Çalışmalarında kullanılmış arabalar, ibadet çanları ve Irn-Bru şişeleri gibi gündelik nesneleri kullanan Jasleen Kaur, 2024 Turner Ödülü'nü kazandı.
İskoçya doğumlu Kaur, 25 bin sterlin değerindeki ödüle layık görülen favori adaylardan biriydi. Tüm yarışmacıların yaptığı gibi Kaur da, mevcut bir sergiyi, yani 2023 yılında Glasgow'daki Tramway'da sergilenen Alter Altar'ı, yeniden yarattı.
Liverpool ve Hull şehirlerindeki müzelerden sonra ödüllü sergi, Londra'daki Tate Britain’a geri döndü. Sanatçıya ödülü kazandıran çarpıcı enstalasyonda, üzerine pamuklu bir kumaş serilmiş bir Ford Escort ve arabanın ses sisteminden bangır bangır çalan pop, hip-hop ve qawwali ibadet müziği karışımı güçlü bir ses ziyaretçileri karşılıyor.
Sanatçının ödülü aktör James Norton tarafından takdim edilirken, jüri de Kaur'u, “kişisel, politik ve ruhani olanı bir araya getirme biçimi” ve “hem dayanışmayı hem de neşeyi çağrıştıran görsel ve işitsel bir deneyimin koreografisini yaptığı” için övdü. Ayrıca “beklenmedik materyal kombinasyonların yanı sıra farklı sesleri bir araya getirme, direnç ve olasılık anlarını tespit etme” becerisi de beğeniyle karşılandı.
Kaur, ödül konuşmasında “bana örgütlenmenin ve dünya inşa etmenin yavaş ve titiz çalışmasını gösteren sanatçılara, şairlere, ebeveynlere, öğrencilere” ve “hayatlarını teoride değil pratikte özgürlüğe yönelten; ölümü değil yaşamı savunan halka” teşekkür etti.
Ortadoğu'da ateşkes çağrısında bulunarak, tören devam ederken Tate Britain'in dışında toplanan göstericilere desteğini dile getirdi. Göstericiler Tate'in “İsrail'in apartheid ve soykırım rejimi” olarak tanımladıkları rejimle olan bağını protesto ediyor, kurumun İsrail'le bağlantılı kuruluşlardan elini çekmesi ve “bir kültür kurumu olarak gücünü Filistinlilerin haklarını desteklemek için kullanması” çağrısında bulunuyorlardı. Bu çağrı, geçtiğimiz hafta 1100'den fazla sanatçı ve sanat çalışanı tarafından imzalanan konuya ilişkin açık mektubun ardından geldi. Tate'e protestolarla ilgili yorumu soruldu.
Kaur şunları söyledi, “Bu radikal bir talep değil ve bir sanatçının kariyerini ya da güvenliğini riske atmamalı. Tıpkı sanatçıların küresel opioid salgınıyla doğrudan bağı olan Sackler ailesinde yaptığı gibi, bu kuruluşlarla olan bağların etik olmadığı konusunda fikir birliği oluşturmaya çalışıyoruz. Sanatçıların neden galeride özgürleşmeyi hayal etmeleri gerektiğini merak ediyordum ama bu hayal hayatla buluştuğunda devre dışı bırakılıyoruz [...] Kurumların bizi içeride istemeleri durumunda bizi dışarıda da dinlemeleri gerektiğini anlamalarını istiyorum. Hemen ateşkes, hemen şimdi silah ambargosu ve Filistin’e özgürlük!”
Aile kökenleri ve toplumla ilgili hikâyeler bu yılki ödülün ana temasını oluşturuyor ve Kaur'un ailesinin hırdavat ve nakit para dükkânları işlettiği Glasgow'da bir Sih olarak yetişmesi sanatçının pratiğinin temelini oluşturuyor. Tate Britain'daki sergisinin bir başka bölümünde, uzun ve sahte bir Axminster halısı, dantelli saten bir masa örtüsüyle kaplı sunak benzeri bir masaya doğru uzanıyor. Masanın üzerinde, mavi camdan yapılmış bir asma tavan var. Bu tavan üzerine yarı içilmiş Irn-Bru şişeleri, İskoç pound banknotları, uzun bir yün atkı ve meyve pastelleri gibi nesneler saçılmış.
Sanat dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen ve 40. yılını geride bırakan Turner ödülü, Britanya'da doğan ya da çalışan bir sanatçıya, bir önceki yıl gerçekleştirdiği olağanüstü bir sergi ya da sunum için veriliyor. Bu yılki gruplama farklı mirasların hikâyeleriyle dolu. Filipinler'in Manilla kentinde doğan Pio Abad, Oxford'daki Ashmolean'da kısa süre önce açtığı sergide, sömürgecilik ve hırsızlık hikayelerini vurgulamak üzere Ashmolean ve yakındaki Pitt-Rivers müzesinin koleksiyonlarını inceledi. Roman sanatçı Delaine Le Bas'ın labirentimsi enstalasyonu kendi deyimiyle “Gypsy-hippy-punk estetiğinden” ortaya çıkarken, Claudette Johnson bu yılın başlarında Londra'daki Courtauld'da sergilenen siyah erkek ve kadınların büyük pastel portrelerini sundu. Bu portreler, Johnson'ın aile üyelerinin sıklıkla model olarak yer aldığı, batı sanat tarihinde siyahların marjinalleştirilmesini inceliyor. Özellikle dokunaklı bir çalışma, George Floyd'un 2020 yılında Minnesota'da polis tarafından öldürülmesine bir yanıt niteliğinde.
Jüri, aday gösterilen dört sanatçının her birini, “şu anda İngiliz sanatının yüksek standardını temsil ettiğini” söyledikleri “anlamlı ve ayırt edici sunumları” için tebrik etti ve ekledi, “Bu yılki sanatçılar, kültürlerin, inançların ve fikirlerin dolaşımı içinde samimi bir benlik, aile ve topluluk duygusu yerleştirdiler.”
Ödülün bu yılki jüri üyeleri Wysing Sanat Merkezi Direktörü Rosie Cooper, yazar, yayıncı ve küratör Ekow Eshun, Japan House London Genel Müdürü ve CEO'su Sam Thorne ve küratör ve sanat tarihçisi Lydia Yee'den oluşuyor. Jüriye başkanlık eden Tate Britain Direktörü Alex Farquharson, “Turner Prize'ın 40. yılında, bu kısa liste İngiliz sanatsal yeteneğinin her zamanki gibi zengin ve canlı olduğunu kanıtlıyor,” dedi.
Tartışmalı bir konu
Kurulduğu 1984 yılından bu yana her yıl verilen Turner Ödülü, eleştirmenleri ikiye bölmesiyle tanınıyor. Sözde aktivist politikalara öncelik verdiği gerekçesiyle ödülün kaldırılmasını talep edenler var.
Ancak Time Out'un sanat eleştirmeni Eddy Frankel, Kaur'un eserinin “Turner Prize'daki sanatın umabileceği kadar ileri görüşlü ve ‘şimdi’ olduğunu” söyledi. Frankel sözlerine şöyle devam etti, “Kaur'un enstalasyonu, sayısız parçalanmış kimliğin yer kapma mücadelesi verdiği bir yer olan Britanya'ya dair bir vizyon sunuyor. Ancak benzer konuları ele alan diğer pek çok sanat eserinin aksine, bu eser kasvetli, hüzünlü ya da yargılayıcı değil; neşeli, kutlayıcı ve neredeyse isyankâr. Bu ülkenin ve sanatının şu an için nerede olduğuna dair iyi bir açıklama.”
Finale kalan dört sanatçının sergisi 16 Şubat 2025 tarihine kadar Tate Britain'de görülebilir.