Art Week Tokyo'nun küratörlü yeni satış platformu AWT Focus’ta katılımcı galerilerin eserleri aracılığıyla alternatif sanat tarihi anlatılarını keşfetmek amaçlanıyor. AWT Focus konuk küratörü Kenjiro Hosaka'nın 64 sanatçının 100'den fazla eserini içeren Worlds in Balance: Art in Japan from the Postwar to the Present (Dengede Dünyalar : Savaş Sonrasından Günümüze Japonya'da Sanat ) sergisi, Japon görsel kültüründe sanat, zanaat ve yeni ifade biçimlerinin iç içe geçişini dinamik bir şekilde yeniden bağlamsallaştırıyor. Hosaka, The Art Newspaper okuyucuları için Okura Sanat Müzesi'nde açılan sergide öne çıkan beş eseri anlattı.
Takuro Kuwata, İsimsiz (2021)
Kuwata, insanların zanaat ve seramiğe yönelik tutumlarını değiştiren yeni nesil sanatçılar arasında yer alıyor. Seramik nesnelerde kullanım kaygılarını bir kenara bırakırken, aynı zamanda sanat yapmak için zanaat estetiğini uyguluyor. Ayrıca, pratiğini geliştirmek için galeri ve sanatçı arasındaki işbirliğini benimsemesi ve zanaat arka planına sahip olması dikkat çekici. Bu anlamda Kuwata, farklı alanlar arasındaki çizgileri bulanıklaştırma konusunda Shiro Kuramata ve Shigeru Onishi'ye benziyor . (Modern dönemden önce, Japonca'da "zanaat" için kullanılan kelime kogei tüm görsel ifadeleri kapsayan bir terim olarak kullanılıyordu.)
Kishio Suga, Divergent Space (1975)
Japonya, kozmosun yapısına dair derin bir kavrayış üreten, yüksek düzeyde inşa edilmiş bir alan üretmek için doğal malzemeler kullanan uzun bir bahçe tasarımı geleneğine sahiptir. Suga, enstalasyon pratiği aracılığıyla Zen bahçesini, alanın koşullarına göre her yerde gerçekleştirilebilecek bir forma sıkıştırmayı başarıyor. Bizi, teknolojinin -sanat, zanaat, teknoloji- insanların doğayla ilişki kurma ve onu algılama biçimlerine nasıl dahil olduğunu düşünmeye sevk ediyor.
Yuki Katsura, Seyahat (1936/1978)
Japonya'da soyutlamanın öncülerinden olan Katsura, kariyeri savaş öncesi ve sonrası sanat sahnelerini kapsayan az sayıdaki sanatçıdan biridir. 1913 yılında doğan Katsura, 1930'ların Tokyo'sunda soyutlama denemelerine başlamış ve o dönemde bir dizi avangard grubun oluşumuna katılmıştır. Her ne kadar 2013 yılında Tokyo Çağdaş Sanat Müzesi'nde bir retrospektifte yer almış olsa da, bu dönemdeki çalışmalarının, özellikle de kolajlarının gücü hâlâ tam olarak takdir edilmemiştir. Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde Katsura, bu eserde olduğu gibi, kayıp eserleri yeniden yaratan ilk Japon sanatçılardan biri oldu; bu uygulama o zamandan beri savaş öncesi ve sonrası dönemlerin sanatını anlamamız için çok önemli hale geldi.
Shiro Kuramata, Cabinet de Curiosité (1989)
Kuramata, savaş sonrası Japon görsel kültürünün devlerinden biri, ancak pratiği kurumsal kategorilere uymadığı için kanon içindeki yeri belirsiz. Tokyo'daki Ulusal Modern Sanat Müzesi'nin koleksiyonunda hâlâ Kuramata'nın hiçbir eseri yok çünkü kimse sanat mı yoksa tasarım mı olduğuna karar veremiyor. Bu arada Hong Kong'daki M+, aralarında Kiyotomo Suşi Barı’nın (1988) da bulunduğu başyapıtları topladı. Ancak eserin sanat mı yoksa tasarım mı olduğunu tartışmak ilk etapta indirgemeci bir yaklaşım olurken, onu maddesellik ve maddesizlik merceğinden ele almak daha fazla yorumlama olanağı sunuyor. Kuramata'nın maddesellikten kaçmak için maddi formları kullanma arayışı, 20. yüzyıldan itibaren birçok sanatçı tarafından paylaşılmış ve günümüzde dijital uygulamaların yükselişine kadar uzanmıştır.
Shigeru Onishi, Composizione X3 (1962)
Son yıllarda MEM gibi ticari galeriler, 1994 yılında ölen Shigeru Onishi ve tarihin göz ardı ettiği pek çok sanatçının araştırılmasına öncülük etti. Onishi'nin pratiği fotoğraf ve kaligrafi arasında gidip geliyordu ve eleştirmen Michel Tapié tarafından desteklenmesine rağmen gözden kaçtı. Onishi, aldığı matematik eğitimini, figürleri tüm bağlamlarından sıyıran radikal bir soyut kaligrafi tarzı geliştirmek için kullandı. Örneğin bu eser hem dikey hem de yatay olarak sergilenebilir. Onishi'nin Japonya'da hâlâ bir retrospektifinin olmaması şaşırtıcı. Çalışmalarının burada daha fazla kurumsal koleksiyona girdiğini görmek isterim.