İstanbul sahnelerinin en hareketli zamanları geldi, çattı. İstanbul Tiyatro Festivali, 5 uluslararası 14 yerli oyunla, 22 Ekim – 19 Kasım arası seyirciyle buluşacak. İki yıl önce küratörlü sisteme geçen festivalin bu yılki küratörü tiyatronun duayen isimlerinden Mehmet Birkiye. Festivalin basın toplantısında, tiyatronun birbirimizi anlamak için ne denli kıymetli olduğunu şu sözlerle aktardı Birkiye: “Tiyatro, öteki ile ilişki kurmamızı, kabul etmesek bile anlamamızı sağlar. Bu ötekinin mutlaka bir kişi olması ya da bir topluluk olması gerekmez, bir inanç, insana ait bir güdü, kısacası her şey olabilir. Eğer iddia ettiğimiz gibi seküler, adaletli, demokratik, insan haklarına saygılı bir dünya istiyorsak; işte bu dünyada “ötekinin” konumu hayatidir. Öteki ile çatışma, şiddet içermeyen ilkel güdülerin olmadığı bir alana çekilmelidir. Kişisel kanım; böylesi bir hedefe ulaşmamızı sağlayabilecek en etkin yöntemlerden biri de tiyatrodur. Bu nedenle ki tiyatro hayatımızda daha çok yer etmelidir. Umarım 28. İstanbul Tiyatro Festivali, hayatımızda tiyatroya daha çok yer açar.”
Birkiye, Kocaeli Şehir Tiyatroları ile birlikte bu yıl festival için Helen Edmundson’un uyarlaması “Savaş ve Barış”ı yepyeni bir rejiyle sahneye koyuyor. Dünya edebiyatının başyapıtlarından olan “Savaş ve Barış”, savaşın ortasında üç aristokrat ailenin aşk, dostluk, ihanetle örülü hikâyesini anlatıyor. Kalabalık kadrosuyla dikkat çeken oyun, festivalin öne çıkan oyunlarından biri. 31 Ekim, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi
Birbirinden çeşitli konulara yer veren festivalin bu yılki yerli yapımlarında, işleriyle hafızalarımıza kazınan; Şahika Tekand, Ebru Nihan Celkan, Yiğit Sertdemir, Özen Yula, Levent Tülek, Kerem Kurdoğlu, Tuğçe Tuna, Engin Hepileri, Nagehan Gürkan, Elif Temuçin, Halil Babür, Güray Dinçol, Ümit Erlim, Başak, Kıvılcım Ertanoğlu, Michael Önder, Selin Şenköken gibi isimler bulunuyor. Uluslararası oyunlara baktığımızda ise, dünya tiyatrosundan önemli bir seçkiyle karşılaşıyoruz. Shakespeare yorumlarının öne çıktığı festivalde; Almanya, Fransa, Romanya, Sırbistan ve Japonya’dan dikkat çekici eserler sahnelenecek.
Açılış oyunu, Melih Cevdet Anday eseri “Müfettişler”
Festival, Engin Hepileri’nin yönettiği, Aslıhan Gürbüz, Erkan Kolçak Köstendil, Kadir Çermek ve Burak Altay’ın rol aldığı ve müziklerini Kenan Doğulu’nun üstlendiği “Müfettişler” ile açılışını yapacak. Melih Cevdet Anday’ın yazdığı oyunu sahneye taşıyan Tiyatro İN, esere çağdaş bir bakış açısı katıyor. 22, 23 Ekim, Uniq Hall
Festivalde prömiyer heyecanı
Türkiye tiyatrosunun iz bırakan metinlerine imza atan Ebru Nihan Celkan, bu yıl festivalde “Loop” isimle oyunuyla yer alıyor. Berfu Öngören, Uğur Karabulut, Bora Çınar’ın rol aldığı, Nagihan Gürkan’ın yönettiği oyunda; Ali ile birlikte Berlin’e taşınan Umut’un peşinden belirsizliğe bir adım atarak etrafımızda dönüp duran dünyayı, yetişilmesi gereken hayatları, herkesi ve her şeyi normalleştirmeye çalışan kurumları sorgulayacağız. 23, 24 Ekim, Alan Kadıköy
Tiyatromuzun yazar, yönetmen, oyuncu ve sahne tasarımı alanında bir diğer önemli ismi Yiğit Sertdemir, beş yıllık aranın ardından kaleme aldığı “Bagajdaki Balta” ile festival seyircisiyle prömiyerde buluşuyor. Bir zamanlar yaşanmış ve olamamış bir aşkın özneleri bir gece vakti park edilmiş bir arabanın önünde buluşuyor ve geçmiş, bugün, yarın konuşulurken zamanlar, kişiler, türler birbirinin içine giriyor. Pınar Güntürkün ve Aziz Caner ise oyunun parlayan oyuncuları. 12, 13 Kasım, Alan Kadıköy
Farklı isimlerden, farklı yorumlarla Shakespeare…
Festivale konuk olduğu her yıl büyük heyecan yaratan, çağın en önemli yönetmenlerinden Thomas Ostermeier ile topluluğu Schaubühne Berlin, 10 yıl aranın ardından İstanbul seyircisiyle buluşacak. Festival seyircisinin “Nora Bir Bebek Evi”, “Hamlet” ve “Bir Halk Düşmanı” yapımlarıyla hatırlayacağı topluluk, bu yıl dünya sahnelerinde oldukça ses getiren “III. Richard” ile sahnede olacak. Oyunun başrolünde 2012’deki “Hamlet” rolüyle hafızalara kazınan Lars Eidinger, bu defa III. Richard rolüyle karşımıza çıkıyor. Eleştirmenlerin “karanlıkta bile parlıyor” sözleriyle övdüğü Eidinger, “III. Richard”da bir rock yıldızına dönüşüyor; seyircide merhametsiz krala karşı umulmadık bir sempati uyandırıyor ve tüm çekiciliğiyle seyirciyi kralın suçlarına ortak ediyor. 18, 19 Kasım, Zorlu PSM
20 yıl önce 14. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Cheek by Jowl Tiyatro Topluluğu ile yine bir Shakespeare eseri olan “Othello” ile seyirciyle buluşan Declan Donnellan bu yıl yeniden festivalin konuğu oluyor. Yine bir Shakespeare eseri olan “Hamlet”i yorumlayan yönetmen, Nick Ormerod’un sade olduğu kadar çarpıcı sahne tasarımıyla izleyiciye yepyeni bir “Hamlet” deneyimi yaşatacak. 165 yıllık tarihinde pek çok unutulmaz oyuna imza atmış Marin Sorescu Ulusal Tiyatrosu’nun usta oyuncularının performansı için heyecanlıyız. 7, 8 Kasım, DasDas
Bir başka Shakespeare yorumu ise bol ödüllü yönetmen Nikita Milivojević’in Sırbistan Shakespeare Festivali için sahnelediği “Macbeth” ile seyirciyle buluşacak. Cesur ve yenilikçi yorumlarıyla klasikleri 21. yüzyıla taşıyan Milivojević, Shakespeare’in Globe Tiyatrosu’nda yazarın V. Henry oyununu yönetti; Atina’da sahnelediği Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı yılın kültür olayı olarak nitelendirilirken Çehov’un Üç Kız Kardeş’iyle Yılın En İyi Yönetmeni seçildi. 12, 13 Kasım, Cemal Reşit Rey Konser Salonu
Tiyatro deyince akla gelen ilk festival olan Avignon Festivali, bu yıl festivalin Artistik Direktörü olan Tiago Rodrigues’in yapımıyla İstanbul seyircisiyle buluşacak. Gerçekle kurguyu, kişisel ile politik olanı birleştiren ve sanatsal araçlarla hayatı şiirsel bir dönüşüme uğratan “Hekabe, Hekabe Değil”, otizmli bir oğlu olan annenin adalet arayışını anlatıyor. Fransa’nın en iyileri sayılan ve her biri birer “ikon” olarak tanımlanan Comédie-Française oyuncuları ve özellikle başrolde Elsa Lepoivre, üstlendikleri karakterlere kusursuz bir inandırıcılıkla hayat veriyor. 2, 3 Kasım, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi
Festivalin bir diğer heyecan verici projesi “Utsushi”, Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılı vesilesiyle ilk kez İstanbul’a gelerek tiyatroseverlerle buluşacak. Japonya’nın evrensel kültür mirasına hediyelerinden butoh dansının en çarpıcı örneklerinden biri olan “Utsushi”; mutluluk, üzüntü, acı ve umutla dolu, insanlığa dair incelikli bir hikaye anlatıyor. 1980’lerin başında butoh dansını Avrupa’ya tanıtan Ushio Amagatsu, mart ayında hayata veda edene kadar topluluğu Sankai Juku ile çıktığı turnelerle bu dans türünün tüm dünyada büyük bir hayran kitlesi kazanmasını sağladı. Uluslararası festivallerden gelen yoğun istek üzerine yaratılan Utsushi, Amagatsu’nun 45 yıllık sanatının özünü yansıtan bir retrospektif olduğu gibi kendi içinde bütünlüklü yeni bir eser. 24, 25 Ekim, Zorlu PSM
“Bu İşte Bir Kadın Var” beşinci yılında
2019’dan bu yana “Bu İşte Bir Kadın Var” bölümüne yer veren festivalde, konusunu kadın hikayelerinden alan ve/veya yazarı, yönetmeni, oyuncusu kadın olan oyunlardan bir seçkiye yer veriliyor. “Kadın”ın bunca konuşulduğu bir coğrafyada, böyle bir bölümün varlığı da kıymetli. Kadın üretiminin ve kadın bakış açısının daha görünür kılınması amacıyla hayata geçen bölümün oyunlarından biri, “Nora (Bir Bebek Evi)”. Tuğçe Altuğ’un öncelikli olarak kadın hikayelerini anlatmak için kurduğu topluluk Tiyatro Circa’nın ilk oyunu olma özelliğini taşıyan “Nora (Bir Bebek Evi)”, kadın ve erkeğin geleneksel rollerini sorguluyor, Nora’nın toplumsal baskılara karşı kendini özgürce var edebilme çabasını anlatıyor. 30-31 Ekim, Zorlu PSM
Tiyatro seyircisinin yakından bildiği Tiyatro BeReZe, Çehov’un “Martı”sından uyarladığı “Martı mıyım?” isimli oyunuyla bölümün bir diğer konuğu. Çehov’a farklı bir bakış getiren oyunda; Sanem Öge, Tolga İskit, Nazlı Bulum ve Erkan Uyanıksoy rol alıyor. 4-5 Kasım, Alan Kadıköy
Festivale yeni bir bölüm
Festivalin bu yıl yeniliklerinden biri de, “Yeni Arayışlar” bölümü. Bu bölümde metin ele alış, sahneleme farkı gibi unsurlar öne çıkacak. Bölümün en dikkat çeken oyunlarından biri ise, tiyatro ve televizyondaki oyunculuğuyla son yıllarda yükselişe geçen Halil Babür’ün oyunu, “Linçler ve Dudaklar”. Yazdığı HE-GO oyunundaki performansıyla da akıllara kazınan Babür, “Linçler ve Dudaklar”da yaşamı yalnızca akıl üzerinden dizayn edip haklı olmayı bekleyenlerin hikâyesini olağanüstü bir sürükleyicilikle anlatıyor ve sinematografik rejisiyle sıra dışı bir tiyatro deneyimi vadediyor. 6-7 Kasım, Üsküdar Tekel Sahnesi
İstanbul’u hiç böyle deneyimlemediniz
Festivale, Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde “İstanbul Mon Amour” ismiyle dahil olan özel bölüm bu yıl, alt başlığını Cahit Irgat’ın “İstanbul” şiirinden alarak “İstanbul Mon Amour I Senden Bana Hayır Gelmez Güzel İstanbul” ismiyle seyirciyle buluşacak. Seyircinin her yıl İstanbul’u farklı bir şekilde deneyimlemesine olanak sağlayan bölümde bu yıl farklı yönetmen ve yazarları, Bülent Şakrak, Okan Yalabık ve Funda İlhan’ın etkileyici oyunculuğuyla izleyeceğiz. Üstelik festivale özel olarak tasarlanan mekanlar da, bölümün dikkat çekici bir yanı diyebiliriz... 8-9 Kasım, Metrohan, Hope Alkazar ve Erdem Otopark
Çocuklar için de tiyatro lazım
Çocukları da unutmayan İstanbul Tiyatro Festivali, çocukların tiyatronun büyülü dünyasına konuk olması için Sevinç Erbulak ile Kitap Okuma ve Tiyatro Sahnesi Keşfi etkinliği düzenleyecek. 4-9 yaş arası çocuklar için ücretsiz olarak gerçekleştirilecek etkinliklere katılım için rezervasyonlar 22 Ekim Salı günü açılacak. 12, 14 Kasım, Baba Sahne