Centro de Arte Moderna (CAM) 1983’te ilk açıldığında, “Türünün tek örneğiydi,” diyor müze direktörü Benjamin Weil. CAM, 40 yıl sonra, büyük bir yenilenmenin ardından tekrar açılırken Lizbon’un canlı çağdaş sanat sahnesinde ona eşlik eden birçok başka kurum var.
Kısa süre önce yenilenen Museu do Design (MUDE) da bu yıl temmuzda tekrar açıldı. Önümüzdeki yıl, müteveffa Portekizli sanatçı Pavilhão Julião Sarmento’nun koleksiyonunu barındıran aynı isimli müze (şubatta) ve yeni bir özel çağdaş sanat müzesi, Museu de Arte Contemporânea Armando Martins (MACAM) açılacak.
Bunların hepsi Instagram kullanıcıları tarafından sevilen popüler Museu de Arte, Arquitetura e Tecnologia (MAAT) açıldıktan sadece altı yıl sonra oluyor. Sanat pazarının da Lizbon Sanat Haftası (6. Edisyonu 7-10 Kasım arasında yer alacak) ve ARCOlisboa sanat fuarı (2016’da başladı) gibi etkinliklerle olgunlaştığı düşünüldüğünde, kuvvetli bir sanat ekosistemi ortaya çıkıyor.
“Şehir öyle hızlı değişiyor ki,” diyor Weil. “Çok dinamik bir yapısı var.”
CNN’in “Avrupa’daki en havalı şehir” diye tanımladığı Lizbon geçen yıl gecelik konaklama yapan 20 milyon ziyaretçiyle rekor kırdı. Şehir sadece en popüler turizm destinasyonlarından değil, aynı zamanda şehrin sakinleri arasında farklı kültürlerden gelen geniş bir uluslararası kitlesi var. Weil bu sakinlerin çoğunun Lizbon’u, “yaşadığımız tuhaf, kaotik dünyada güvenli bir alan” olarak gördüğünü söylüyor.
Bu ilgi birçok fırsatın beraberinde sorunlar da getirdi: CAM eylülde tekrar açılırken eylemciler konaklamadaki fahiş fiyatları protesto ediyordu. “Yeni yapılanmanın çoğu lüks turizm sektörü için,” diyor eylemi organize eden Casa Para Viver (Başımızı Sokacak Bir Ev) grubu. “Ev ve kira fiyatları giderek yükseliyor; yoğunluk artıyor, yoğunlukla beraber gecekondu mahalleleri, evsizlik ve tahliyeler de.”
Lizbon’un yükselen sanat sahnesi kısmen turizm patlamasına dayanıyor. 2025’in ilk çeyreğinde eski bir sarayda açılacak olan MACAM bu birbirine bağlı ilişkiyi yansıtıyor: Müzede Armando Martin’in modern ve çağdaş sanat koleksiyonunun yanı sıra 5 yıldızlı bir otel yer alacak.
CAM bu büyümeye birinci elden tanıklık etti. Müze 2019’da kapanmadan önce 182 bin ziyaretçisi olmuştu. Bu yıl 21 Eylül’de açıldıktan sonra 7 Ekim’e gelindiğinde rakam çoktan 59 bine çıkmıştı bile (müze girişi ücretsiz). Şehrin kültür-sanat kitlesi, 58 milyon euro’luk yenilenme projesini görmek için müzeye akın etti; üstelik Portekiz’in kuzeyindeki orman yangını felaketinde ölenler için bir günlük ulusal yas ilan edildiği için açılış kutlamalarının azaltılmasına rağmen.
Weil’e göre CAM yeni tasarımında, “hem sanatçılar hem ziyaretçilere hitap eden bir yer” olmayı hedefliyor. “Her iki grup da kendini burada evinde hissetmeli.” Proje kapsamında, İngiliz mimar Leslie Martin’in tasarladığı, 1983 yapımı binanın yenilenmesinin yanı sıra halka açık alanların genişletilmesi de vardı.
Yenilenmeyi Kengo Kuma and Associates yürüttü. Binaya yapılan en büyük ekleme, Japon kültüründe içeri ve dışarı arasında bir alan sağlayan geleneksel ev yapısı engava’dan esinlenen, 100 metre uzunluğundaki giriş. “İşlevsel olmayan bir alan ama her türlü işlevde de kullanılabilir,” diyor Kuma.
Portekiz çinileri
Girişteki geniş güneşlik dişbudakla, üstü ise –geleneksel Portekiz bahçelerinde kullanılan çinilerden esinlenilmiş– el yapımı beyaz çinilerle kaplı. Kengo Kuma’nın ortaklarından mimar Rita Topa’ya göre bu, “doğal olan ile mimari olan arasında yumuşak bir geçiş sağlıyor.” Kengo Kuma aynı zamanda müzenin ana girişini kuzeyden güneye taşıdı.
Petrol sanayisinin önde gelen isimlerinden Ermeni işinsanı Kalust Gülbenkyan Lizbon’a taşındıktan sonra vakfını 1956’da kurdu. Vakıf sanat ve bilim dünyasında Portekiz, Portekizce konuşulan ülkeler ve Ermenistan’la bağı olan kurumlara ve bireylere fonlar veriyor.
Gülbenkyan kampüsünde CAM’in yanı sıra bir konser salonu, açık hava oditoryumu, arşiv binası, kütüphane ve kurucunun koleksiyonunun bulunduğu Gülbenkyan Müzesi var.
CAM bugün 12 bin parçadan oluşan koleksiyonunu yeni siparişler ve satın almalarla genişletiyor. Son alınan işler arasında Berlin’de yaşayan Portekizli sanatçı Leonor Antunes’in giriş katındaki salonu kaplayan bir enstalasyonu bulunuyor (17 Şubat 2025’e kadar sürecek the constant inequality of leonor’s days sergisinin bir parçası olarak).
Gülbenkyan servetini petrolden kazansa da vakıf şu an, “Fosil yakıtlarından tamamen uzaklaştı,” diyor Weil. Portekiz’de bütün yaz süren orman yangınlarından sonra iklim krizi ülke için somut ve acil bir soruna dönüştü. Vakıf da yavaş yavaş bu konuya eğiliyor. CAM’de çoğunlukla koleksiyondaki eserlerden oluşan karma sergide, ABD doğumlu sanatçı Gabriel Abrantes’in yeni sipariş geçilen dört ekranlı enstalasyonu, “Bardo Loop” (2024) adeta geleceği görmüş. Eserde animasyon hayaletler, yangınlar ve seller gibi insanlığın geleceğini tehdit eden unsurlar karşısında kişisel sahneler canlandırıyor.
Serginin ön gösteriminde konuşan Abrantes, eserine bir gece önce yerel haberlerde Portekiz’deki orman yangınları ve orta Avrupa’daki sel felaketleri arasında yer verildiğini anlattı. Hayatın sanatı taklit etmesinin “neredeyse tuhaf” olduğunu söyledi.
Dışarıda, CAM’in yeni bahçesinde –peyzaj mimarı Vladimir Djurovic’e göre daha sürdürülebilir olması adına tamamen yerli türler ekilmiş– huzuru kaçıran tek şey yakınlardaki Lizbon havalimanına gidip gelen uçakların sesi.
Geçtiğimiz 10 yılda havalimanını kullanan yolcuların sayısı iki katından fazla arttı; 2013’te 16 milyon olan rakam 2023’te 34 milyondu. Lizbon’un planları arasında 2034’te tamamlanması beklenen yeni bir havalimanı da var. Bu büyüme Lizbon’un çağdaş sanat dünyası zenginleştirirken şehrin büyük zorluklar yaşamasına da sebep oluyor.