Marina Abramović
Royal Academy of Arts, 1 Ocak 2024'e kadar
Marina Abramović'in çağdaş sanat üzerindeki etkisinin abartıldığını söylemek zor. Sırp sanatçı, 1970'lerde ün kazanmasından bu yana performans sanatının doğasını yeniden tanımladı ve onu dünya sahnesine taşıdı. Sanatçının 50 yıllık kariyerini kapsayan ve merakla beklenen bu retrospektif, sanatçının pratiğini fotoğraflar, videolar, nesneler ve enstalasyonların yanı sıra çığır açan performanslarından dördü aracılığıyla gözler önüne seriyor. Ziyaretçiler, Abramović ile eski ortağı ve partneri merhum Alman performans sanatçısı Ulay'ın dar bir girişte çıplak durarak ziyaretçileri aralarına sıkışmaya ve kiminle yüzleşeceklerini seçmeye zorladıkları Imponderabilia'nın (1977) tekrarlarını deneyimleyebilirler.
Hyundai Commission: El Anatsui
Tate Modern Turbine Hall, 14 Nisan 2024'e kadar
El Anatsui'nin Tate Modern'in Türbin Salonu için hazırladığı ‘Hyundai Komisyonu’nda şeker endüstrisi, Tate ve köle ticareti arasındaki ilişkiyi keşfetmek için sanatçının alametifarikası olan şişe kapakları kullanılıyor. "Kolonyal Altın Sahili'nde büyüdüm ve kullandığımız şeker Tate & Lyle'dı" diyerek eserini anlattığı röportaja buradan ulaşabilirsiniz.
Frans Hals
National Gallery, 21 Ocak 2024’e kadar
1624 yılına tarihlenen ‘Gülen Süvari’ (The Laughing Cavalier) adlı tablo, İngiltere'de belki de yaratıcısı Hollandalı Altın Çağ ressamı Frans Hals'tan daha çok tanınıyor. Son 120 yıldır Londra'daki Wallace Collection'da bulunan tablo, National Gallery’de düzenlenecek olan Hals araştırması için ilk kez ödünç verildi. Sergi, sanatçı adına son otuz yıldır düzenlenen ilk büyük sergi olma özelliğini taşıyor ve yaklaşık 50 tablodan oluşuyor. Gezici serginin küratörleri, Hals'ın çalışmalarının güzelliğini ve çapını yeni nesle göstermeyi umuyor.
Küratör Bart Cornelis'in de belirttiği gibi: "40 yaşın altındaki hiç kimse... tüm zamanların en büyük portre ressamlarından birinin dehasıyla tanışamadı."
Philip Guston Now
Tate Modern, 25 Şubat 2024'e kadar
Philip Guston'ın eserlerinden oluşan geniş kapsamlı sergi, Tate Modern’de nihayet açıldı. Ku Klux Klan imgelerinin yer aldığı eserleri de içeren sergi aslında, Houston, Londra ve Boston'dan önce Haziran 2020'de Washington DC'deki Ulusal Sanat Galerisi'nde açılacaktı. Katılımcı müzeler, sergiyi "Philip Guston'ın çalışmalarının merkezinde yer alan güçlü sosyal ve ırksal adalet mesajının daha net bir şekilde yorumlanabileceğini düşündüğümüz bir zamana kadar" ifadeleriyle ertelemişlerdi. Tate sergisinin girişinde, Ku Klux Klan konusuna değiniliyor ve "Guston'ın erken dönemden itibaren sanatında ırksal adaletsizliği nasıl tasvir ettiği" anlatılıyor. Serginin ilerleyen bölümlerinden birinde yer alan "Hoods" adlı duvar yazısında ise şu ifadeler yer alıyor "Guston, kukuletanın arkasında kimin olduğuna ve şiddet yanlısı ideolojilerin toplumda nasıl maskelendiğine dair soruları gündeme getiriyor."
Sarah Lucas: Happy Gas
Tate Britain, 14 Ocak 2024’e kadar
Sarah Lucas, eğlenceli ve kışkırtıcı çalışmalarıyla dönemin punk tavrını yansıtan, 1990'ların en önemli genç İngiliz sanatçılarından biriydi. Güncel Tate retrospektifi, Lucas'ın Fat, Forty and Fabulous (1990) gibi erken dönem eserlerinden Got A Salmon On #1 (1997) gibi ilginç otoportrelerine ve ilk kez sergilenen son dönem heykellerine kadar, sanatçının yirmi yıllık kariyerini kapsayan 75'ten fazla eseri içeriyor. Sanatçı, serginin sunumuyla ilgili yakından çalıştı ve eserleri karakteristik olarak basit bir şekilde sunma kararı hakkında şunları söyledi: "Sergiyi ağırlıklı olarak sandalyelere asmaya karar verdim. Tıpkı heykellerimi sandalyelere astığım gibi."
Rubens and Women
Dulwich Picture Gallery, 28 Ocak 2024'e kadar
19. yüzyılda, Pieter Paul Rubens tarafından resmedilen kadınlar bir noktada tipleştirildi ve İngilizce'de "Rubenesque" olarak tanımlandı. Bu terim, Flaman Barok ustanın çıplaklara olan düşkünlüğüne atıfta bulunarak, şehvetli bir kadın bedeninin kısaltması haline geldi. Dulwich Resim Galerisi'nin sonbahar sergisi Rubens ve Kadınlar'ın küratörleri bu algıyı ortadan kaldırmayı ya da en azından karmaşıklaştırmayı umuyor. Sergi, "Rubens'in dünyasında hem gerçek hem de hayali kadınların işgal ettiği çeşitlikli ve önemli yeri" inceleyen ilk sergi olarak lanse ediliyor. Tema oluşturulurken galerinin kendi Rubens koleksiyonundaki kadın figürlerinin çoğalmasından ve sanatçının biyografisinden ilham alındı. Serginin eş küratörü sanat tarihçisi Amy Orrock, "Erkek Rubens'e baktıkça, kadınların onun yaşam öyküsünde ne kadar önemli olduğunu fark ettik" diyor.
Re/sisters: A Lens of Gender and Ecology
Barbican Art Gallery, 14 Ocak 2024’e kadar
Küratör Alona Pardo, bu serginin kadınların ezilmesi ile gezegenin sömürülmesi arasındaki "sistemik bağlantıları" araştırdığını söylüyor. Tarih boyunca Batılı erkek sanatçıların doğayı kontrol altına alınabilecek bir şey olarak konumlandırmasına karşı ferahlatıcı bir karşı duruş sunan sergi, büyük bir kısmı yerli topluluklardan ve Güney Asya’dan olmak üzere, kadın ve geleneksel cinsiyet normlarına uyum göstermeyen sanatçıların bakım ve bağlantı temalarına odaklanan 250 eserini bir araya getiriyor. Meksika kökenli LGBTQ sanatçı Laura Aguilar'ın bedenini kaya ve ağaç dalları gibi nesnelerle iç içe resmettiği Nature Self-Portrait (Doğa Otoportresi) serisi de serginin öne çıkan eserleri arasında yer alıyor. Pardo, bunların "Batılı güzellik standartlarına meydan okuyan" ve "doğanın nasıl temsil edildiğini ve bu alanın kime ait olduğunu" sorgulayan çalışmalar olduğunu söylüyor.
Daidō Moriyama: A Retrospective
The Photographers’ Gallery, 11 Şubat 2024’e kadar
Japon fotoğrafçılığının punk kralı Daidō Moriyama'nın sıcak beyaz odaklı fotoğrafları, 60 yıllık kariyerini kapsayan büyük bir retrospektif olarak The Photographers’ Gallery’de ana sergi alanında yer alıyor. Ziyaretçiler, Moriyama'nın 1972 tarihli Shashin yo Sayonara (Elveda Fotoğrafçılık olarak bilinir) adlı, geleneksel 'iyi' kompozisyon ve estetik fikirlerden neredeyse tamamen kaçınan yayınına özellikle dikkat etmeli. Kitaptaki fotoğrafların bazıları yanmış ve soyulmuş, karanlık odada kimyasallar ile bilinçli bir yıkım sonucu soyutlaştırılmış . Sanat eleştirmeni Minoru Shimizu bu seri için "bir yok etme yöntemi: anlam yok, ifade yok, fotoğrafçı duygusu yok" demiştir.
Nicole Eisenman: What Happened
Whitechapel Gallery, 11 Ekim -14 Ocak 2024’e kadar
Nicole Eisenman bir ressam olarak tanındı, ancak Whitechapel Gallery'deki sergisinin küratörleri sanatçının kullandığı çeşitli araçları ve malzemeleri vurguluyor. Sergide yer alan 100'den fazla eser arasında heykeller, baskılar, çizimler, duvar resimleri, tablolar ve yeni bir enstalasyon olan Maker's Muck (2022) bulunuyor.
Georg Baselitz: Sculptures 2011-2015
Serpentine South Gallery, 7 Ocak 2024'e kadar
Kendi kuşağının en etkili sanatçılarından biri olan Georg Baselitz, ister resimlerini baş aşağı çevirerek, ister kadınların iyi ressam olmadıkları yönündeki yaygın yorumlarıyla olsun, provoke etmekten hiçbir zaman korkmadı. Sergi, şimdi 85 yaşında olan Alman sanatçının atölyesinde bulunan ve hiçbir zaman için sergilenmesi amaçlanmamış parçalardan oluşuyor. Yontulmuş ağaç gövdelerinin bronz heykellerin dökümü için kullanıldığı sergide ayrıca sanatçının heykeller üzerine yaptığı çizimler de yer alıyor.
Claudette Johnson: Presence
Courtauld Gallery, 14 Ocak 2024' kadar
Claudette Johnson, Birleşik Krallık'ta son on yılların en güçlü figüratif sanat eserlerinden bazılarına imza atmıştır. Sanatçı 1980'lerin başından bu yana çizim ve resmi birlikte kullanarak cesur ama hassas, ölçek olarak heybetli ve ele alınışları bakımından samimi eserler ortaya koymuştur. Bu eserler, Siyah öznelerin ve özellikle de Siyah kadınların sanattaki tarihsel görünmezliği, çarpıtılması ve inkârıyla yüzleşiyor. Sanatçının Londra'daki ilk büyük müze sunumu olan bu sergide, 1980'lerdeki "yarı soyut" eserlerinden yeni resimlerine uzanan bir yelpazede yer alan eserleri sergileniyor.
Hiroshi Sugimoto: Time Machine
Hayward Gallery, 7 Ocak 2024’e kadar
Japon sanatçı Hiroshi Sugimoto, "Fotoğraf makinesi, zaman duygusunu temsil edebilen bir zaman makinesidir" diyor. Sugimoto'nun çalışmalarının yer aldığı bugüne kadarki en büyük monografik sergi, genellikle fotoğrafik yöntemleri araştıran ve zaman kavramıyla oynayan tüm önemli fotoğraf serilerini içeriyor. Sergi, Sugimoto'nun 50 yıllık kariyerini, uzun pozlamayla bir sinema filminin tamamını yakaladığı siyah beyaz Theaters'dan (1976-devam ediyor) son dönemdeki zengin renkli Opticks (2018-devam ediyor) çalışmalarına kadar kapsıyor.