Heidi Horten’ın mücevherleri geçen ay Christie’s’de bir dünya rekoru kırarak satıldı; ancak Avusturyalı milyarderin kaynağı Nazi dönemine dayanan serveti çevresinde kopan tartışmalar bu başarıyı gölgeledi. Yahudi toplumundan gelen protestolar Christie’s’in kendi içinde pişmanlıklar ve eleştirilere yol açarken müzayede evine yakın kaynaklar Christie’s’in imajının iletişim ve yönetim hataları nedeniyle zarar görmüş olabileceği görüşünde.
10 ve 12 Mayıs tarihlerinde Cenevre’de düzenlenen iki canlı açık artırma toplam 196 milyon dolar getirirken, 15 Mayıs’ta kapanan üçüncü bir online satışla toplam miktar 200 milyon dolara ulaştı. Böylece 2011’de Liz Taylor’ın koleksiyonunun satışından elde edilen rekor da açık arayla kırılmış oldu. Birinci gün birkaç değerli parça beklenenden düşük rakamlara satılsa da parçaların neredeyse yarısının her biri 1 milyon doların üzerinde alıcı buldu. Harry Winston’ın elmas gerdanlığı “Briolette of India” (Hindistan Armudu) beklenenin çok altında kalarak 7 milyon dolara, aynı şekilde Cartier imzalı yüzük “Sunrise ruby” (Gündoğumu yakutu) tahmin edilen değerinin altında, 14,5 milyon dolara satıldı. Ancak Bulgari imzalı 6.99 karatlık zümrüt kesimi pembe elmas yüzük 10 milyon dolara, Harry Winston imzalı inci gerdanlık ise 7 milyon doları aşan bir fiyata alıcı buldu. Elde edilen gelir Helmut ve Heidi Horten’a ait yardım kuruluşlarına ve Heidi Horten’ın geçen sene, ölümünden kısa bir süre önce Viyana’da açtığı özel müzeye verilecek.
Ancak üç hafta önce, Christie’s’de yapılan şaşırtıcı satış üzerine kopan yaygara tat kaçırdı. Eleştirilerin yavaş yavaş ortaya çıkmasından sonra, 27 Nisan tarihine mahsus olmak üzere bu meseleye çevrimiçi katalogda değinildi: “Bay Horten’ın zor durumdaki Yahudi işletmelerini satın aldığı Nazi dönemindeki ticari faaliyetleri yazılı belgelerle kanıtlanmıştır.” İsviçre Helmut Horten Vakfı tarafından yayımlanan Horten biyografisinde, kendisinden “toplumsal sorumluluk duygusu güçlü bir girişimci” olarak övgüyle bahsedilirken, bu döneme dair herhangi bir gönderme yapılmıyor. Ancak internet sitesi, tarihçi Peter Hoeres’in, 2022 tarihli “uzman görüşü”ne de yer veriyor. 223 sayfalık Almanca raporda, Würzburg Üniversitesi profesörü Hoeres, 1936’dan itibaren, “Helmut Horten’ın, Yahudi şirketlerinin devralınmasında etkin bir varlık göstererek Yahudi mal sahiplerinin durumundan kâr ettiği”ni, perakende imparatorluğunu inşa etmek için onlardan yararlandığını yazıyor. Bu satışlar henüz yasal olarak zorunlu olmamasına rağmen Horten, “satıcıların şirketlerini satmaya gönülsüzce rıza göstermesi”nden ve düşük bedellerden yararlanmıştı. Daha sonra, Luftwaffe (Alman Hava Kuvvetleri) için çalışan ve savaş esirlerini sömüren bir fabrikaya yatırım yaptı.
Siyasetten önce iş
1937 yılında Horten, Nazi Partisi’ne üye oldu ancak 1944’te partiden atıldı, hatta kısa bir süre hapis cezası aldı. Rapor bazı durumlarda Horten’ın “Yahudi çalışanları ve tedarikçileri desteklediği”ni ekliyor. Hoeres’in görüşüne göre, o “fırsatçı” bir girişimciydi ve “iş daima siyasetin önüne geçiyordu.” 1946’da İngiliz ordusu tarafından tutuklandı ve iki yıl hapis yattı; ancak daha sonra Nazilerden arındırma sürecini yürüten bir komite tarafından aklanarak “Nazi olmadığı, Nazilere karşı” olduğu belirtildi. Daha sonra, 1930’larda ona mülklerini satmak zorunda kalan bazı mağdurlarla Batı Almanya’da, mahkeme kararından önce uzlaşma sağladı.
Yine de Helmut Horten’ın servetinin kaynağı, Amerikan Yahudi Komitesi, Simon Wiesenthal Merkezi ve Fransa Yahudi Kurumları Temsilciler Konseyi ([Conseil Représentatif des Institutions juives de France] CRIF) gibi çeşitli Yahudi kuruluşlarının, Christie’s’deki satışın durdurulması çağrısında bulunmasına neden oldu. Dünya Elmas Borsaları Federasyonu Başkanı Yoram Dvash, “Yahudi işletmelerinin Naziler tarafından yağmalanmasıyla açıkça bağlantılı bir etkinliğe büyük öfke” duyduğunu ifade etti. Christie’s geç de olsa, komisyonunun bir kısmını Holokost araştırmalarına ve eğitimine ayırmaya söz verdi ancak bu da eleştirmenleri susturmaya yetmedi; zira bu adım büyük ölçüde sembolik görünüyordu.
CRIF başkanı Yonathan Arfi, “Bu müzayede iki açıdan uygunsuz: Bu mücevherleri satın almak için kullanılan fonlar, kısmen Nazi Almanya’sı tarafından Yahudi mülklerinin Aryanlaştırılması sonucunda elde edilmiştir,” sözleriyle tepkisini ifade ediyor. “Dahası, bu müzayede, önceden Nazi olan birinin adının gelecek nesiller için yaşatılmasını sağlamayı amaçlayan bir vakfa katkıda bulunacak!”
Ünlü Fransız sanat tüccarı Paul Rosenberg’ün torunları da müzayedeyi protesto edenler arasındaydı. Rosenberg’in koleksiyonu Naziler tarafından yağmalandıktan sonra bir bölümü İsviçre’de satılmıştı. New York merkezli galeri sahibi Marianne Rosenberg, The Art Newspaper’a, ailesinin Christie’s’in bu kararından “tiksinti” duyduğunu ifade etti. Kız kardeşi Elisabeth Clark ve kuzeni gazeteci Anne Sinclair’in desteğini alan Marianne Rosenberg, “Bunlar, kan ve dehşet mücevherleri. Elde edilen gelirlerin Holokost kurbanlarına ve onların torunlarına verilmesive/veya Holokost üzerine yürütülen akademik araştırmalara katkıda bulunması gerekiyor,” açıklamasını yaptı.
Nazi yağmacılığının kurbanlarından antika satıcısı Jacques Helft’in torunu Jorge Helft de Washington Konferansı’nın 25. yıldönümünü bu yıl bir dizi konferansla anacak olan “Christie’s’in ikiyüzlülüğü”nü kınadı.
[ALINTI] “Bu mücevherler kan ve dehşetle elde edildi. Elde edilen gelirden Holokost kurbanları yararlanmalı.”
Galeri sahibi Marianne Rosenberg