Askerî darbenin üzerinden üç buçuk yıl geçmesine rağmen ülke hâlâ içsavaşla sarsılırken Myanmar’daki sanatçıların durumu da kötüleşmeye devam ediyor. Myanmar’ın canlı kültür camiası büyük oranda farklı ülkelere dağılmış durumda, kalanlarsa giderek kötüleşen koşullarla karşı karşıya.
Birçok Myanmar’lı sanatçıyla çalışan Bangkok’taki Thavibu Art Advisory’nin icra kurulu başkanı Jørn Middleborg, “Ekonomideki çöküş, para biriminin neredeyse her gün değer kaybetmesine neden oluyor, benzin kuyrukları da yüzlerce metreyi bulabiliyor,” diyor. Yangon’da uzun süredir faaliyet gösteren Lokanat Galleries gibi mekânlarda az da olsa hâlâ sergi düzenleniyor ancak Middleborg, “Tahmin edeceğiniz üzere, sanatçılar açıkça siyasi olan veya en ufak bir şekilde siyaseti ima eden hiçbir eseri sergileyemiyor. Tüm sergiler düzenlenmeden önce sansüre ve hükümet onayına tabi tutuluyor,” diyor.
Şubat 2021’deki darbeyle demokratik yollarla seçilmiş hükümeti deviren Tatmadaw Askerî Cuntası, kısmen firar sayısı yüksek olduğu için 2024 yılının şubat ayından beri sivilleri orduya alıyor. Cunta ekim ayında Kuzey Shan, Kayah, Kayin ve Arakan eyaletlerindeki çatışma bölgeleri dışında kendi kontrolündeki bölgelerde nüfus sayımı yaptı; bunun nedenini de 2025’te yapılacak yeni seçimlere hazırlanmak olarak açıkladı. Ancak askerî muhafızlarla birlikte Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi’nden asker yanlısı temsilcilerin sayıma katılması yalnızca cunta destekçilerinin oy kullanmasına izin verileceğine ve nüfus sayımının devam eden zorunlu askerlik çalışmaları için kullanılacağına dair korkulara neden oldu.
Göç kısıtlaması
Nüfus sayımı ve zorunlu askerlikle birlikte eylül ayından bu yana 235 bin haneyi yerinden eden Yagi tayfununun neden olduğu sel felaketi Myanmar’dan mülteci akışını hızlandırdı. Buna karşılık yasal göçü kısıtlayan cunta daha kolay erişilen ziyaret pasaportu yerine zor erişilen hizmet pasaportunu zorunlu hale getirerek birçok insanı tehlikeli yasadışı geçişlere mecbur bıraktı. Rohingya azınlık grubunun üyeleri hem kendi ülkelerinde hem de özellikle Malezya, Bangladeş ve Tayland’daki bölgesel mülteci kamplarında ayrımcılığa uğramaya devam ediyor. Rohingya üyelerinin şimdi bir de binlerce soydaşlarını öldüren orduya katılmak zorunda bırakılması durumu iyice kötüleştiriyor.
Büyük oranda Tayland’da toplanan veya Avrupa ve ABD’ye dağılan Myanmar’lı mülteci sanatçılarsa birkaç yüksek profilli sergiye rağmen kendilerine kitle ve pazar bulmakta zorlanıyor. British Museum geçtiğimiz yıl, ülkenin Birleşik Krallık’tan bağımsızlığının 75. yılını anmak üzere Burma to Myanmar (Burma’dan Myanmar’a, 2 Kasım 2023-11 Şubat 2024) adlı sergiyi açtı. Cunta tarafından 2021 yılında hapse atılan ve şu anda Avrupa’da yaşayan ünlü performans sanatçısı Moe Satt, ekim ayının ortasında Tate Modern’de gerçekleştirdiği iki performansla birlikte Londra’daki Delfina Vakfı’nda da sergi düzenledi. Gwangju Bienali’nde yer verilen Myanmar Pavyonu’ndaysa Htein Lin, Aung Myint ve Zaw Win Pe gibi muhalif sanatçıların eserleri sergilendi. 1998-2004 arasında siyasi tutuklu olan ve 2022’de eski İngiliz diplomat olan eşi Vicky Bowman’la birlikte tekrar hapse atılan Htein Lin, Myanmar'lı sanatçı dostu Min Thein Sung ve Moe Satt’la birlikte Singapur Sanat Müzesi’nde düzenlenen Everyday Practices (Günlük İşler) adlı karma sergiye de katılıyor (20 Temmuz 2025’e kadar).
Karin Weber Gallery’nin direktörü Stephanie Braun, bu sergilerin Myanmar’lı sanatçıların profilini “ne yazık ki” çok da yükseltmediğini söylüyor. Londra ve Hong Kong’da merkezleri bulunan Karin Weber Gallery, Myanmar sanatını uzun süredir destekleyen birkaç Asya galerisinden biri. Diğer galeriler arasında Hong Kong’da 10 Chancery Lane, Bangkok’ta Nova ve Thavibu, Kuala Lumpur’da A+ Works of Art ve Kuala Lumpur, Bangkok ve Singapur’da Richard Koh Fine Art yer alıyor.
Braun, “Bana sanki Myanmar birçok insan için haritadan silinmiş gibi geliyor. Birçok organizasyon ve sanat projesinde Güneydoğu Asya’yı (SEA) oluşturan ülkelere baktığınızda Myanmar’ı listede bile göremiyorsunuz. Myanmar’dan eserler SEA müzayedelerine alınsa bile, tahminler ve satış oranları düşük ve umut kırıcı oluyor. Piyasa sanki yalnızca ülkede çıkarı olan koleksiyonculara kalmış gibi görünüyor; bunun dışında neredeyse hiç ilgilenen yok,” diyor.
“Myanmar sanatına yönelik uluslararası piyasanın şu anda çok zayıf” olduğuna Middleborg da katılıyor. Darbe, Sivil İtaatsizlik Hareketi protestolarının bastırılması ve devam eden içsavaştan bu yana, “En iyileri de dahil olmak üzere birçok sanatçı ülkeyi terk etti,” diyor Middleborg. Ülkede turizm çok azaldığı ve ihracat sorunları yaşandığı için kalan sanatçıların satış yapma şansı daha da az. Moe Satt dışında şu anda Avrupa’da olan önemli sanatçılar arasında Fransa’da yaşayan Nge Lay ve Aung Ko da yer alıyor.
Güneydoğu Asya’yı oluşturan ülkelere baktığınızda çoğu zaman Myanmar’ı listede bile göremiyorsunuz.
Stephanie Braun, Karin Weber Gallery
Taşınabilir varlık
Middleborg, hem ordu destekçileri hem de tarafsız orta sınıfın geleneksel sanatı nispeten taşınabilir varlık olarak kullanmasıyla ülkede sanat ticaretinin az da olsa devam ettiğini söylüyor: “Şaşırtıcı gelebilir ama kendi aralarında alım-satım yapan bir grup koleksiyoncu var. Covid’den sonra, geçtiğimiz yıl ticaretin hareketli olduğunu duymuştum ama 2024’te muhtemelen en azından kısmen para biriminin değer kaybetmesi nedeniyle yine azaldı.”
“Tayland gidenleri ülkeye kabul etse de, vize ve çalışma izni almak ayrı bir sorun”; bu sorunlara süresi dolan pasaportlar da ekleniyor. Tayland’a daha önce giden Myanmar’lı göçmenlerin inşaat gibi sektörlerde işçi olarak çalıştığına dikkat çeken Middleborg, “Şimdiyse daha iyi eğitim alan ve ayrıca birçoğu girişimci olan Myanmar’lıların Tayland’a akın ettiğini” söylüyor. Bangkok’taki meşhur Rangoon Tea House’u örnek vererek bu girişimcilerin ülkede Myanmar restoranları açtığını da sözlerine ekliyor. “Myanmar’lı küratörler şimdi Bangkok’ta sergi düzenleyebilecekleri mekânlar ve partnerler arıyor.”
Bu sergiler demokratik Myanmar’ın susturulan insanlarının sesi oluyor ama bu ses de ne yazık ki cılız kalıyor. Braun, “Myanmar dışında yapılan sanat sergileri daha ziyade demokrasi veya insan hakları yanlısı oluyor; çoğu zaman da bu değerleri savunan kuruluşlar tarafından destekleniyor,” diyor. Braun’un galerisinin Londra şubesi şubat ayında Aung Myint, Htein Lin ve Sandar Khine’ın da aralarında bulunduğu dokuz sanatçıyla Against the Tide: Myanmar Art in the Moment (Akıntıya Karşı: Myanmar Sanatı Ânı Yaşıyor) adlı sergiyi düzenledi. Sergide, “kişisel anlatılarıyla bağımsız olarak sanatçılara odaklanmak amaçlansa da, bunu siyasetten tamamen ayırmak imkânsızdı.”