Orta Asya'nın en büyük Sovyet dönemi sineması, İngiliz mimar Asif Khan tarafından Tselinny Çağdaş Kültür Merkezi'nin kalıcı yeni mekânına dönüştürüldü. Şimdiyse kapılarını halka açmaya hazırlanıyor.
Kazakistan’ın en büyük şehri Almatı’daki Barsakelmes, 25 Nisan’dan itibaren ekoloji, iklim değişikliği ve Kazak kimliği gibi temaları ele alan sergiler, performanslar ve panellerle dolu bir açılış programını sunmaya hazırlanıyor. Kazak ve Orta Asyalı sanatçılara ait 700’den fazla esere yer verilecek. Yeni mekânın açılışı, aynı zamanda bu yaz açılacak olan Almatı Sanat Müzesi’nin açılışına paralel bir tarihe de denk geliyor.
Tselinny Çağdaş Kültür Merkezi Direktörü Jamilya Nurkalieva, The Art Newspaper’a verdiği röportajda, Kazakistan’ın kültür sektöründeki büyümenin, ülkenin 1991’de Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmasından bu yana kaydettiği ilerlemenin bir göstergesi olduğunu belirtti. “Her iki kurum da bunu fazlasıyla hak ediyor,” dedi.
“Kazakistan, 30 yılı aşkın bir süredir bağımsız bir ülke ve artık kamusal alanda düşünmeye ve yaratmaya son derece hazırız. Toplumumuz sağlıklı bir şekilde gelişiyor ve şehre bu tür girişimler önererek, altyapıyı değiştirmeye, sanatsal üretimi ön plana çıkarmaya, yeni nesil sanatçılar, küratörler, akademisyenler ve koleksiyoncular yetiştirmeye, Kazak çağdaş kültürünün ne olduğuna dair yeni bir anlam inşa etmeye hazır.”
Orijinal sinemanın adını taşıyan Tselinny kelimesi, Rusçadaki “az gelişmiş arazi” anlamına geliyor. 1950'lerde Sovyet yönetimi, Kazakistan'ın kuzeyini, tarım krizini çözmek amacıyla ekim, sanayileşme ve yeniden yerleşim için uygun, çorak bir bölge olarak görüyordu. Ancak Kazak halkı, dünyanın en büyük kuru bozkırlarından birini kapsayan bu toprakları, sadece tarıma elverişli bir alan olarak değil, aynı zamanda göçebe yaşamın, insanların, hayvanların ve malların özgürce hareket ettiği, ulusal kimliklerinin kalbi olarak kabul ediyordu.
Sovyet döneminin ekolojik başarısızlıkları da dahil olmak üzere Kazakistan'ın bu iddialı vizyonları, Tselinny'nin Orta Asya'nın göçebe mirası, doğayla uyumlu bir şekilde bir arada yaşama pratikleri ve israf etmeme ve zarar vermeme felsefeleriyle ilgili çalışmalara odaklanan programını şekillendiriyor.
Nurkalieva, “Benim için Tselinny bir altyapı değil, daha çok bir yaratım fırsatı. Formatları denediğimiz için, kendimizi her zaman izleyicilerimiz olan sanatçılar, araştırmacılar ve aktivistler tarafından yakından gözlemlenebilen savunmasız bir konumda buluyoruz. Akademisyenler ve sanatçılarla sürdürülebilir gelişim ve destek sunan uzun vadeli projeler yapma konusunda kararlıyız,” diyor.
Ve ekliyor, “Asıl meselenin fikirleri doğrulamak ya da değerlendirmek değil, şüphe duymak ve sorgulamak, eleştirel düşünme süreçlerini geliştirmek ve toplumumuzda, bir devlette ya da uzay ve zamanda insan olmanın ne olduğuna dair durmadan düşünmek olduğu bir tartışma ortamı yaratmak istiyoruz.”
Yeni mekân, ayrıca 6 Eylül'den itibaren Korkut Sonic Arts Triennale'nin 2. Edisyonu'na da ev sahipliği yapacak. Trienal, ses sanatının çağdaş biçimlerine, performatif dinleme pratiklerine, deneysel ve avangard müzik ile sözlü türlere adandı. Basel'de yaşayan, ses ve sömürgecilik karşıtlığı üzerine çalışan araştırmacı sanatçı Stas Shärifulla, nam-ı diğer HMOT'un küratörlüğünde gerçekleşecek olan Trienal'de, ağırlıklı olarak Asya ve Orta Doğu olmak üzere yaklaşık 20 sanatçı katılım sağlıyor.