretçilerin müze gezilerini daha özel kılmayı ve sarnıcın derinliklerinden aniden yükselen müzik sesiyle ziyaretçilere heyecan uyandıran bir deneyim sunmayı hedefliyoruz.